12 | Unutma Beni Çiçekleri

28.5K 1.3K 748
                                    


/ Yasir Miy & Çağan Şengül - Seni Kaybettim


İyi okumalar^^


***


1 Ay Sonra 

"Baba! Ekmekleri yine mi yaktın?" 

Odamdan hızlıca çıkıp mutfağa koşturduğumda, babamı panikle mutfağı havalandırmaya çalışırken buldum.

"Yine mi ya," dedim sızlanarak sandalyeye otururken. "Yeter artık adam izleme şu diziyi. Her kahvaltıda yanık ekmek yemekten midem iflas bayrağını dikecek yakında."

Çaylarımızı doldururken konuştu. "Ben diyorum ama yemeyelim diye, sen ısrar ediyorsun güzelim."

"İsraf mı olsun? Çöpe mi atalım? Zaten ekmek olmuş üç buçuk lira, ocağımıza incir ağacı mı dikeceksin?"

Karşıma oturdu. Tabağımı eline aldı ve her sabah özenle hazırladığı -ekmekler hariç- kahvaltılıklardan tabağıma doldurdu. Sonra az yanmış ekmek dilimlerinden birini alıp üzerine kayısı reçeli sürdü, onu da elime tutuşturdu. 

"Ekonomimizi düşünmesi gereken kişi benim küçük hanım, sen değil. Şimdi güzelce kahvaltını yap, okula geç kalacaksın."

"Mira'yı abisi bırakacakmış bugün, geçerken beni de alacaklar."

Telefonunu çıkarıp muhtemelen yine ekmeklerin yanmasına sebep olan dizisinin bilmem kaçıncı bölümünü açarken başıyla beni onayladı.

Saniyeler sonra mutfaktaki tek ses telefondan gelen Ertuğrul Bey ve Alpleriydi. 

"Beyüm! Ertuğrul Beyüm!"

"Destur! Bir soluklanasın hele Bamsı Alp, nedir bu ahvalin?"

"Beyüm vaziyet kötüdür. Saadettin Köpek yine bir işler karıştırır..."

Başımı 'bu adam iflah olmaz' anlamında salladım ve kahvaltıma yöneldim tekrar. 

O evden ayrılışımın üzerinden tam bir ay geçmişti ve ben hiç olmadığım kadar mutluydum. Babamın annemle boşandığını, o gün buraya geldiğimizde öğrenmiştim. Üzülmemiş, aksine babam için mutlu olmuştum. 

Hafta sonları, Esin hanım ve Kenan beyle buluşuyorduk. Babamla olmak kadar, onlarla görüşmek de bana iyi geliyordu. Onları suçlamıyordum, onları anlıyordum. Sonuçta çocukları birer yetişkindi ve onlara laf geçiremiyor olabilirlerdi. Bazen bir kafede, bazen şık bir restoranda bazense evimizde. O eve katiyen gitmek istemiyordum.

Abi tayfası ve Tamay cephesinde ise durumlar karışıktı. 

Tamay, okulda her gün yanıma gelerek benimle konuşmaya çalışıyordu. Dibimden ayrılmıyordu, ona ne söylersem söyleyeyim, nasıl davranırsam davranayım hep yanımdaydı. Pes etmiyordu.

Caner, bazen perişan bir halde okul çıkışıma geliyordu. Genelde gözleri şişik ve kızarık oluyordu, teni daima solgundu ve saçları darmadağındı. Gelmediği günlerde sürekli arayıp mesaj atıyordu. 

Bana bir keresinde, gecenin ikisinde bir mesaj atmıştı.

"Gökyüzüne baksana Mayıs, bu gece Defne'mle tanış. Ona seni anlattım."

Mesajına cevap vermemiştim, ama o gece güneş doğana kadar balkonda gökyüzüne bakmıştım. Bir yıldız kaymıştı ve biz, Defne'yle tanışmıştık.

Mayıs ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin