32) Frederick L. Roth

1K 152 127
                                    

"İyi günler bayım, yine beklerim!"

Dükkândan çiçeklerle ayrılan müşteri sonrasında kendini sandalyeye bırakıp derin bir nefes verdi. Eylül ayının sonlarına doğru yaklaşırken, Pocono'dan döneli yaklaşık bir ay olmuştu.

Bir aylık süreçte müşterileri öyle yoğun bir hâl almıştı ki, gün içinde yemek yiyecek vakti bile bulması zor oluyordu. Özellikle sıcak aylardan sonra sonbaharın fragmanı niteliğinde olan eylülde aşk başkadır diyen çiftler yüzünden, düğünler çoğunlukla bu ayda tercih edilirdi. Ne soğuk ne de sıcak olan bu ayın iç ısıtan bir yanı vardı. Dolayısıyla düğün organizasyonları için Louis'nin çiçekçi dükkânına yoğun talep olabiliyordu. Çeşitli yardımcı ve günübirlik çalışanlar ile bu zamanları atlatmaya çalışıyordu. Ancak en çok, organizasyon şirketleri Louis'yle iletişimde olurdu, böylece ondan çiçek temin ederlerdi.

Dükkân kapısındaki çan çınladığında, ajandasında gelir ve giderler kısmı üzerinde çıkarımlar yapmaktaydı. Başını kaldırdığında duraksadı, sonrasında ise şaşkınca gözleri irileşti. Gelen kişi, Pocono Dağlarına gitmeden önce ondan ayrıldığı Fred'di. Hani şu ünlü spor giyim markasının sahibinin oğlu, cemiyetin zenginlerinden olan Frederick L. Roth.

"Lou!" Genç adamın kolları hevesle açılırken, Louis gülümsemeye çalışıp yavaşça ayaklandı. Genç adam hızla masayı dolandı, sıkıca ona sarılıp sırtını pat patladı. Louis'nin sarılmasına fırsat vermeyip, ondan ayrılarak omuzlarından tuttu ve hafifçe onu sarsarak, "İnanamıyorum!" diye bağırdı. "BURADASIN!"

"Selam, Fred."

"Bana Fred demeni bile özlemişim. Kimse bana böyle demez minik turtam! Senden başka!"

Ellerini onun bileklerine atıp omuzlarından uzaklaştırırken, "Şey..." diye mırıldandı. "Fred, biz artık beraber değiliz, unuttun mu?"

"Ah, şu mesele..." Önemi yok, dercesine elini sallayıp masanın önündeki sandalyeye oturdu ve bir bacağını dizinin üzerine attı. Polo'dan beyaz bir tişört, Armani marka bej bir ceket giyiyordu. Bileklerine ulaşan kumaş pantolonu, rugan ayakkabılarıyla bir uyum içindeydi. "Bilirsin, o konuları aştım."

"Seni buraya hangi rüzgâr attı?" diyerek kendi yerine kuruldu. Pocono'dayken Fred'in sürekli araması ve mesajlarda özledim seni gibi anlamsız konulara vurgu yapması sebebiyle beni aşabildiğini sanmıyorum demedi. Neticede, eh, konuyu açmaya gerek yoktu.

"Dün akşam belediye başkanının oğlunun düğünündeydim. Muazzamdı! Etraftaki çiçekler çok hoşuma gitti, biliyorsun, çiçek sevgisini bana aşılayan sensin. Sonra ne göreyim dersin peki? Minik bir bukette dükkânının adı olan Marnah's Blossoms amblemini gördüm. Hemen organizatörle görüştüm, gerçekten çiçeklerin sahibi sendin. Dönmüşsün ve bana söylememişsin!"

"Şey... Söylemek için bir neden göremedim açıkçası." Kalemini alıp pot kırmış gibi dudak büktü. Pek de pot kırmış gibi hissetmiyordu oysa.

"Louis! Tanrı aşkına, bir aylık bir geçmişimiz var! Saygın olabilir mi canım, lütfen?"

"Of... Ne yapmamı bekliyorsun Fred? Tatildeyken lüzumsuz mesaj ve aramalarınla beni yeterince darlamıştın."

"Ah, buna mı kızdın?" Ayıplarcasına başını salladı. "Oysa hiçbirine cevap vermemiştin, küçük lokum seni..."

"Kızılacak şeyler yaptın da ondan. İlişkimiz bitmişken-"

"Tamam tamam, bir aylık bir ilişki yaşadık ama..." Dudaklarına samimi bir gülüş oturdu. "Seni gerçekten sevdim, Louis. Dur dur, hemen savunmaya geçme. Bunu sadece aşk olarak bir sevgiyle bağdaştırmanı istemiyorum. Sen her şeyden önce... Benim için gerçekten iyi bir arkadaştın. Parama bakmadan benimle vakit geçiren tek insan sendin."

Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin