23

4.5K 153 57
                                    

Oy ve yorum hatırlatıcısı 🔔💙

12 saatlik otobüs yolculuğunda bölüm yazarım dedim ama telefon öyle bir titredi ki asla yazamadım. Kısa da olsa atmak istedim. Ara tatilim bitti.  Kitaba devam edeceğim ama maalesef eskisi kadar aktif olamayacağım...  :(

-

Gözlerimi açtığımda ilk işim kollarımı iki yana açarak esnemek oldu. Tahtada uyuduğumuz için her sabah hafif bir bel ağrısı ile uyanıyorduk ama bu ağrıya alışmıştım. Gözlerim etrafı taradı. Ateşin başında duran Ogeday ile göz göze geldik.

Ogeday bir süre bana baktıktan sonra gözü ile ormanı işaret etti. Onaylamak adına iki gözümü de kırptım. Ogeday ormana doğru ilerledikten birkaç dakika sonra da arkasından ben de ormana girdim. Bir ağacın dibinde durmuş beni bekliyordu.

Ogeday'a yaklaşmaya başladığımda gülümseyerek kollarını iki yana açtı. Kalan mesafeyi koşarak tamamladım ve en sonunda zıplayarak boynuna atladım. Ogeday da ellerini hemen belime sardı.

"Yanımdayken bile seni özlüyorum Nisa. Ne yaptın bana?" dedi sarılmaya devam ederken. Kendimi biraz geriye çekerek Ogeday'a baktım.

Gözlerimi elimden geldiğince açtım ve yüzümü korkutucu bir ifadeye büründürdüm. "Büyü!" dedim sesimi de kalınlaştırarak. Ogeday cadı taklidim sonrası kahkaha attı.

Gülerek yüzümü Ogeday'ın omzuna kapattım. "Birleşmeye bir ay kalmış." dedi Ogeday. Başımı kaldırarak yeniden Ogeday'a baktım.

"Hangi şarkıyı söyleyeceksin?" dedim merakla.

"Sürpriz." dedi Ogeday tek gözünü kırparak.

"Öyle mii?" dedim gülerek. "Ben de söylemiyorum o zaman." dedim hemen trip moduna geçerek. Aslında hangi şarkıyı söyleyeceğimi düşünmemiştim bile.

Ogeday gülerek yanıtladı. "Sormadım ki!"

Ogeday'ın kollarından kurtularak geri çekildim. Kendi kollarımı birbirine bağladığımda Ogeday karşımda kahkaha atıyordu. O karşımda gülerken ifadesiz kalmak gerçekten çok zordu. Çünkü çok güzel gülüyordu insafsız...

"Söylemeyecektim ki zaten." dedim ben de.

"Nisa... Seni kızdırmak o kadar zevkli ki anlatamam bunu sana. Böyle kollarını birbirine bağlıyorsun. Gözlerinden ateş fışkırıyor resmen. Anlatınca böyle korkutucu duruyor ama o kadar tatlısın ki." Ogeday yüzündeki gülümseme ile konuştu.

"Gidiyorum ben ya!" dedim sitemle. Bunu söylerken Ogeday'ın beni durduracağına emindim.

Arkamı döndüğümde tahmin ettiğim gibi Ogeday kolumdan tutarak beni durdurdu. Ogeday'ın bileğimdeki eline baktım. Hem gitmeme izin vermeyecek kadar güçlü hem de bana zarar vermeyecek kadar nazik bir şekilde tutuyordu.

"Tamam tamam özür dilerim. Gitme." dedi gözlerimin içine bakarak.

"Beni kızdırıp kızdırıp özür diliyorsun hep!"

"Ama kızınca ne kadar sevimli olduğunu bir görsen sen de kendini kızdırdın Nisa." dedi Ogeday hemen kendini savunarak.

Gülerek başımı iki yana salladım. "Yok, olmayacak bu böyle." dedim. "Sen de gülünce çok tatlı oluyorsun. Ben seni gıdıklıyor muyum sürekli?" diye devam ettim meydan okurcasına.

Aslında ikisi tam olarak aynı değildi ve benimki biraz saçmaydı ama yine de... Neyse yine de haklıyım.

"Gülünce çok tatlı oluyorum demek... E sen böyle söylersen ben hep gülerim ki zaten. Sana gerek kalmaz." dedi Ogeday ve güldü. Sözünün eri adam en nihayetinde.

Zindan Adası • OgNis Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin