Özel Bölüm | Yekta Yüksel

2.6K 228 68
                                    


çok, çok kısa bir bölüm. içimden geldi.
iyi okumalar''

**

"Merkezden Sarıyer çevresindeki ekiplerin dikkatine! Belgrad yakınlarında silah sesleri duyulduğuna dair ihbar aldık."

Genç adam, yan koltuğunda duran telsizi kavrayarak dudaklarına yaklaştırdı. "Olay yerine yakınım, intikal ediyorum."

Direksiyonu kırdı, keskin bir u dönüşü yaptı ve ihbarın yapıldığı bölgeye doğru çevirdi rotasını.

Beş dakika sonra, oradaydı. Kendisiyle eş zamanlı olarak bir ekip arabası daha yanına vardığında arabasından indi.

"Etrafa bakın siz," dedi diğerlerine ve kendisi de ormanın içine doğru adımlamaya başladı.

Belindeki silahını çıkardı yürürken, tetiğini çekti ve her an hazırda beklermiş gibi gözlerini gezdirdi etrafında.

"Komiserim! Yekta komiserim!"

Adımları, bağırışlarla duraksadı. Gerisingeri döndü henüz bitirdiği kısacık yolu.

"Ne oldu? Bir şey mi buldunuz?" dedi yanına gelen telaşlı gence.

"Bir ceset bulduk."

Beklenmedik bir şey değildi Yekta için. Her gün, onlarcasını görüyor, duyuyordu. Alışmıştı bu duruma.

"Olay yeri incelemeye haber verin," Gencin gösterdiği yöne ilerlerken düz sesiyle konuştu.

"Çekilin," dedi saniyeler sonra, cesedin başındaki diğer polis memurlarına.

Yüzlerindeki hüzün dolu ifadeyle, cesedin başından kalktılar ve komiserlerinin görmesini sağladılar.

Gördü, Yekta.

Fakat beklediği bu değildi. Beklediği, kesinlikle bu değildi.

Sarı saçları toprağa dağılmış; göğsünden, karnından boşalan kanların rengine bulanmıştı yer yer.

Küçük yüzünün rengi çekilmiş gibiydi, morarmaya yüz tutmuş dudaklarıyla, gerçekten de ölüydü.

Küçüktü, küçücük bir kız çocuğuydu.

Üzerinde yer yer parçalanmış kıyafetleriyle, cılız bedeni devrilivermişti bir yol kenarına.

Tepki veremedi. Bakışları dondu; mimikleri, hareketleri.

Algılarını yitirdi Yekta.

Zaman makinesi aktı, onu bir sene öncesine götürdü.

"Baba, baba beni de gömsünler! Beni de gömsünler! Mayıs, Mayıs evimize gidelim... Kardeşim üşür orada! Sarılıp ısıtırım ben onu, yanında yatarım."

Tamay'ın, Mayıs Çiçeği için kazılan o lanet çukura girişi, insanlara yalvarışları.

Annesinin feryatları.

Emir'in, Barış'ın gözyaşları.

Caner'in ruhsuz bakışları.

Hepsi, bir bir gözünün önünden geçti. Sonra, küçük kızının üzerine toprak atışı ilişti aklına. Kollarının arasında sıkıca sarmalaması gerekirken, kucaklayıp o derin çukura koyuşu.

Ayakta duramayacağını hissetti.

"Komiserim, iyi misiniz?" diyordu birileri ama o kadar kopmuştu ki Yekta her şeyden, cevap bile veremiyordu.

Mayıs ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin