His

2.2K 274 253
                                    

Kaçıncı kadeh olduğunu saymayı bıraktığım bardağın dibindeki viskiyi de kafama dikip bardağı duvara fırlattım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum kafam o kadar uyuşmuştu ki hiçbir hareketimi kontrol edemiyordum.

Birazdan ne yapacağımdan bile haberim yoktu. Şu an ne yapıyorum ne yaşıyorum...

O kadar uyuşmuş ve sıcaklamıştım ki mide bulantısından ölmek istiyordum adeta.

Aniden gelen kusma isteğiyle duvarlara çarparak hızlı adımlarla lavaboya koşup kafamı klozete eğdim ve midemde ne varsa boşaltmaya başladım.

Hem ağlıyor hem de boş olan midemdeki son şeyleri de çıkarıyordum.

Hiçbir şey yemediğim için fazlasıyla zorlanıyordum. Midem çok bulanıyordu ama rahatlayamıyordum da.

İşim bittikten sonra sifonu çekip lavabodaki çeşmeyi açarak ağızımı suyla doldurup çalkalayarak tükürdüm.

Başımı aniden kaldırdığımda dengede duramadığım için bir anda kendimi yerde buldum.

Başımda hissettiğim acıyla gözlerimi kısıp elimi alnıma götürdüm. Elime gelen kanla yüzümü buruşturdum. Sanırım düşerken lavabonun kenarına vurmuştum.

O kadar sarhoştum ki acıyı hissetmiyordum ve tepki veremiyordum. Görüşüm fazlasıyla bulanıktı. Başımı çarptığım için mi sarhoş olduğum için mi bilmiyorum ama gözlerim kendisini kapanmak için deli gibi zorluyordu.

Midem altüst olmuştu ve bünyem o kadar güçsüz durumdaydı ki hareket etmeme izin vermiyordu.

Ağızıma gelen metalik tatla elimi tekrar alnıma götürdüm. Sanırım yarılmıştı. Son gücümle telefonum cebimde mi diye yokladım ama büyük şansıma sıçayım ki yanımda değildi.

Alkol komasına da giriyor olabilirdim sanırım. Bir insanın bir anda asla içemeyeceği kadar alkol tüketmiştim. Unutmak için.

Bir nebze rahatlamak için ama ne kadar içersem içeyim Hyunjin aklımdan çıkmıyordu. Sonuç da buydu işte.

Pes etmiştim artık hiçbir şeye ulaşacak gücüm yoktu. Gözlerimi kapatıp lavabonun zeminine uzandım. Alkol komasına girmek üzere olduğumu hissediyordum ki umarım yanlış hissediyorumdur. Sanki uyursam bir daha uyanamayacakmışım gibiydi.

Gücüm kalmamıştı. Kendimi saldığım anda derin bir uykuya kapıldım. Umarım sadece birkaç saatlik bir uykudur.

***

"Hyunjin konuşalım mı?"

İçeriye Jisung'un girmesiyle bakışlarımı ilk önce ona sonra elimdeki kadehe çevirdim.

"Dışarı çık Jisung."

Sözümü dinlemeyip içeri girdi ve ardından kapıyı kapattı.

"Sana çık dedim."

Sinirle söylediğim şey onu korkutmuşa benziyordu ama yine de geri adım atmadı.

"Yok öyle bir sorun olduğunda odaya çekilip ergen çocuklar gibi kimseyle muhatap olmamak. Konuşacağız Hyunjin."

Sinirle soluyarak kırmızı olan gözlerimi Jisunga çevirdim. Felixin gittiği günden beri gözlerim normal haline dönmemişti. Günler olmuştu. Gün geçtikçe eski halime dönmeye başlamıştım. Acımasız, umursamaz, sinirli, yıkıcı Hyunjin.

Blood ties of spirits | HyunlixWhere stories live. Discover now