10. BÖLÜM

5.5K 363 67
                                    

Bir sonraki gün Saffet aynanın karşısında olması gerekenden çok daha fazla zaman geçirdi. Saçlarını özenle taradı, kıyafetlerini dikkatle seçti. Parfümünü bile özenerek sıkmıştı. İki fıs boynuna bir fıs da bileğine.

Gereksiz bir hevesle gidiyordu okula ilk kez. Sebebiyse çok belliydi.

Utku içindi tüm bu her şey. Sanki birbirlerini bir buçuk aylık süreçte her hallerini görmemişler gibi ona iyi gözükmek istiyordu.

Hala uyuyan kardeşine, "Yusuf uyanmazsan tekmemi yiyeceksin artık, kalk lan!" diye ciddiyetle kızdığında Yusuf anında gözlerini açmıştı. O ciddiyet gelmeyene kadar oyalamayı öğrenmişti.

Kalkıp halıyı izlemeye başladığında Saffet ona baktı ters ters. "Kalk, elini yüzünü yıka. On dakikaya çıkıcaz." Yusuf bir şey demeden uyanıp banyoya doğru ilerlediğinde Saffet onun arkasından bakıp kafasını iki yana salladı ve ev halkının kahvaltı yaptığı mutfağa girdi. 

"Hayırlı sabahlar." dedi sandalye çekerken. Annesi hemen bir bardak çayı oğlunun önüne bıraktı. Babası ve Kevser masadaydı.

"Saffet faturaları ödedin mi?" diye babası sorduğunda kafasını salladı. 

"Bir tek internet faturası kaldı. O da borcu gelmedi daha. İki gün sonra geldiğinde yatıracam." Ağzına zeytin attı bir tane.

Annesinin hayran bakışları Saffet'in üstündeydi. Evin işleriyle Saffet ilgilenirdi. Faturaları yatırır, alışverişini yapar, harçlıkları o dağıtırdı. Babası pek ilgilenmezdi evle.

"Nasıl yakışıklı benim oğlum, maşallah." dedi gülümseyerek. Saffet annesinden gelen iltifatlara alışıktı ama bugün bu iltifat ona iyi gelmişti.

"Bendeki bu karizma kimsede yok." diye alay edercesine mırıldandığında annesi oğlunun saçını okşayıp yanına oturdu.

"Bugün özel bir gün mü abi?" diye kız kardeşi Kevser sorduğunda elindeki çaydan bir yudum aldı. "Bir yere mi gidiyorsun?"

"Yok, her zamanki halim." diye mırıldandığında kardeşi imalı bir gülümsemeyle sessiz kalmıştı. "Dediğin kitabı aldın mı?" Hemen konuyu değiştirdi. Kimin için sorusunun gelmesini beklemek istememişti.

"Aldım." Bej renkteki şalını düzeltirken mırıldandı Kevser.

"Test kitabı mı?" diye sordu babası merakla. 

"Yok, roman. Edebiyat dersinde okuma ödevimiz var baba, onun için aldım." Babası kafasını salladı. 

"Yusuf, hadi seni bekliyoruz!" diye seslendi Saffet. Yusuf dağınık saçlarıyla mutfağa girip ekmeğin arasına hızlıca peynir sürdü. Kravatınını ensesine atmış ama bağlamamıştı.

"Kravatını düzelt." diye uyardı annesi anında.

Koca bir ısırık alıp ağzı doluyken, "Düzeltirim." dediğinde üç kardeş de ayaklanmıştı. "Hadi, zihniniz açık olsun." dedi anneleri kapıda evlatlarını uğurlarken. Üçlü hep birlikte asansöre bindi ve arabaya geçti.

"Abi önce beni bıraksana, ilk ders sunum var. Ona hazırlık yapmamız gerek." Kevser arka koltuğa oturduğunda söyledi. Saffet arabanın motorunu çalıştırırken kafasını salladı. Sırayla iki kardeşini de okula bıraktıktan sonra kendi okuluna geçti. Bu yüzden ilk derse hep geç kalırdı. Sınıfa geçerken Utku'yu müdürün odasından çıkarken yakalamıştı. 

"Günaydın." Utku Saffet'i gördüğünde geniş gülümsemesiyle onu selamladı. Saffet bir an duraksadı ve karşısındaki parlak gülümsemeli kumrala baktı. Bir anlığına ne diyeceğini bilememişti.

BELA (GAY)Where stories live. Discover now