Onun için

3.7K 461 559
                                    

"Merhaba."

Masmavi gözlerini üzerime dikmişti. Kim olduğumu anlamaya çalışıyor gibiydi.

Kimliğimi çıkartıp adama gösterdim.

"Ben polis memuru Lee Felix. Oturabilir miyim?"

Yattığı yatağın yanındaki sandalyeyi işaret ettiğimde yavaşça onaylar anlamda başını salladı.

Adımlarımı sandalyeye yönlendirdiğimde boş odada yankılanan ayakkabımın sesi beni nedense germişti.

Sandalyeyi biraz geriye çekip oturdum ve ellerimi birleştirerek konuşmaktan resmen aciz olan adama baktım. Beni meraklı gözlerle izliyordu.

"Aslında uzatmadan size direkt bir soru sormak istiyorum. Bu konuyla bir ilişkiniz olabileceğini düşünüyorum."

Adam hala konuşmadan yüzüme bakıyordu. Hastalığının ne olduğuna dair bir fikrim yoktu ama o çok kötüydü. Çok fazla kötüydü.

Kolyeyi boynumdan çıkartıp ona gösterdim. Kaşlarını çatmış bir kolyeye bir de bana bakıyordu.

"Bu kolyenin anlamını veya özelliğini biliyor musunuz?"

"N-eden s-soruyorsun?"

O kadar zor konuşuyordu ki bir şey olacak korkusuyla onu konuşturmak bile istememiştim.

"Aynı kolyeden torununuzda da var. Bana da miras kalmış bir kolye. Tarihi çok eskilere dayanıyor. Geçmişini ve anlamını merak ettim."

Elini güçlükle kaldırıp kolyeye uzanmaya çalıştı ama başaramayınca kolyeyi eline ben tutuşturdum.

Eline kolyeyi tutuşturduğumda çok tutamadan yere attı.

Kolyenin taşı parlıyordu ve karşımdaki adam nefes nefeseydi.

"Ona aşıktım."

Yerdeki kolyeyi alıp cebime koydum ve şaşkın gözlerle derin nefesler alan adamı sakinleştirmeye çalıştım.

"Tamam sakin olun sorun yok."

Elini tutacağım sırada tüm gücüyle elini geri çekti.

"D-dokunursan canım yanar."

Neler oluyordu böyle? Artık kafam o kadar allak bullak olmuştu ki olan şeylere mantıksal mı yoksa duygusal mı yaklaşıyorum bilmiyorum.

"Neler oluyor?"

"Ona aşıktım."

Aynı şeyi tekrarlayınca derin bir nefes aldım.

"Kime?"

"Eşime."

Çoğu kişi zaten eşine aşıktır. Gözlerimi devirip sandalyeye oturdum.

"O-onun için sabrediyordum. Ona c-canavar olmadığımı kanıtlamak için aç kalıyordum. Şimdiyse b-bunu bünyem kaldırmıyor. A-artık besin istiyor. Ölüyorum. B-bu yüzden ölüyorum."

Bilmece gibi konuşuyordu. Konuştuğu şeyleri çok az anlayabiliyordum. Sürekli kekeliyor ve kısık sesle konuşuyordu.

"Hiçbir şey anlamıyorum."

"B-bu kolyeyi sana kim v-verdiyse onu i-iyi tanı. Bir gün h-her şey açığa çıkacak. O zaman dünyanın s-sonu gelecek. Bunu on bin küsür yıldır biliyorum. V-ve şimdi ölüyorum. Aşık olduğum kadına verdiğim söz için ölüyorum. K-kendimi besinsiz bırakıyorum."

Bu cümlelerin bende asla çevirisi yoktu. Hiçbir şey anlamamıştım. Bu kolyeyi sana kim verdiyse onu iyi tanı derken ne demek istiyordu? Aşık olduğu kişi için kendisini besinsiz bırakıp ölmek ne demekti?

Blood ties of spirits | Hyunlixحيث تعيش القصص. اكتشف الآن