15) Karşılaşma

1.2K 202 311
                                    

Medya: şu anki Harry.

Louis'nin köpeği Clifford başını Louis'nin göbeğinde dinlendirirken, o da kanepede uzanmış, telefonda takılıyordu. Bembeyaz kedisi Moonie ise miskince pencere kenarında oturuyordu.

Hava bugün biraz yağmurluydu, evin sürgülü camlı kapısını açmış, bahçeden gelen serin hava içeriye dolarken tatilinin ikinci gününün keyfini çıkarıyordu. Annesi Jay, Amerikan tarzı, salonla bitişik mutfakta kahvaltı hazırlarken, Lottie ve Felicitie uyuyor, ikiz kızlar ise çizgi film seyrediyordu. Babası Mark da, elbette etrafı gözetime çıkmıştı.

"Louis," diye seslendi Jay.

Louis de yerinde doğrulup kanepenin başlığından annesine bakarken, köpeğinin başı iniltiyle onun kucağına yaslandı. "Efendim?"

"Şu tabağı Bay Styles'ın evine götürür müsün? Baban götürürdü ama şimdi o yok, sen götürürsün diye düşündüm."

Louis, Styles soyisminden anladığı kadarıyla bunun, dün kendisine çarpıp düşüren adam olduğunu anladı. "Neden o adama yemek veriyorsun ki?"

"Tek başına yaşıyor, oğlum, ne yapayım? Birkaç ay önce eşinden boşanıp buraya geldi. Adama yardım etmek istiyorum."

"Tabağı kızlar götürse?" diye sızlandı miskince. Telefona bakıp koltukta uzanmak ona tatlı gelmişti.

"Diyorum ya, normalde baban götürürdü ama burada yok. Hadi hadi, yaparsın. Kızları ormanlık alana yalnız gönderemem."

"Peki..." Huysuzca yerinden kalkıp telefonu cebine koydu ve annesinin elinden tabağı aldı.

"Evini çok kolay bir şekilde bulabilirsin aslında. Sağdan bizim eve yakın olan iki evi geçeceksin. Ahşaptan küçük bir kulübe göreceksin. Verandasında Amerika bayrağı asılı."

Louis şeffaf yağmurluğu ve sarı botları giydi. Bej rengi kaprisi ve kırmızı tişörtü yağmurluğun altından belli oluyordu. Tabağı alarak, evden çıkıp annesinin dediği yöne doğru yürümeye başladı.

Güneş görünürde yoktu, onun yerini grimsi yağmur bulutları almıştı. Botları altındaki çamurlar vıcık vıcık sesler çıkarıyordu. Hafif çiseleyen yağmur, gözlerine doğru düşen perçemlerini ıslatmıştı.

Denilen kulübeyi fark ettiğinde kapı önünde durdu ve soldaki köpek kulübesinde kendisine masum bakışlar atan siyah, beyaz ve kahverengi uzun tüyleriyle yerde uzanan evcil bir Bernese ırkı köpekle karşılaştı. Köpek de en az kendisi kadar miskince uzanıyor, kulübenin ovali andıran kapısı üzerinde Hachiko yazıyordu. Eğilerek Hachiko'nun başını okşadıktan sonra kapıyı birkaç kez tıkladı. Bu sırada kulübeyi de gözden geçirdi.

Ahşap, tek katlı ve oldukça küçük bir kulübeydi. Pencereleri kapalıydı ve tüllerle örtünmüştü. Dışında Amerika bayrağı, katlanmış hortum, kulübeye çakılmış çivilerde balta, çekiç gibi aletler vardı.

Kapı nihayet açıldığında yüzüne sevimli bir gülümseme yerleştirerek komşusuna merhaba diyecekti ki, karşısına çıkan tanıdık bedenle dondu kaldı. Bay 911, aslında Harry Styles mıydı?!

Gözleri irice açılırken, adamın uykuyla kısılmış gözleri ve çatılmış kaşlarının, onu ne kadar sert gösterdiğini düşündü. Şehirde karşılaştıkları zamandan bu yana çok değişmişti. Üzeri çıplaktı. Siyah baksırı ve protez bacağı dışında hiçbir şeyi yoktu. Göğüs kasları dövmeleri eşliğinde çıkıntılarını karşısındakine sunuyor, insanda o iri kollara sığınma isteği uyandırıyordu. Saçları keçe gibi çenesinden omzuna dökülüyor, hafif çıkmış sakalları çenesini ve dudaklarını süslüyordu. Yeşil gözleri uyku mahmuru olmasına rağmen canlı ve dinçti. Louis, bu tanıdık adamı karşısında böyle görmenin etkisiyle yanaklarının kızardığını hissetti ve istemeden dudağının iç kısmını ısırıp bakışlarını tabağa eğdi.

Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin