3

4.6K 145 204
                                    

Oy ve yorum hatırlatıcısı 🔔💙

Hikayede Survivor'a yaklaşıyoruz. OgNis dışında görmek istediğiniz başka bir çift var mı? Yoksa sadece OgNis üzerinden mi devam edelim?

Çalan telefon sesiyle mutfaktaki bulaşıkları bırakıp içeri geçtim. Arayanın Ogeday olduğunu görünce otomatik olarak saçlarımı düzelttim. Görüntülü aramıyordu aslında. Neden böyle bir şey yapmıştım ki? Salaklığıma gülüp telefonu açtım. "Efendim."

"Alo Nisa, naber?" dedi Ogeday hemen.

"İyiyim, senden naber?"

"İyi ben de."

"Anıl'la naptınız geçen gece? Sorun çıktı mı ben gittikten sonra?" dedim aklımdaki soruyu sorarak.

"Yok ya. Sen indikten sonra yine uyudu zaten. Böyle olması gerektiği için özür dilerim. Aslında yalnız olmak isterdim." Ogeday'ın bu konuda hâlâ kendini suçladığını fark edebiliyordum.

"Önemli değil ya, ne olacak? Hem ben çok eğlendim zaten. Anıl'a bu kadar güleceğimi düşünmemiştim." diyerek güldüm.

"Anıl öyledir ya. Her neyse aslında ben seni başka bir şey sormak için aramıştım."

"Öyle mi? Dinliyorum." derken kalp atışlarım hızlanmıştı. Ne soracaktı ki?

"Sana bir sürprizim var. Öğleden sonra buluşabilir miyiz? Bu sefer gerçekten sadece ikimiz olacağız." derken oturduğum koltuktan kendimi geri attım. Kafamı duvara çarpmamla yüzümü buruşturdum.

''Alo, Nisa? Orada mısın? Bir ses geldi sanki. O neydi öyle?''

"Hı hı evet evet, buradayım. Ufak bir aksilik oldu sadece." derken hala acıyan yeri tutuyordum.

"Ee ne diyorsun? Gelecek misin?" dedi beklentiyle.

"Tamam, olur. Ama başka bir paparazi vakasıyla karşılaşmayız dimi? Menajerin bizi başbaşa göndermemekte haklıydı çünkü o açıdan."

"Yok yok. Gideceğimiz yerde paparazi olmayacağına emin olabilirsin."

"Öyle diyorsan, öyledir."

"Saat 14'de seni alırım o zaman. Görüşürüz."

"Görüşürüz." diyerek telefonu kapadım. Hızlıca buzdolabından buz alarak başıma tutmaya başladım. Şiş bir kafayla gitmek istemezdim tabii.

Aynı zamanda daha fazla darbe almamam için Makbule'ye de haber vermem gerekiyordu. Cevap vermeyince tam kapayacaktım ki telefonu açtı. Normalde hemen açan Makbule için değişik bir olaydı bu.

"Nerelerdesin kız sen? Geç açtın." dedim merakla.

"Ay Nisoş, hiç sorma başıma geleni. Ayakkabı değiştirmeye çalışıyorum ama değişim yapmıyorlar. Kavga çıktı burada kavga." derken arkadaki görevlinin sesi duyuluyordu. 

"İstersen sonra arayım. Sadece öğleden sonra Ogeday'la buluşacağımızı söylemek için aramıştım."

"NE! Ay bir dur kız sen de." diye bağırırken telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım. Bu nasıl cırtlak bir sestir ya?

"Durdum da neden duruyorum?" diye sordum anlamayarak.

"Ay sana demedim Nisa ya. Şu görevliye dedim. Sinir etti beni. Nereye gidiyorsunuz çabuk söyle. Şimdi dinleyebilirim." dediğinde etraftaki uğultulu gelen sesler azalmıştı. Muhtemelen daha sessiz bir yere gitmişti.

"Bilmiyorum ki. Sürpriz dedi."

"Ay evlilik teklifi mi edecek yoksa?" diye sordu son kelimeyi uzatarak. Bu kızın bu halleri beni öldürüyordu cidden.

Zindan Adası • OgNis Where stories live. Discover now