87

966 113 111
                                    

1 Hafta Sonra

"Neden uyanmıyor!? Bir haftadır bu yatakta ölü gibi yatıyor ve benim tek yapabildiğim uyanması için dua etmek! Çıldırıcam artık!"

"Öncelikle sakin olmalısın Tony. Çok büyük bir şey atlattı. Vücudunun toparlanması zaman alacak. Uyansa bile hemen düzeleceğini mi zannediyorsun?"

Derin bir nefes sesi geldi tekrar. "Biliyorum ama ondan daha fazla ayrı kalmak istemiyorum. Çok fazla hata yaptım evet ama kendimi affettirmek istiyorum. Onsuz yapamıyorum Frigga. Beni asla affetmeyecek." Dedi babam kısık sesle.

Yaklaşık beş dakikadır uyanıktım ve başımda konuşulan şeyleri duyabiliyordum. Yinede kendimi açığa çıkartmamak için hiç bir şekilde hareket etmiyor, gözlerimi açmıyordum.

Bende onu çok özlemiştim, ben ailemi çok özlemiştim.

İki yıllık hasret yetmez miydi?

Gurursuz değilim ama insanın karşısında ailesi olunca da gururu bir yere kadar onunla oluyordu.

Babam ve diğerleri bu zamana kadar Thor ile çok fazla haber göndermişlerdi bana. Hiç birine dönüş yapmamıştım.

Kendimi toparlamam gerekiyordu.

Evet, burada mutluydum. Ama ailem olmadan hep bir tarafım eksikti. Frigga bana bu iki yıl boyunca varlığından bile haberim olmadığı güçlerimi göstermişti. Onun sayesinde bir çok yetenek ve güç ortaya çıkarttım.

Asgard'da olduğum bu süreçte kimseyi sevmedim, sevemedim. Her ne kadar kabullenmek istemesemde kalbim hale onun için atıyordu.

Kalbimin içinde hala Bucky Barnes vardı.

Onu oradan çıkaramazdım. Onun ait olduğu yer orasıydı.

En sonunda o aşık olduğum ses duyuldu sessizleşen odada. "Ona bir şey olmaz değil mi?" Derken sesi titrek çıkmıştı.

Ah, demir kollu kekim.

Hayır Iris, yumuşama! Daha onu süründüreceksin.

"Ne zaman uyanacağı belli değil. İleride ne olacağını da bilemiyorum. Tek temennim güçlerinin onu terketmemesi."

Ne?

Güçlerim yok mu şimdi benim?

Böyle bir şey olamaz değil mi?

Yanımda birisinin varlığını hissedince nefesimi tuttum ardından elimi tutan kemikli ellerle irkilmemek için kendimi sıktım.

Kulağımın dibindeki nefes sesi beni daha da germişti. "Uyan artık kiraz çiçeğim. Sensizlik bana koyuyor. Yanımda olmadığın her an boğuluyormuş gibi hissediyorum. Ben bu iki yılı sen olmadan nasıl geçirdim onu bile bilmiyorum. Tek bildiğim şey, tüm yaşadığım  işkencelerden kat kat daha kötü olduğuydu."

Bende sensiz nasıl geçirdiğimi bilmiyorum Bucky.

Aniden gelen öksürük sesiyle elimi tutan el kasılmıştı. "Ben hala buradayım Barnes. Ayrıca bunca zamandır tek özlemediğim kişi sen olabilirsin. Seni hala sevmiyorum."

Şu an da Bucky'nin göz devirip ardından yüzüne samimiyetsiz bir gülüş yerleştirdiğini tahmin edebiliyordum. "Bende seni çok özledim Stark."

Tanrım! Onların bu tartışmalarını bile özlemişim.

Artık uyandığımı belli etmeliydim sanırım. Sanki daha yeni uyanıyormuşum yerimde hafifçe kıpırdandığımda Bucky'nin heyecanlı sesi doldu kulaklarıma.

"Uyanıyor!"

Gözlerimi kırpıştırarak araladığımda gözüme gelen ışık gözlerimi acıttığı için ışığa alışmaya çalıştım.

Ne ölmesi kardeşim, bayılmışız.

"Kiraz Çiçeğim? İyi misin? Bir yerin ağrıyor mu?"

Görüş açıma giren endişeli ama aynı zamanda parlayan mavi gözlere özlemle baktım.

Bu bakışmamızı bölen babam her zamanki gibi araya girerek kendini belli etti.

"İyi değilse bile senin burada olman onu daha kötü yapar o yüzden gidebilirsin demir ka-kollu." Clint gülmemek için verdiği çabalarda değişik sesler çıkarırken Sam hiç çekinmeden gülüyordu.

"Demir kaslı" dedi ve gülmeye devam etti Sam.

Bucky sırıttığında Tony sinirle ona baktı. "Yok öyle bir şey! Demir kafalı diyecektim."

"Eminim öyledir Stark."



Üzgünüm kısa bir bölüm çünkü hala daha sınır dolmuyo maalesef. Atmak zorundaydım sıralamadan düşüyordu kitabım yoksa. Ayrıca yeni bölümü isteyenlerde vardı.

Bu bölüm için sınır koymuyorum nasıl olsa dolmuyor her türlü zaten:)

Yine de canınız sağolsun🤍

Bu arada son 3 bölüm olarak düşünüyorum.

Kiraz Çiçeği | Stark DaughterWhere stories live. Discover now