20. BÖLÜM

4.6K 363 69
                                    

Birkaç saatlik uykularıyla okula gitseler de ikisi de güne enerjik başlamıştı. Her ne kadar Saffet'le aralarının düzelmesine mutlu olsa da sınıfa girdiğinde Sezin'i görür görmez morali bozulmuştu.

Kızarmış ve şişmiş gözleri onun tüm gece ağladığını gösteriyordu. Göz göze geldiklerinde Utku hızlıca gözlerini kaçırıp Emre'nin yanına oturmuştu. İlk kez Sezin'le aynı ortamdayken ne yapacağını bilemediğini hissetmişti.

"Günaydın." diye mırıldandığında sadece Emre cevap verdi. Melek de Sezin gibi sessiz kalmıştı. Utku kendisine sırtı dönük arkadaşına birkaç saniye baktı. Melek'in her şeyde Sezin'in tarafını tutması onu üzüyordu. 

"Peki öyle olsun." Kısık sesle mırıldanıp dudak büktüğünde Emre omzuyla omzuna hafifçe vurdu 'boşver' dercesine. Utku sadece omuzlarını silkip gözünü sınıfında gezdirdi. Sınıftaki tüm sıralar çantalarla doluydu ama sınıfın yarısı yoktu. 

"Tarık hoca nerede?" Sınıf başkanı olan Aleyna'ya sordu. Dersin yirmi dakika önce başlamış olması lazımdı. Hocanın olmadığını gören herkes muhtemelen soluğu kantinde almıştı. 

"Bilmiyorum ki." 

"Ben müdür yardımcısına gidip sorayım." diyerek ayağa kalktı. Burda böyle oturası yoktu. Saffet'le henüz bir şey konuşmamışlardı. Zaten iki saat önce Saffet'in şarjının bitip telefonunun kapanmasıyla bitirmişlerdi sohbetlerini. Bugün ne yapacaklarına, nasıl davranacaklarına dair bir fikri yoktu. Heyecanlı hissediyordu. 

"Ben de geleyim." dedi Aleyna anında. Utku onunla birlikte sınıftan çıktı. "Ee, naber Utku?"

"Fena değil, sen?"

"İyidir. Sezin'le ayrılmışsınız."

Konunun buraya gelme hızına şaşırdı. O soru öyle mi sorulur dalyarak diye yanıtlamak istese de sustu. Cevap verme gereği duymadan merdivenleri hızlıca indi. Onlar inerken Saffet ve Cihan da merdivenleri çıkıyorlardı. Saffet'le göz göze geldiklerinde ikisi de hafifçe gülümsemiş fakat bir şey demeden gözlerini kaçırmışlardı. Utangaç bir gülümsemeydi.

Onlar da müdür yardımcısının odasına yönelmişti. Neden o odaya gittiklerini merak etti. Saffet'e, "Siz ne yapacaksınız?" diye sordu merakla. Sadece bir konuşma başlatmak için bahaneydi. En son ne zaman birbirlerine hitaben konuşmuşlardı? Çok uzun zaman önceymiş gibi geliyordu.

"Kemal hoca çağırdı. Etkinlik falan bir şey var ama bilmiyom." dedi Saffet. Normalden uzun bir cevap sayılırdı. İşimiz var deyip geçmesi gerekirdi. Birkaç saniye birbirlerine baktıktan sonra kafasını sallayıp önüne dönen Utku oldu. Önden kapıyı tıklatıp açtığında müdür yardımcısının odasında tek olmadığını gördü. Tarık hoca da oturuyordu. Dört kişi hep birlikte içeri girdiler.

"Hocam, burada mıydınız?" dedi Tarık hocayı gördüğünde.

"Evet buradaydım, Utku. Sınıfa haber gönderemedim. Sonraki ders geleceğim, haberiniz olsun. Aleyna sen yoklamayı hallet, sonradan gelenler her zamanki gibi yok yazılacak." Aleyna tabii ki  geç gelenleri her zamanki gibi yok yazmayacaktı. Yine de öğretmenini onaylamıştı.

Utku yan gözle Saffet'e baktı. Göz göze geldiklerinde birkaç saniye süren ama sonsuz gibi hissettiren süre boyunca gözlerini ayıramamışlardı. "Utku, sınıfa geçin siz." diyen Tarık hocayla Saffet'le olan bakışmaları ayrılmıştı. Aleyna'yla birlikte odadan çıkıp arkalarından kapıyı kapattılar.

"Bu akşam bizimkilerle dışarı çıkacağız, istersen sen de gel. Kafanı falan dağıtırsın." diyen Aleyna'ya Utku anlamsızca baktı. Dışarıda birlikte vakit geçirecek samimiyetleri yoktu. 

"Yok, sağ ol. Kendi planlarım var." Kimseyle bi planı yoktu, şimdilik.

"Anladım. Başka zamana o zaman?"

"İnşallah." diyerek geçiştirdi onu. "Ben tuvalete gidiyorum." diyerek birinci kattaki tuvalete ilerlediğinde Aleyna'nın bir şey demesi için saniyelik bir fırsat bile vermemişti. Hızlıca telefonunu çıkarıp Saffet'e yazdı.

Utku
İşiniz çok sürer mi

Saffet
Bahane bulup çıktım bile
Nerdesin

Utku
Tuvalet ama dolu burası

Saffet
Konferans salonu kilitli değil ve boş
Buraya gel

Utku
Emredersin canım

Saffet
Gel köle

Utku
Sabır

Konferans salonuna girerken telefonunu arka cebine sıkıştırdı. Kocaman salonda en arkada olmasını beklediği Saffet'i göremeyince duraksadı. Aynı saniyelerde sahnede duran yakışıklıyı görünce yine aptalca bir gülümseme dudaklarında belirdi. Saklama gereği duymadan kapıyı arkasından kapatıp sahneye çıkan birkaç merdiveni tırmandı. 

"Günaydın." diye gülümseyerek konuştuğunda Saffet de şapşal gülümsemesiyle Utku'ya cevap vermişti. Birkaç adım atıp aralarındaki mesafeyi kapattı. "İçeriye girecek birisi için sence de fazla göz önünde değil miyiz?" diye sordu salona şöyle bir göz atıp.

Utku'yu belinden tutup kendisine çekerek çenesini omzuna yasladı. Kumral anında kollarını boynuna dolamıştı. İkisi de gözlerini kapattı. Bu buluşma beklediklerinden çok daha romantik olmuştu ama bu umurlarında değildi. Hatta hoşlarına gitmişti. "Göz önünde olmayı sevmiyor musun?" 

"Sadece senin gözünde." diye yeterince başarısız bir yürüme girişiminde bulunduğunda buna ikisi de gülmüştü. Geri çekilip esmerin gözlerini içine baktı. "Özledim seni." demesiyle Saffet'in bakışları daha da yoğunlaşmıştı. Bir şey demeden dudaklarını birleştirdi. Tutkulu olmaktan çok uzak olan bu öpücük tamamen sevgi doluydu. Bir yandan birbirlerine sarılarak öpüşürken günlerdir uzak kaldıkları tenlerine olan susuzluklarını dindirmek istiyorlardı. 

Geri çekildiklerinde gözlerinin içi gülüyordu. Utku hissettiği mutluluğu içine sığdıramayarak Saffet'i kollarının arasına alıp boğmaya başladı. Saffet de ona direniyormuş gibi yapıp boğuşarak gülüşmeye başladılar. Tam da o sırada çalan tenefüs zili baş başa geçirdikleri bu ana keskin bir bıçak gibi saplanmıştı. 

Saffet buradaki son saniyeleri olduğunu bilerek tüm gücünü Utku'ya kullanıp sırtını onun göğsüne yaslayacak şekilde kafese aldı. Utku kurtulmak için uğraşmadı. "Okuldan sonra ne yapalım?" diye kulağına fısıldayan esmere ne diyeceğini bilememişti. Saffet'le bu zaman kadar ya mesajlaşıp birbirleriyle uğraşmışlar ya da sikişmişlerdi. Birlikte ne yapabileceklerini bilmiyordu. Sezin'le hep öylesine yürüyüş datelerine çıkarlardı ve bir şekilde sonra uğraş bulup vakit geçiriyorlardı. E tabii Sezin'le belirtmeye gerek bile yok ki ilişkilerini gizleme çabaları yoktu. Saffet'le bir ilişkileri olduğundan değil de.. Gizleyecek bir şeyleri olduğundan.

"Bilmiyorum, dışarıda mı vakit geçireceğiz?" 

"İstemiyor musun?" cevabını aldığında Saffet'ten geri çekilip yüz yüze olacak şekilde durdu. Koridor kalabalıklaşma sesi gelmişti, her an birisi kapının kilitli olup olmadığını kontrol ederken içeri dalabilirdi. 

"Bir anda kanka gibi mi olacağız yani?" diye sordu anlamayarak. Aralarının iyi olmadığını onu görecek tüm tanıdıklar biliyordu. İki yakın arkadaş mı olacaklardı? "Yani başkaları öyle düşüneceklerdir..."

"Düşünebilirler." 

"Düşünebilirler." diyerek Saffet'i tekrar  ettiğinde karşısındakini gülümsetmişti. 

Saffet kumralın dudağından minik bir öpücük alıp aralarına mesafe koydu. "Haberleşelim." dediğinde Utku sadece kafasını sallamıştı. Saffet salondan çıktığında Utku hemen yanındaki tekerlekli sandalyeye kendini bırakıp elini gümbür gümbür atan kalbinin üstüne götürdü. 

"Oha." diyebildi sadece. Hislerinin tek karşılığı buydu.

BELA (GAY)Where stories live. Discover now