~28~

1.6K 180 127
                                    


Final hazır ama sizi kıramadım 🧚🏽‍♀️
İyi okumalarrr


Felix

"Yeosang bu sana çok yakışır!"
"Hangisi hyung?"

Yeosang büyük karnına aldırmadan yanıma koşmuş ve elimdeki beyaz uzun elbiseyi eline almıştı. "Yaa haklısın hyung çok güzel hem bebeklerimde rahat eder!"

Kıkırdayıp başımı salladım ve biraz ilerleyip kendime kazak baktım. Bu gün Noeldi.
Hyunjin ile ikimiz için bir kaç parça kazak almıştım. Hediye olaraktan kırmızı bir atkı örmüştüm.

Ondan gizli bu çok zordu ama başarmıştım.
"Felix nasıl olmuşşş?"
Yeosang'ın sesi ile kazağı elime alıp ona döndüm. Üstüne beyaz örme elbiseyi giymişti ve büyük göbüşü çok belli olmuştu.
"Aman tanrım çok güzel görünüyorsun Yeosangshiii.. kesinlikle bu elbiseyi al."

Başını sallayıp kocaman gülümsemiş ve kabine girmişti. Bende kazağın büyük bedenini alıp elimdeki kıyafet dolu sepete attım. Elimi belime yerleştirip desteklerken aynada gördüğüm görüntü ile gülümsedim.

Yeosang'ın bebeği 8 benim bebeğim ise 6 aylıktı. Güzel bir kızımız olacaktı. Yeosang'ın ise iki erkek bebeği.. tanrı yardımcıları olsun.

Elim ile göbeğimi okşarken Yeosang kabinden aynı elbise ile çıkmıştı. Ağlayarak yanıma geldiğinde elimdeki sepeti hızla yere bıraktım.
"Yeosang bebeğim ne oldu?"

"El—elbise çıkmıyor hyung..."
Hıçkırarak ağlamaya başladığında elimi hızla koluna koyup koltuğa oturttum onu. Görevli birisinden su isterken elimi Yeosang'ın sarı saçlarına attım.  Saçlarını geri atıp ıslak gözlerini açığa çıkarttım.

Kadının getirdiği suyun kapağını açıp ona yavaşça içirdim. "Daha iyi misin?"
Dudağını eline silip bana gülümsedi.
"İyiyim ama elbiseyi çıkarmama yardım et Felix."

Başımı sallayıp ayağa kalktım ve elini tutup onu kaldırdım. Birlikte kabine girdiğimizde zorlansakta -ikimizin de kocaman göbüşü vardı- beş dakikanın ardından kabinden çıkmıştık. Yeosang elbisenin bir büyük bedenini aldı.

Bende aldıklarımı ödedikten sonra çantayı koluma taktım. "Yemek yiyelim lütfen."
Yeosang başını salladığında birlikte üst kata çıkmıştık.

"Şurası güzel kimchi yapıyor oraya gidelim mi?"

Dudağımı büzüp elimi göbeğime koydum. Gözümün önüne gelen yosun çorbası ile gözlerimi hızla açtım. "Yosun."
"Ne?"
"Yosun yosun çorbası istiyorum Yeosang..."
"Kız işte nasıl ekşi çekiyor canın."

"Hadi gidelim oraya orda yosun çorbası da vardır."

Başımı sallayıp onunla birlikte hızla dediği yere ilerledim. "Hoş geldiniz! Kaç kişi olacaktınız?"
"İkimiziz sade-"
"Yosun çorbanız var mı?"

Kız ilk başta şaşırsada gülerek başını sallamıştı.
"Evet evet çok güzel yosun çorbamız var! Buyrun lütfen."

Kızı takip ettiğimizde bizi iki kişilik bir masaya oturtmuştu. Çantaları yere bırakıp sandalyeyi çektim.

Elimi göbeğime yerleştirip ovuştururken ayaklarım ağrımaya başlamıştı.
"Ayaklarım şişti ya."

"Benimde... şu minik ellerime bak davul gibi oldu." Ellerimi Yeosang'a uzattığında kıkırdadı.
"Hyung ellerin minicik."

Göz devirip ellerimi geri çekip karnıma koydum. "Buyrun ne arzu edersiniz?"
"Ben yosun çorbası istiyorum büyük porsiyon."
"Banada Kimchi! Büyük porsiyon olsun. Tteobokki istiyorum bir porsiyon bi de tatlı-"
"Tatlıyı yemekten sonra sipariş ederiz."

CatLix ~hyunlix~ ✓जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें