Bölüm 19-İyileşmek istiyorum-

1K 84 21
                                    

Sonraki bölüm finallll.

Oturduğum çimenlerde sırtımı toprağa vererek uzandım. Saçlarımda çimenlerin ıslaklığı, tenimde esen rüzgarlar, beni ısıtan içimdeki özlem ateşi ve gözlerimde akmayı bekleyen yağmurlarla beraber yıldızlarla döşenmiş olan gökyüzüne baktım. Bir tabloya bakıyor hissiyatı vermişti. Karanlığın içinde yer yer parlayan küçük yıldızlar gökyüzüne dökülmüş birer ateş parçası gibiydi. Önceden halk bu yıldızların lanetli olduğuna inanırdı, karanlığın içinde parlamak imkansızmış onlara göre bu yüzden lanetli olduklarına inanılmış uzun bir süre. Gülümseyerek kollarımı iki yanıma açıp soğuk toprak ve nemli çimenle buluşmasına izin verdim. Kısa bir süre sonra taç giyme töreni olacaktı ve buna hazır olduğuma kendimi inandırmak istiyordum. Sınırlarımızda devam eden savaşlar bitmeden tören yapmak içime sinmese de resmi olarak savaşları yönetebilmem için herkesin kim olduğumu bilmesi gerekiyordu. Tabi Riya Krallığı da öğrenmiş olacaktı bu durumu.

Sıkıntıyla nefes verip bu güzel manzarayı neden sıkıntılı düşüncelerimle kirlettiğimi anlamaya çalıştım, anlayamadım.

"Seni burada bulacağımı tahmin etmeliydim." Luois'in sesini duymamla gözlerimi ona çevirdim. Yanıma uzanmıştı ve gökyüzüne bakıyordu. Onun gibi bende bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.

"Nasılsın?" dedim gözümü en az parlayan yıldıza dikmişken.

"Hayret içerisindeyim." dediğinde gülümsedim.

"Üzgünüm, sen tek dostumken ilk senin öğrenmeni isterdim." dediğimde bakışlarımı ona çevirdim. Gülümseyerek yıldızlara bakıyordu.

"Seni anlamaya çalışıyorum. Ancak bu zor.. Kral Elrod için hala üzgün olduğunu biliyorum." dediğinde gözlerimde tutuğum yağmur damlacıkları bir bir yanaklarımda kendilerine yol bularak aktılar. Sadece ismini duymam yeterliydi, ağlamam için. Ben buydum işte güçsüzdüm.

"Yağmur mu yağdı gözlerine?" diyen Luoisin kafasını çevirerek bana baktığını fark ettiğimde bende çimenlerin üstünde olan kafamı ona doğru çevirdim, çimenlerde uzandığım için bedenim yenileniyormuş gibi hissediyordum.

"Luois, ben onları çok özledim.. Amberlyin ceza alması veya işkence görmesi içimdeki özlemi eksiltmiyor. Ne yapacağım?" derken elimin tersiyle göz yaşlarımı sertçe sildim.

"Catherina, zaman geçse de acın dinmeyecektir. Ancak alışacaksın, alışmak zorunda kalacaksın. Kardeşim Cayla öldüğünde sanki bir daha mutlu olamazmışım gibi geliyordu. Biliyorsun o benim en küçük kız kardeşimdi ve canımdan bir parça gibiydi ama alışmak zorunda kaldım, alışmak zorunda bırakıldım. Acım dinmedi veya azalmadı ama diğer kardeşlerim için alışmak zorundaydım. Sende annen ve babanı mutlu etmek için alışmak zorundasın." dediğinde doğruldum ve toprağa bulanmış avuç içlerimle göz yaşlarımı sildim. Luois de dolmuş gözleriyle doğrulmuştu. Kardeşinin ismi onun üzülmesi için yeterliydi, benim gibi...

"Louis?" dediğimde gülümsedi, gülümseyince gözlerinde toplanmış olan yaşlar sanki içine akarmış gibi kaybolmuştu.

"Evet?" dediğinde ben gülümsedim bu sefer ve ona sarıldım, tek dostumdu.

"İyi ki varsın." dediğimde güldüğünü işittim.

"Sende kayıp prenses." dediğinde ondan ayrıldım.

Birinin beni anlaması ve dostum olması çok güzelmiş, bunu yeni anlamış olmam üzücüydü.

Ayağa kalkıp pantolonuna gelen tozları hızla silkeleyip önümde selam vererek toprağa bulanmış elini bana uzattı ve gülümseyerek konuştu.

KAYIP PRENSES /TAMAMLANDI/Where stories live. Discover now