Kiraz Çiçeği | Stark Daughter

83

Sanırım kimileri için iyi, kimileri için kötü olan haberi vermek zorundayım.

Kitabı bir kaç bölüme final yapabilirim.

Okunma sayımız çok fazla düştü. İlk bölümlerdeki oyları ve son bölümlerdeki oyları kıyaslarsak eskisi kadar oy gelmiyor.

Kimileriniz belkide artık sıkıldı. Bu konuda haklısınızda. Elimden geldiğince güzel yazmaya çalışıyorum ama bu kadar oluyor. Kendimi ileriki hikayelerimde düzeltmeye çalışacağım bundan emin olabilirsiniz.

Hikayelerimi hala okuyan, beni bırakmayan bütün takipçilerime ve okuyucularıma çok teşekkür ederim. Zor bir dönemden geçiyorum 2 aydır ve buraları da aksatmamaya çalışıyorum.

Yorumlarınız beni çok mutlu ediyor, moralimi yerine getiriyor. Bu yüzden sizden yorum yapmanızı istiyorum.

Buraları okumayıp direk hikayeye geçenleriniz vardır elbet😅 onları yadırgamıyorum. Ama buraya kadar okuyup yorum yapan herkese çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız💖

Artık bölüme geçebiliriz😅

Bu bölüm için sizden bol bol yorum ve oy istiyorum🤍

Iris arkasındaki adamın hiç beklemeyeceği şekilde hızlı ve çevik hareketlerle adamdan kurtularak karşına geçti.

Hızla çevresine bakarak herhangi bir kılıç veya hançer tarzı bir şey aradı. Adamın arkasındaki eğitim için duvara asılı olan kılıçları gördü.

Bir şey belli etmemek için sersemlemiş adama çevirdi gözlerini.

Maskeli olan bu adamı kesinlikle daha önce görmemişti.

Adam kendisine gelerek toparlandı ve elindeki kılıcı daha sıkı tutarak Iris'e baktı öfkeyle.

Hızla ona doğru atak yaptığında Iris gelen kılıç darbesinden kaçarak dirseğini adamın boynuna geçirdi.

Adamın nefesi kesilip öne doğru savrulurken Iris koşarak duvardaki kılıcı alacağı sırada sertçe saçlarından tutulup çekilmesiyle ağzından bir çığlık koptu.

Ön bahçede yüksek bir gürültü olduğu için kimse bu çığlığı duymamıştı.

Iris saçlarındaki acıyı hala hissederken birden kendini duvara yaslanmış bir halde boğazı sıkılırken buldu. Adam bir yandan saçlarını sıkıca tutuyor bir yandan da boğazını sıkıyordu. 

"Kimsin sen!?" Iris zar zor aldığı nefesleri arasından konuştuğunda adam o görmesede sırıttı. "Bu şimdilik bende kalsın prenses." Iris daha fazla nefessiz kalamayacağını anladığında elini yan tarafa atark duvardaki kılıcı aldı ve adamın koluna derin bir kesik attı. 

Adam acıyla bağırıp kolundaki acı yüzünden geri çekilmek zorunda kaldığında Iris boğazından ve saçlarından çekilen ellerle derin bir nefes aldı. Bir kaç kere öksürdükten sonra doğrularak karşısında acıyla kolunu tutan adama baktı. 

"Bunu ödeyeceksin!" Adam yere düşmüş olan kılıcını alarak Iris'e karşı hamle yaptığında Iris kılıcını knedine doğru siper ettiğinde bu hamleyi engelledi. Çarpışan kılıçlarla birlikte Iris kılıcını ittirerek adamın gerilemesine neden oldu. 

Adam pes etmeyerek tekrar ve tekrar Iris'e karşı hamle yaptığında arka bahçede sadece ön taraftan gelen boğuk müzik sesi ve kılıç sesleri duyuluyordu. 

Iris son olarak adamın kılıcını kılıcıyla savurarak yere düşmesini sağladı ve adamın karnına sert bir tekme atarak onunda sertçe düşmesine neden oldu. 

Ayağını adamın karnına koyarak bastırdı ve kılıcının ucunu adamın boynuna doğrulttu. "Tekrar soruyorum, kimsin sen! Ne istiyorsun!?" dedi dişlerinin arasından. Adam alayla güldüğünde Iris ayağını daha fazla bastırdı karnına. 

Odadan çıkmadan önce son anda ayağına spor ayakkabılarını giydiği için mutluydu. 

Adamın nefesi daraldığında gülüşü kesildi. "Sadece buraya görevimizi tamamlamaya geldiğimizi bil prenses!" 

"Ne görevi!? Kaç kişisiniz!?" Iris hiç bir şey anlayamıyordu. 

"Seni öldürmek için görevlendirildik." Iris şaşkınlıktan dolayı adamın karnındaki baskısını hafifletmişti ama tam çekmemişti. Adam sırıtarak devam etti. "Ayrıca seni öldürmeye yetecek kadar fazla kişiyiz." 

İnsanlar tehlikedeydi. Adamlar her tarafa yayılmış olmalıydılar.

Iris hızla ayağını adamın karnından çekerek boynuna sert bir tekme attı. Yüzünü bir yumruk geçirdiğinde adam hem sersemlemiş hemde nefesi kesilmişti. Iris onu umursamayarak hızla saraya açılan kapıya koştu ve açmaya çalıştı ama kilitliydi. Sinirle kapıya tekme attı ve geri çekilerek ellerini kapıya doğru tuttu. Ellerinden çıkan kızıl dumanlarla birlikte kırmızı güç topları oluştu. Ellerini hareket ettirerek güç toplarının kapıyı kırmasına izin verdi. 

Kapı kırıldığında koridordaki hizmetliler şaşkınca ona bakmaya başladı. Iris onların şaşkınlığını umursamadan bağırmaya başladı. "Hemen uzaklaşın burdan!" 

Hizmetliler hala şaşkınca yerlerinde dururlarken Iris sesini daha da yükseltti. "Ne duruyorsunuz! Gidin dedim! Tehlikedesiniz!" Hizmetliler olayı idrak ettiklerinde koşarak oradan uzaklaşmaya başladılar. 

Iris arkasına baktığında adamın doğrulmaya başladığını gördü. Hızla ellerindegüç topları oluşturarak onu adama fırlattı. Adam ağaca doğru savrulduğunda acıyla bağırdı. "Sakın kıpırdama!" 

Önüne dönerek ön bahçeye koşmaya başladı. Oraya ulaştığında etrafa baktı. Çok fazla insan vardı ve bağırsa bile bu gürültüde duyulmazdı. Yine de şansını denedi. 

"Beni dinleyin! Hemen uzaklaşın buradan!" Tahmin ettiği gibi kimse onu duymadı. Müzik kapatıldığı halde kimse dönüp bakmamıştı bile. Elindeki son hamleyi yapacaktı. Ellerinde kırmızı güç toplarını oluşturarak birleştirdi ve havaya fırlatarak insanların dikkatini çekmeye başardı. İnsanlar bir anda sessizleşerek Iris'e dönmüştü.

Loki, Thor ve onların misafirleri de dahil. 

Iris bunu fırsat bilerek yüksek sesle bağırmaya başladı. "Parti bitti! Herkes hızla evlerine gitsin ve kapıları, pencereleri kilitlesin! Uzaklaşın burdan!" İnsanlar bir süre duraksadığında Iris tekrar bağırdı sinirle. 

"Hadi!" İnsanlar çığlık atarak evlere kaçışmaya başladıklarında Iris kapıdaki askerlere döndü. "İnsanları buradan uzaklaştırın. Hemen!" Askerler başlarını sallayarak hızla harekete geçtiler. 

"Iris!"

"Iris neler oluyor!?" Iris arkasından gelen sesler ile o taraf döndüğünde sadece Loki ve Thor'u görmeyi bekliyordu halbuki. 

Kendisine endişeyle ve özlemle bakan babasını, Bucky'i ve ekibi değil. 

Sınır geçilmedi yine:/

Nasıldı bakalım;) 

Ekibin gelmesini bekliyor muydunuz?

Kaossuz duramadığımı biliyorum akhshkhkhs

Oy sınırı: 65 oy

Yorum: 40 yorum