27) Her Şey Yolunda

1.5K 176 131
                                    

Louis ve Harry hâlâ el ele tutuşurlarken, Gemma ile olan bakışmalarının üzerinden yarım dakika kadar geçmişti. Kenetli ellerine odaklanmış kadının gözlerindeki anlam verilemez duygu karmaşası ikisini de geriyordu ama buna rağmen el ele tutuşmayı da bırakmamışlardı. Aslında bırakamamışlardı, birbirleriyle bu konu hakkında konuşmamış olsalar da, ikisi de bu dokunuşun ayrılmasından yana değildi.

"Heyi dayıcim!" Alice bu sessizliği bozup dayısına doğru koştuğunda ancak elleri ayrılmıştı. Harry, yeğenini kucağına alıp tombul yanağını öptüğünde, Louis de her ne kadar Gemma'nın anlamsız bakışlarından muzdarip olsa da onların bu hâline gülümsedi. Alice ve Harry ne zaman yan yana gelse, Louis onun harika bir baba olacağını düşünmeden edemiyordu.

"Nasılsın küçük karatekam?"

"İyim! Seni çoook özledimmm!" Son harfi uzatarak söylemesiyle hem Louis hem de Harry güldü.

"Ben daha çok özlemiştim seni ama."

Alice inatla kaşlarını çatıp Harry'nin yanaklarını tuttu. "Yok, ben daha çok özledim!"

"Tamam o zaman, çok sevindim." Uzandı, tekrar yanağını öpüp ablasına döndü. Louis de ablasına baktı ve boğazını temizleyip, hafifçe Harry'nin elini tutarak kendisine bakmasını sağladı. Ortam iyice gergin olmadan gitse iyi olurdu, konuşulacak şeyler var gibi görünüyordu.

"Ben gideyim, Harry. Görüşürüz."

Harry başını salladı. Louis tam gidecekken önüne geçti ve eğilip hafifçe yanağını öptü. Louis'nin biraz utangaç olan göz kaçırmalarına gülümsedi. "Git şimdi, görüşürüz."

Louis, Gemma'nın yanından geçerken gülümsemeye çalıştı ve hızla oradan ayrıldı. Oysa Gemma ve Louis önceki karşılaşmalarında çok samimi davranmışlardı birbirine. Şimdiki bu durum Louis'nin gerilmesine neden oluyor, Harry ve kendisi hakkında sergilenebilecek tutumlardan endişe ediyordu.

Gemma, Louis gittikten sonra kardeşine döndü. "Seni Alice çok görmek istedi, biz de sürpriz yapmak istemiştik."

"İyi yaptınız, ben de sizi çok özledim." Başıyla evi gösterdi. "Gel bakalım, konuşacaklarımız var gibi görünüyor."

Gemma bir an duraksadı, sonra derin bir nefes alarak kardeşiyle içeriye geçti. Harry el kamerasını masaya bırakırken Alice'i de yere indirdi. Alice koşarak köpek kulübesine gittiyse de üzgünce tekrar içeri girdi.

"Hachiko nerede?"

"Louis'nin evinde bir arkadaşı var, onunla duruyor şimdi."

"Ama ben de onu istiyoruuum!"

"Başka zaman, miniğim. Şimdi anneyle konuşacaklarım var, yatağın altındaki kutudan oyuncaklarını alabilirsin."

Alice mızıltıyla dudak büzüp denileni yapmak için gitti, Harry de ablasına dönüp sandalyeleri işaret etti. Gemma oturduğunda, Harry de kahve makinesine granül koyuyordu.

"Yani siz... İkiniz?" diye sorguladı Gemma, sesine yansımış memnuniyetsizlikle. Harry buna anlam verebiliyordu aslında.

"Öyle, beraberiz."

Gemma parmaklarıyla masada ritim tutarken alt dudağını ısırıp evde gezdirdi gözlerini. Aslında amacı evi gözetmek değil de düşüncelerini toparlayabilmekti. "Ben..." Harry'ye baktığında, Harry elini beline koymuş, ayağıyla yere vururken kahve makinesini seyrediyordu. "İki saattir New York'tan gelmeye çalışıyorum, geldiğimde beklemediğim tek şey buydu."

"Benim için de hızlı oldu."

"Ona güveniyor musun?"

"Güvenmesem onunla mı olurum?" diye söylendi, iki fincan alırken.

Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin