Ölmeyeceksin

4K 456 577
                                    

"Süslenmiyorum Jisung kafanda saçma sapan şeyler kurmayı kes."

Komodinin üzerinden aldığım parfümü üzerime boşalttıktan sonra kapağını kapatıp yerine geri koydum. Bu sırada Jisung yatağıma bir seksen uzanmış imalı bakışlarını bana ışınlamaya devam ediyordu.

"Felix seni biliyoruz yürüyüşe her zaman eşofmanlarınla gidersin ve önemsediğin bir şey olmadığı sürece gömlek giymezsin."

Üzerimde gözlerini gezdirip sonra rahatsız edici bakışlarını gözlerime çıkarttı ve devam etti.

"Ve gömleğinin üç düğmesini falan da açık bırakmazsın. AMAN TANRIM BU KESİN BİR RANDEVU! Ama kiminle? Söyle bana. SÖYLE BANA HEMEN!"

Aynada son kez kendime bakıp telefonumu siyah kot pantolonumun arka cebine koydum ve Jisung'a döndüm.

"Jisung sadece bugün kendimi iyi hissediyorum ve farklı olarak tek yaptığım şey gömlek giymek abartmıyor musun sence? Üstelik buradan kiminle randevuya çıkabilirim?"

"Sabah gördüğümüz cesetten sonra kendini odaya kapatır ve bir bok beceremiyorum diye ağlarsın diye düşünmüştüm. İkinci soruna gelecek olursak Minho ve Hyunjinin olay yerine geldiği sırada Hyunjinin sana nasıl baktığını görmüştüm. Yiyecek gibiydi."

Son cümlesini ima barındıran bir sesle söylediğinde kıkırdadım. Bu çocuk çok iyi bir gözlemciydi.

"Ben çıkıyorum."

Onun söylediği şeyleri görmezden gelerek yanağını öptüm ve kapıya yöneldim.

"Dikkat et yemesinler."

"Hıhı ederim."

Gülümseyip odadan çıkınca derin bir nefes verdim. Genellikle sorguya çeken taraf ben olurdum ama bugün işler biraz değişmişti sanırım. Üstelik bir randevuya çıkmıyordum. Alt tarafı neden olduğunu bilmediğim bir şekilde Hyunjinle buluşacaktım.

Sanırım artık farklı bir insanla konuşmak istediğim için. Sürekli bizimkilerin ve polislerin yüzlerini görmek sıkmıştı açıkçası beni.

Ne kadar sinir bozucu olsa da Hyunjinle konuşmak beni bir nebze olsun rahatlatabilirdi.

Pansiyondan çıkıp ormana yakın olan parka doğru ilerledim. E tabi burada buluşulacak en uygun yer orası gibi bir şeydi. Alkol almak için herhangi bir mekan yoktu. Cafe vardı tabi ama oralarda da alkol almak yasaktı. Bu yüzden orası en uygun yerdi.

Hava serindi ama üşütmüyordu. Artık yazı dört gözle beklemeye başlamıştım. Az kalmıştı zaten şunun şurasında iki ay sonra yaza giriyorduk. Umarım o zamana kadar tüm dünya normale dönerdi.

Parka giderken yolun kenarında gözüme çarpan markete girerek iki viski alıp tekrar yola koyuldum. Pansiyondan biraz uzaktı keşke arabayla gelseydim.

Beş dakika kadar yürüdükten sonra karanlığın içine hapsolmuş olan park görüş açıma girmişti. Etrafı ağaçlarla kaplı kapkaranlık ve birkaç bankın olduğu bir yerdi. İnin cinin top oynadığı ıssız bir yerdi açıkçası. Görünürde Hyunjin ve ben hariç insana benzeyen herhangi bir varlık bile yoktu.

Elindeki alkolü kafasına dikip içtikten sonra gözlerini bana çeviren Hyunjine gülümsedim.

O da karşılık olarak bana her zamanki gülüşünü göndermişti.

***

Felixin geldiğini gördüğü anda kendisini toparlamıştı. Ona istemeden zarar vermemek için fazla içmeyecekti. Bu onunla yakınlaşması için mükemmel bir fırsattı.

Blood ties of spirits | HyunlixWhere stories live. Discover now