14 - "Biz Sirius ve James'iz. Mükemmel ikili!" | PART 2

229 23 46
                                    

14 - "Biz Sirius ve James'iz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14 - "Biz Sirius ve James'iz. Mükemmel ikili!" | PART 2

"Dudağına ne oldu?"

James gülümsedi. "Sirius'un da sol kaşı..."

Gözlerini devirdi Fuga. "Eee, yani?"

"Tamam, tamam. Anlatıyorum, sevgili çocukluk arkadaşım Mitchell Fuga Furens," diye başladı konuşmasına James:

"Seninle birlikte takım üyeleriyle buluştuğumuz, Quidditch maçı için strateji tartıştığımız iki teneffüs vaktinden sonra biliyorsun, öğle arası gelmişti. Ve... aynen şöyle oldu..."

~*~

Aynı Günün Öğlen Saatleri...

"Sakin ol James, onu biliyorsun işte... Şu an ilgi onda, konuştuğumuz her kelime onun hakkında diye drama kraliçeliğini abartıyor," dedi Remus, James'i kolundan tutup yavaşlatmaya çalışırken. Öğle arasıydı, yemek yemek üzere Büyük Salon'a yürüyorlardı - burnu havada büyük bir kibirle herkesten hızlı bir şekilde koridordaki öğrenci ve hayalet kalabalığını yara yara en önde yürüyen Sirius'tu, ardından onu James, Remus ve Peter takip ediyordu. "Sen onu takma; bak sonra göreceksin ki o, sahibinden mama isteyen yavru bir köpek gibi kulaklarını düşürüp gelecek sana."

"Haklısın ama Aylak, ben bu trip makinesini çok fena döverim!" dedi James, burnundan soluyordu. "Sırf kardeşinin ağzını burnunu kırmasın diye takındığım haklı tavrı lanse ediş tarzı beni şu an tam da k*çına boynuzlarımı saplamaya niyetlendiriyor."

Peter kıkırdarken Remus, James'in kolunu tutan elini sıkılaştırdı. "Sakin kardeşim, sakin!" dedi tehditkârca. Kavga çıksın istemiyordu, hele ki 'ailem' dediği insanlar, arkadaşları arasında.

James iç geçirdi; şimdi az ilerisinde boynunu dik tutmuş, çenesini kasarak havaya dikmiş Sirius Black, hızlı ve sert adımlarla Büyük Salon'a girmek üzere geniş, heykellerle ve portrelerle dolu koridordan sağa, ihtişamlı iki kapısı açık, içerisinden koridora ışık saçan odaya dönmüştü - içerisindeki öğrencilerin neşeli uğultularının bir senfoni oluşturduğu yere, Büyük Salon'a.

"Remmy sen beni iyi tanıyorsun, o salağı da..." diye mırıldandı James. "O yüzden senden istirham ediyorum, o salağa bu salaklığı bitirip kendisini daha da salak göstermemesini bildir."

Peter, içinde bolca 'salak' ve 'salaklık' geçen cümlenin ardından keyifle kıkırdamaya başladığında Remus, kaşlarını çatarak dönüp baktı ona. "Gülme, komik değil Kılkuyruk," dedi, zira şu anda arkadaşlarının bu gereksiz olay diziliminden kavgaya sürüklenmelerinin endişesi sarmıştı onu - haklıydı da. Daha önce buna benzer çok olay yaşanmıştı. Sirius'un epey abartılı tepkileri, gerçekten de kalp kırıcı sonuçlar doğurabiliyordu.

The Marauders In The Pensieve (Çapulcular Düşünselinde) |Harry Potter Fanfic|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin