24) Louis Çiçeği

1.8K 194 454
                                    

Adam, Louis'nin burnuna bezi tam bir dakika boyunca tuttu ve bayıldığından emin olduğunda, hemen yanında bulunan koltuğa atıp, suç aleti olan uyutucu spreyle kapladığı kumaşı cebine soktu.

Etrafa göz gezdirmeye başladı. Aile fertlerine uyutucu sprey tam sıkacakken, banyodan birinin çıktığını fark etmişti. Ayakta kalan birinin olduğunu bilmiyordu, zaten o sırada eve yeni girmişti ve işini çabucak yapmak için Louis'ye böyle bir yöntem uygulamak zorunda kalmıştı. Şimdi ilk işi elbette aile fertlerini teker teker uyutmak olmalıydı.

Televizyon konsolunun üzerindeki şarja takılı tabletler takıldı gözlerine. Apple marka iki tablet, Monster laptop ve daha nicesi. Güzel. Kadının inci, gümüş, altın modelli takılarından da almayı ihmal etmeyecekti.

Tam o sıra ensesinde soğuk bir metal hissetti. Âdeta irkilerek duraksarken, sert bir sesle, "Ellerini yavaşça kaldır," diyen adamın dediği gibi ellerini kaldırmak zorunda kaldı. "Ellerini başının arkasına yerleştir. Tamam. Şimdi yavaşça bana dön."

Sesin dediğini yaparak, elleri başının arkasında ona döndü. Yeşil gözlü, uzun keçe saçlı, hafif çıkmış sakalları ile sert bakışlar yollayan adam, emekli polis memuru Harry Styles'tan başkası değildi. Susturucu takmış olduğu silahın tetiğinde işaret parmağı vardı. Silahın kilidi elbette açıktı.

"Beni vurmayacaksın herhalde?"

"Vurmayı yeğlerdim," diye tısladı. "Dizlerinin üzerine çök, sonra da yere uzan." Hırsız dik dik bakarken, Harry âdeta kükreyerek, "Ne diyorum sana?! HADİ!" diye bağırdı. Adam da korkmamış izlenimi vermeye çalışarak gözlerini devirse de, içi titremiş hâlde Harry'nin dediğini yaptı.

Harry, ikiz kızların kenarda bulunan atlama ipini alıp adamın ellerini sıkıca bağladı. İkinci iple de ayak bileklerini bağlayarak ona küfür etti. Sonrasında Louis'nin bulunduğu koltuğa ilerledi aceleyle. Adam, onu koltuğa fırlattığı için bacakları üzerine düşmüştü, sadece bedeninin üstü koltukta yüz üstü duruyordu.

Harry, göğsüne batan acı ile onu kucaklayıp koltuğa yatırdı. Hemen yanına oturup saçlarını severken, Louis'nin gözleri her şeyden habersizce kapalı duruyordu. Ya yetişemeseydi? Ya herif ona daha kötü bir şey yapsaydı? Düşüncesi bile ürkütücüydü.

Baş parmağı ile kirpiği altını ve yanağını okşayıp hüzünle başını salladı. Çok savunmasız ve bitkin görünüyor, bu görüntüye baktıkça Harry'nin yüreği paramparça oluyordu.

"Onu seviyor olmalısın, ha?" diye sorarak pişkince sırıttı. Harry ise adamı yeni hatırlamış gibi, dişlerini sıkıca kenetleyerek ayağa kalktı ve topuğu ile elmacık kemiğine sertçe vurarak acıyla bağırmasına sebep oldu.

"Onun içindi."

O sırada salonun ışığı yandı. Bay ve Bayan Tomlinson, gördükleri bu manzara karşısında ipek sabahlıkları içinde çığlık attılar. Harry sakin olmalarını sağladıktan sonra, Jay hızla oğlunun yanına çöktü. Sonra da bir korkuyla kızlarını kontrole gitti. Onlar da korkmuştu. Odadan çıkmamalarını tembihleyip oğlunun yanına döndü.

"Tanrım! Buna inanamıyorum!" Mark, yerde boylu boyunca yatan adama bakarken dehşete düşmüştü. Oysa adamda bir utanç belirtisi yoktu. "Sen benim çalışanımdın Albert!"

Harry telefonu çıkarıp polisi aradı. Sonra da kasaba şerifini ve ambulansı aradı. Jay o sırada oğlunun elini tutmuş, ağlıyordu. Harry yavaşça kadının omzunu sıktığında, Jay gözyaşlarıyla ona döndü. "Sadece bezle bayıltmış. İyi olacak. Ama yine de ambulansı aradım."

Harry'nin elini tutarak, "Teşekkür ederim," diye hıçkırdı, tekrar oğluna döndü.

Harry onun iyi olacağını söyleyip telaşlı anneyi rahatlatmak istemişti ama kendisi hiç de rahat değildi. Güllerin dikeni onun ellerine batmasın diye ümit ederken Albert denen herif nasıl da ona kıymıştı? Hem de kendisi, Louis'ye dokunmaya bile kıyamazken...

Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin