Bitmeyen dava

4.6K 508 685
                                    

Bacaklarımı titreterek oturduğum koltuktan Hyunjin'i görünce kalktım. Dedektifin odasından çıkıp yavaşça kapıyı kapatıp bana doğru yöneldi.

"Gidebiliriz." Başımı olumlu anlamda sallayıp polis merkezinin çıkışına doğru ilerlemeye başladım. Hyunjin de arkamdan geliyordu.

Onunla yalnız bir şekilde uzun bir yolculuk geçirmiştik ama çok konuştuğumuz söylenemezdi. Sadece adının Hyunjin olduğunu biliyordum. Sert ama alaylı bir yapısı vardı hiç hoşlanmadığım tiplerin listesi olsa en başında yer alırdı sanırım.

Farklı görünüyordu. Oldukça yakışıklıydı ve giyinişi de farklıydı. Küçük bir kasabada yaşayan bir insan neden takım elbiseyle gezerdi ki? Onu ilk gördüğümde üzerinde takım elbise vardı.

Bu fazlasıyla ilgimi çekmişti ama şehir merkezinden gelmiş olabilirdi. Tam ne iş yaptığını bilmiyordum belki resmi bir işle meşguldü o yüzden hemen yargılamaya gerek yoktu.

"Bu gece burada kalmalıyız bence. Şu an yola çıkarsak akşam kasabaya varmış oluruz ve bu bizim için tehlikeli olur."

Hyunjine ciddi misin der gibi baktım.

"Ben bir polisim. Zaten bu cinayetleri işleyen kişiyi belki de kişileri arıyorum. Onlardan korksaydım onları yakalamaya çalışmazdım."

Polis merkezinden çıktığımızda yüzüme ılık bir esinti vurdu. Şehrin kalabalığı ve gürültüsü kulaklarıma işkence ediyordu. Kasabada bir günde sessizliğe alışmıştım. Hyunjin orada yaşıyordu onun için daha zor olmalıydı şehir merkezinde durmak.

Başımı Hyunjine çevirdim. Ellerini cebine atmış yaslandığı duvarda bana bakıyordu.

"Ah onlardan korkmaman çok iyi. Fakat dikkat etmelisin bence. Göründüklerinden çok fazla tehlikeli olabilirler."

Haklıydı. Zaten arkasında en ufak bir iz bile bırakmadan kaybolan kişi ciddiye alınmayacak gibi değildi.

"Gidelim?"

Hyunjin başını olumlu anlamda sallayıp arabaya doğru ilerledi. Ben de peşinden gidip sürücü koltuğuna yerleştim.

Umarım Jeongin ve Jisung bir ilerleme belirtisi vermişlerdir. Uzun bir yolculuk olacaktı aynı zamanda sessiz olduğu için sıkıcı da...

"Hiç aşık oldun mu?" Hyunjin dışarıyı izlerken yavaş ve imalı şekilde bana çevirdiği bakışlarını  üzerimde gezdirerek sormuştu bu soruyu. Sıradan bir soru beni ürpertmişti.

Gözlerindeki soğuk alevler üzerimde geziyordu. Bütün bedenimin donarak yandığını hissetmiştim. Bu adam... Tuhaftı. Saniyelik gözlerimiz buluştuğunda başımı hafifçe iki yana sallayıp yola odaklandım.

Bir anda neden böyle bir soru sormuştu?

"Olmadım."

Sevdiğim ve hoşlandığım kişiler tabiki olmuştu ama kimseye aşık olmamıştım. Aşk zaten öyle kolay kolay bulunan bir şey değildir. Birinden hoşlanıp aşık olduğunu düşünen kişiler sadece kendilerini buna inandırıyorlardır.

Aşk onun için kendi hayatından vazgeçmektir. Belki onun için ölmek belki onun için yaşamak bilemeyiz.

"Ah aşk.."

Hyunjin bunu gülerek söylediğinde ona bakıp önüme geri döndüm.

"Aşk bir araçtır Felix. Kanı kaynatan bir araç. Aldığın zevkin tadını arşa çıkartan bir araçtır. Bazılar için büyük bir tehlike bazıları içinse zevk kaynağıdır."

Blood ties of spirits | HyunlixWhere stories live. Discover now