2) Pembe Gül

1.2K 187 342
                                    

Bugün cumartesiydi ve haziran ayının etkisiyle hava oldukça sıcaktı. Harry öğlene yakın bir vakitte eve girdiğinde rahat bir nefes verdi. Bu geceden beri yaşadıkları hem mental hem de fiziksel olarak onu tüketmişti, eşinin kollarına girip rahatlamayı umuyordu.

Anahtarı duvara monte edilmiş minik askıya astı ve içeriye geçip çıt bile çıkmayan sessiz evi gözetti. Harry ve eşi Owen, New York'un batı yakasında bir çatı katında oturuyorlardı. İkinci kat daha çok asma kattan oluştuğu için daire oldukça küçük, minimal ve iki kişinin yaşabileceği ideal bir evdi. Harry'nin iş yeriyle yarım saatlik bir mesafesi vardı ama bunu sıkıntı etmiyordu.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra merdivenle asma kata çıkıp yatak odasına vardığında, sıcaktan bunalmış eşinin üstünü çıkarmış hâlde şortlu bir şekilde yüz üstü uzandığını gördü. Bir yandan da sağa sola dönen fanı açmış, serinlemeye çalışıyordu.

Dudaklarına ufak bir tebessüm yayılırken günün yorgunluğunu giderebilmek için kıyafetlerini umursamadan eşinin yanına sokuldu. Owen kıpırdanıp, belini saran kollara başını çevirerek uykulu bir tebessüm bıraktı. "Hoş geldin."

Harry uzanıp onun yanağına minik bir buse bıraktı. "Uyandırmak istememiştim."

"Sorun değil." İyice ona dönüp Harry'nin kolları arasına girdi. Harry de sıkıca eşini sararak saçlarını öptü.

"İyi ki doğdun bebeğim."

Gülümsedi. "Teşekkür ederim hayatım."

"Bugün için bir planın var mı?"

"Akşama tüm dostlarımızı çağırdım. Hem sen de o vakte kadar dinlenmiş olursun."

Owen onun boynunu okşarken, "İyi fikir," dedi Harry yorgun bir baş sallamasıyla.

"Kahvaltı hazırlamamı ister misin?"

"Hayır, daha sonra."

Owen bir şey demeden işaret parmağının arkasıyla onun tişörtünün yakasıyla oynamaya başladı. Ardından iç çekerek gözlerini yumdu. "Seni gece aramadığım için çok üzgünüm."

"Aramanı beklediğimi itiraf edebilirim."

"Biliyorum. Her gece arardım çünkü."

"Küs kalmak istemiyorum Owen. Bunu bir kenara bırakabiliriz, değil mi?"

"Sanki küs kalmayı ben çok istiyorum da..." Owen başını kaldırıp ona baktı ve neşeli bir tebessüm bıraktı. "İnsan eşiyle küs kalmaz ki!"

"Haklısın."

"Arkada bıraktık mı bunu?"

"Kesinlikle..."

"Güzel! Duş almalısın hayatım. Ben de parti için hazırlık yapayım. Sıcaktan öyle mayıştım ki bu gece uyuyamadım bile, bu saate kadar uyumuşum."

"Ve beni aramadın," diye sitem etti.

"Ah, sanki sebebini bilmiyorsun." Owen elinin tersiyle hafifçe onu itip eşini güldürdü. Sonra da eğilip, Harry'nin dudaklarına ufak bir öpücük bırakarak odadan ayrıldı. Harry uykusuzluktan acıyan gözlerini yumarak derin bir uykuya daldı.

Owen'la liseden tanışıyordu, ancak lise bittikten sonra ikisinin de bağı kopmuştu. Harry liseden sonra polis akademisine girip New Jersey'de işe başlamıştı. Owen ise liseden sonra üniversite okumamış veya kendini bir iş üzerinde geliştirmemişti.

Bir gün, bundan yaklaşık on yıl önce Harry, Facebook profiline gelen arkadaşlık isteğiyle Owen'ı kabul etmiş ve paylaştığı bir şeye yaptığı yorum sayesinde büyüyen sohbetleri mesajlara taşınmıştı. Böylece sürekli konuşup birbirlerine gönderi atmaya, hatta telefon numaralarını vermekten eski anılara konuşmaya kadar birçok yakınlaşma belirtisi göstermişlerdi.

Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin