11

4.2K 197 405
                                    

Oy ve yorum hatırlatıcısı 🔔💚

Ogeday'ın evrime laf sokması ve Yağmur'un konseyde OgNis'in arasına girmesi... Hikaye yavaş yavaş gerçek oluyor galiba bundan sonra yazdıklarıma dikkat etmem lazım...

Madem yazdıklarım gerçek oluyo o zaman yarınki bölümde barışı eliyoruz hazır olun AWBUNWAKNSKSKLS

Sonraki bölümü sadece OgNis yapacağım. Bu kaoslardan sonra romantik bir bölümü hak ettik.

-

İki gün daha sürgün arasında zorlu günler geçirmiştik fakat Birsen Abla'nın gelmesi beni rahatlatmıştı. Çok tatlı bir kadındı ve bu iki günü beraber geçirmiştik. Barış'la daha fazla muhatap olmamıştım çünkü yaptığım ve söylediğim her şeyi bambaşka bir yere çekiyordu. Ona kendimi açıklamak bile istemiyordum.

Bu gece eleme gecesi vardı. Eleme gecesi için konsey alanına yeniden geldik. Biz geldiğimizde ekip hazır olduğu için geldiğimiz gibi çekime başladık. Ogeday'la görüşebilmek için hiç vaktim olmamıştı.

Gözüm sürekli Ogeday'daydı. Ben ona baksam da o bana sanki bilerek hiç bakmıyordu. Bana kırgın olmasını anlayabiliyordum ama yine de kötü hissediyordum.

Acun abi konseye yeni kuralları açıklayarak başladı. Artık sürgün adasında 4 kişi değil 2-2 kalacaktık. Ve gecenin sürprizi ise bu akşam eleme olmaması oldu. Sonraki hafta potaya giren kişilerle birlikte 8 kişi olarak eleme yapılacaktı fakat biz yani bu hafta potaya girenler sürgün adasında kalmayacaktık.

Yeni kurallar işimize gelmişti çünkü bu potada kimin gideceği gerçekten belli değildi. Ama benim için bunlar dışında önemli olan bir şey daha vardı: Ogeday'la konuşmak. Bir an önce adaya gidip onunla konuşmam gerekiyordu.

Aklımda Ogeday'la nasıl konuşacağım varken konseyde yaşanan olaylar konuşuluyordu. Nihayet konsey bittiğinde hemen takımın yanına gittim. Daha doğrusu Ogeday'ın yanına... "Ogeday konuşalım mı?"

Ogeday soğuk bir şekilde yüzüme baktı. "Sonra." diyerek araca bindi.

Ogeday'la böyle olmak garipti. Bana sırtını dönüp gittikten sonra duvara çarpmış gibi hissetmeye başlamıştım. Gerçekten davranışlarına anlam veremiyordum. Bana kırgın olması böyle yapmasını gerektirmiyordu. Bana her kırıldığında bana böyle mi davranacaktı gerçekten? Beni hiç dinlemeden başkalarının sözüne göre aramıza mesafe mi koyacaktı?

Ogeday'ın arkasından bir süre öylece baktığımı fark edince ben de araca bindim. Boş boş etrafı izlerken adaya gelmiştik.

Normalde Ogeday araçtan indikten sonra beni beklerdi. Fakat bu sefer Ogeday beni beklemeden barakaların oraya doğru ilerledi. Onun aksine Anıl araçtan inmiş kenarda beni bekliyordu. Yanına gittiğim gibi konuştum. "Anıl neden böyle yapıyor?" dedim çaresizlikle. Eğer konuşsak kendimi açıklayamayacağım tek bir şey bile yoktu. Ama konuşamıyorduk.

"Kırgın sana. O burda sana yapılan haksızlıklar için savaşırken sen o haksızlıklara boyun eğdin ve o adamı affettin. Haksız mı sence?" dedi. Sesinde beni suçlayan bir ifade vardı.

Yutkunmakta zorluk çektim. Adadaki herkesin benden nefret etmesini kabul edebilirdim ama Ogeday'ın nefret etmesini kaldıramazdım.

"O olay öyle değil ya! Bana 'kavgalı olmamıza gerek yok' dedi. Ben bunu kabul ettim sadece. Kavga etmemek istedim. Barış'ı affedip bağrıma basmadım ki!"

"Pilav milav yapmışsın ona?" dedi bu sefer sorarcasına.

"Kendime yapıyordum ona da yaptım. Kavgalı olmamıza gerek yok dedikten sonra pilav yapıp karşısında yese miydim?" diyerek kendimi savundum.

Zindan Adası • OgNis Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang