4) Mona Lisa'nın Kurabiyeleri

1K 176 215
                                    

2 bölüm attım öncekine bakınn

- -

"Hey, sen az önce de almıştın, kurabiyenin parasını ödemelisin!" Louis, kurabiye standından kaçarcasına uzaklaşan sokak arası gençlerinden birine bakıp sinirle soludu ama oradan uzaklaşırken adam Louis'yi takmıyordu elbette. "O yediğin şey 50 sent!" diye boşu boşuna bağırdı.

"Bu kadav takma Lou." Sue başını sağa sola salladı. "Bunlav takılmaması geveken şeylev."

"Ama bu, bugün ikinci oluyor!" diye söylendi.

Central Park cumartesi günü kalabalıktı. Louis; Sue ve Tessa gibi izci kıyafetlerini giymişti. Bedeninde dizinin beş parmak üzerinde bej rengi şort, bej rengi kısa kollu tişört, neredeyse dizlerine çekilmiş kahverengi çoraplar, bej rengi ayakkabılar ve gömleğini süsleyen birçok sembol duruyordu. Güneş tam tepeden bastırmış olduğundan arada yelpazeyle havalanmaya çalışıyordu ama mümkün değildi. Bir de bu soytarılarla uğraşması yok muydu...

Ahşap bir stant hazırlamış, masa üzerine serdikleri örtüye birkaç kurabiye bırakmışlardı. Standın tabelasında elbette Mona Lisa'nın Kurabiyeleri yazıyordu. Tadım yaptırarak insanlara paket kurabiye satmaya çalışıyorlardı, böylece paralar kamp için toplanmış oluyordu ama iki soytarı art arda aldığı için tadım yapmıyor, resmen karın doyuruyorlardı.

Sue omuzlarını kaldırıp indirdi. "Ben alıştım."

Louis nefesini bırakıp insanlara, özellikle Sue ve Tessa'ya mutlu görünmeye çalıştı. Küçük kızların hevesi kaçsın istemezdi. "Neyse... Beş pakedi satabildik. Bence bu büyük bir şey."

Sue ve Tessa memnuniyetle baş parmaklarını kaldırıp sırıttılar. Louis de mutlulukla onların yanaklarını sıktı. "Size bayılıyorum kızlar."

"Ben de sana!" dedi Tessa sevgiyle.

Tam o sırada bir genç geldi ve kurabiyelerden birini alıp, "Gerçekten lezzetli görünüyorlar!" diye sırıttı.

Ama Louis onu tanımıştı.

"Sen!" diye ciyakladı işaret parmağını ona doğrultarak. "Bu üçüncü seferin oluyor, paket almayacaksan yediğinin parasını ödemelisin!"

"Hadi ya..." Sırıttı. "Ne kadarmış?"

"Tanesi 50 sent! Eğer bunu da yersen ödemen gereken tutar 1 dolar olur."

"Tüh ya, o kadar param yok ki!"

"O zaman elindekini standa bırakırsan sevinirim."

Genç sırıttı ve dilini çıkararak, üçünün iğrenti dolu bakışlarına aldırmadan kurabiyenin her bir yanını yaladı. Sonra da zevkle onlara yaptığı eseri gösterdi. "Artık benimdir."

"İğrençsin."

Adam omuz silkti ve oradan uzaklaşmaya yeltendi. Ama bir el ensesini sıkıca kavrayarak hareket etmesini engellerken, kızlar kıkır kıkır gülmeye başlamış, Louis ise şaşkınca gözlerini aralamıştı. Şu Bay 911 spor kıyafetleriyle durmuş, soytarıyı tek hamlede enselemişti.

"Sanırım yediğin kurabiyelerin parasını ödemedin."

Adam dehşetle hırkasına sindi. Artık karakol kapılarına ne kadar yolu düşmüşse bu sivil kıyafetlerle koşuya çıkmış polisi tanıyarak, "B-Bay Styles..." dedi.

"Ya... Öyle... Seni böyle suçüstü yakalamak hiç hoşuma gitmedi Tim." Başını Louis'ye çevirdi. "Ne kadardı ücreti?"

"Şey... Bu izinsiz olarak ikinci alışı oluyor. 1 dolar yani."

Flowers and Beautiful Men | Larry ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin