10) Bir Polisin Çığlığı

1K 167 134
                                    

Bölümde şiddet, argo ve olumsuz içerik var.

Aynı Gece, 22.56

Harry acıyan gözlerini aralamayı başardığında yorgunca nefes aldı. Gecenin karanlığı deponun kırık dökük camlarından belli oluyor, üzerindeki parlak ışık huzmesi âdeta beynini döven tokmak gibi gözlerini ve şakağını acıtıyordu. Sağ gözü şişmiş, dudağı patlamış ve sol elmacık kemiği morarmıştı.

"Uyandın mı piç kurusu?" diye bir ses işiterek, acıdan sulanmış gözlerini yorgun ama bir o kadar da öfke duyarak Todd'a çevirdi. Todd sırıtırken, gümüş dişlerine tekme atmak istedi Harry. Ama kolları ve bacakları oturduğu sandalyeye bağlı olduğundan, bu pek de kolay değildi.

Harry devriyeden çıkıp eve gittiğinde, arabasını park eder etmez ensesine bir silah dayanmıştı. Todd ve bizzat onlarla soyguna katılıp arananlar listesinde olan Paul Gregory tarafından bir araca bindirilmiş, telefonu çaldığında telefonu da ondan alınıp dışarı atılmıştı. Gerisini ise hatırlamıyordu çünkü başına şiddetli bir darbe almıştı.

Ne zaman uyansa, Todd ona yumruğunu veya tekmesini geçiriyordu. Harry yine de karın kaslarını veya kas oranı olan bir bölgesine vurulacakken kaslarını sıkı sıkıya kasarak darbenin şiddetini aza indiriyordu ama başına veya yüzüne gelen darbelerin şiddetini pek de önleyemiyordu. Kolları bacakları bağlı olduğundan da yalnızca inliyor ve bağırıyordu.

"Biliyor musun, Harry... Seni bulmak için tam bir haftamı harcadım."

Todd uzun zamandır ilk kez konuşuyor, darbe atmıyordu. Boştaki bir sandalyeyi aldı, sırt kısmı öne gelecek şekilde ata biner gibi ona oturdu. Elinde silahı ve suratında sırıtışı vardı. Paul da kollarını kavuşturmuş, kamuflaj pantolonlu bir kıyafetle dikiliyordu. Suratında tıpkı Todd'da olduğu gibi dövme vardı. Zamane gençliği, diye düşündü Harry.

"Önce New York departmanına gittim. İki gün iki gece kapısında durdum. Neden iki gün? Çünkü bir günü izin gününe gelebilirdi. Departmana giren çıkan herkesi izledim ama sen hiçbir zaman gelmedin. Sonraki iki gün boyunca aynı taktiği Brooklyn'e yakın bir departmanda denedim, olmadı, ve bir daha denedim, yine olmadı. Sonra seni 17. Bölge departmanında buldum. Oradaydın. Her gününü takip ettim. Evi öğrendim. Eşini, koşu yapmayı sevdiğini öğrendim... Seni tanıdım. Yani kurbanımı." Sırıttı.

"Bu, neden ensemde izleniyormuşum gibi bir his olduğunu açıklıyor," diye mırıldandı kendi kendine. "Şimdi..." Harry dudağının acısıyla kaşlarını çattı. "Şimdi benden ne istiyorsun?"

"Kardeşimi."

Yorgunca, biraz da alaylı olmaya çalışarak seslice gülerken dudağının acısını umursamamaya çalıştı. "Keşke bunu beni arabaya attığınızda sorsaydınız. Ve ben de size o gitti derdim. Bunca olaya da gerek kalmazdı. Yirmi dört saattir burada mıyım? Bu lanet soru için?"

"Siktiğimin çeneni kapat. Kardeşimi soktuğun yerden çıkaracaksın."

"Benim bölgemden alındı, öyle bir yetkim yok artık. Ne üzücü..."

"Yetkin yok ama dedektifçilik oynamayı biliyorsun. Beni yeraltı ortamlarında aradığını bilmediğimi sanma."

"Ah... İstihbaratın bizimkinden daha genişmiş."

Gözlerini kıstı. Sinirlenmişti ve sıkıca dişlerini sıkıyordu. "Kardeşimi sen enseledin. Sen olmasaydın kaçıp gidecektik, suça da karışmayacaktık lanet olası! Ne vardı ha onu bıraksaydın? İt herif!"

Harry yüzündeki alaylı sırıtışı daha fazla tutamadı ve öfkeyle çenesini öne uzattı hafifçe. Öne uzanan saçları kıvrımla alnını ve kaşlarını kapatıyordu. "Peşinde götürdüğün rehineyi vurdun. Bankadaki soygunda iki rehineyi öldürdünüz. Uyuşturucudan sabıkanız var. Haraç kesmeye dokuz yaşında başlamışsınız. Daha sayayım mı?"

"Sen şimdi, kardeşimi oradan çıkaramayacağını mı söylüyorsun?"

"Bak, Todd... Kardeşin var ya, hani adı Matt olan, hani şu uğruna bir devlet memurunu alıkoyduğun kişi... İşte o, bize bir güzel öttü. Biliyor musun?"

Aslında haberi vardı bunlardan da. Her gittiği yerde, "Polisler seni arıyor," bilgilendirmesi yapılmıştı.

"Siz zorlamışsınızdır. Bilirim sizin gibi aynasızları."

Harry kahkaha atarken dudağındaki yara kanadı ve dişlerini hafifçe kızıla boyadı. "İki kelime manipüleye hemen seni ifşaladı. Var ya, bir tek seni değil. Paul'ü-" Paul'e bakıp sırıttı. "Sonra diğeri, adı neydi? Unuttum. Aldık onu içeriye de. Öyle işte. Manhattan'da takılıyormuşsunuz. Hani şu kaykay parkurları falan var ya-" Kıkırdadı. "Cidden eğlenceli çocuktu."

Todd dişlerini sıkıp yavaş ve derin nefesler almaya başladı.

"Biliyor musun, seni şimdi öldürsem o polis arkadaşların kılını bile kurtaramaz. Beni de bulamadılar, bizi hiç bulamazlar."

"Todd..." Harry şimdi biraz daha ciddiydi. "Teslim ol. Teslim olursan, bana yaptıklarından şikâyetçi olmayacağım. Sadece önceki cinayetlerden sorumlu olursun."

"Ömrüm o cezaevlerinde çürüyecek."

"Eğer anlaşma sağlayabilirsek, sana iyi bir avukat tutarız. Diğer teşkilatta bulunan arkadaşlarımla konuşurum, mahkemede cezana indirim yapmak için çabalarız."

"Hadi ya." Alayla sırıttı. "Nasıl olacak o?"

"2 sene FBI'da görev aldım. Tek lafıma bakarlar."

"Biliyor musun, götünden atıyorsun. Koskoca FBI ajanı falansan gelip devriye polisi olmak mı? Dostum, yemem bu numaraları."

"Eğer bir ailen varsa ve ajanlık işleri ailene zor geliyorsa daha makûl bir işe ihtiyaç duyarsın. Her neyse, buraya beni konuşmaya gelmedik. Bence güzel anlaşıyoruz. Böylece bir karara varabiliriz. Hadi, bırak beni ve teslim ol. Sonra psikolog yardımı-"

"Sen bana deli mi diyorsun?"

"Hayır, ben-"

"Sen sadece siktiğimin hayallerimizin içine ettin! Kardeşimi enseledin ama kaçabilirdik! Şimdi gelip bana masal anlatmanı mı dinleyeyim?!"

Yerinden hızla kalkıp oturduğu sandalyeyi boşluğa savurdu. Harry dudaklarını birbirine bastırıp gergince ona baktı. Son cümleyi hiç demeseydi, daha iyi olabilirdi belki de.

"O gece- O gece yeni bir başlangıç yapacaktık. O VE BEN! Vegas'a gidecektik lanet olası! İş bulacaktık! Bir günümüz bile düzgün geçmedi ama her şey yerine oturacakken sen ve o piç kuruları-! Ah, sikeyim!"

Hırıltıyla duvara yumruk attı. Sonra köşedeki beysbol sopasını aldı ve Harry'nin dehşetle açılmış gözlerini, "Sakın," diye tembihlemesini umursamadan sopayı kaldırdı. Harry sıkıca gözlerini yumup başını bir yana çevirdiğinde, sol kaval kemiğine aniden çarpan şiddetli darbeyle sıktığı dişleri bir işe yaramadı ve kulak tırmalayan bir yakarışla depoyu inletti.

Henüz o acıya alışamamıştı ki, ikinci, üçüncü, dördüncü darbeler indi. Bir ara çatırtı sesi işiterek tekrar haykırdı ama bu bile Todd'ı durdurmaya yetmedi. Artık Harry, hissediyor olsa bile ses çıkaracak takati kendinde bulamıyordu. Gözleri kayarken saç diplerinden akan terler boynuna iniyor, bacağının acısıyla tüm canı orada toplanıyordu.

Beş el silah sesi duydu. Dövülmüş sol bacağında ve sağ omzunda yakıcı ağrılar hissetti. Vurulmuştu. Gözleri korkuyla açıldı. Vücutta acı eşiği diye bir sınır vardı; o sınır geçilirse vücut kendini o anda tamamen kapatabilirdi. Harry'nin vücudundaki acı eşiği de sınırını çoktan geçerken, nefesi ciğerlerinde kaldı, acıya dayanamadı. Gözleri huşu içinde kapandı ve başı göğsüne doğru düşerek karanlığa gömüldü.

Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin