12. BÖLÜM

4.9K 339 82
                                    

Utku gerçeği müdüre, Mali'nin babasının yanında anlattığında gerçekleri bilmeden önce kükreyen adam gerçekleri öğrendiğinde yerin dibine girmişti. Sizi dava edeceğim, sürüm sürüm süründüreceğim diyen adam şimdi Utku'nun babasına yalvarıyordu. "Bir şekilde uzlaşalım lütfen, ben kulağını çekerim zaten. Yayılmasın bu durum da." diyerek son çabasını veriyordu.

"Utku sen dışarı çık." Müdür Bey söylediğinde Utku babasına baktı. Çıkmak istemiyordu. Mali itine ne olacağını bizzat duymak istiyordu. Babası kafasını sallayarak gitmesini istediğinde mecburen odadan çıkmak zorunda kalmıştı. Emre, Sezin ve Melek'se onu kapı önünde bekliyordu.

"Noldu?" diye sordu Melek anında. Sezin saatlerdir yaptığı gibi ağlıyordu. Utku onu kollarının arasına alıp kafasını göğsüne bastırdı. Sezin anında ona sıkıca sarılmıştı. Minik bir serçe gibi tir tir titreyerek sığınıyordu sevgilisinin kollarına. Onu kaybetmekten korkuyordu.

"Benlik bir sorun yok, uzlaşmaya çalışıyorlar." diye mırıldandı Utku rahat bir tavırla. 

"Atılmadın değil mi okuldan?" dedi Sezin kafasını kaldırarak. Ödü kopuyordu okuldan atılacak diye.

"Atılmadım tabii ki, ağlama artık sümüklü civciv." Sezin gülerek göz yaşlarını sildi. Gözleri kıpkırmızıydı. Aslında Utku onun bu kadar ağlamasına anlam veremiyordu. Ortada korkulacak bir durum olduğu söylenemezdi. Sezin biraz da ilgi istiyordu.

Utku cebindeki selpakı çıkarıp önce gözyaşlarını sonra da burnunu sildi. Peçeteyi yanındaki geri dönüşüm kutusuna attı.

Sezin'le birbirlerine sarılıp şakalaşırlarken Saffet merdivenlerin başında grubuyla belirdi. Gözleri kartal misali Utku'ya yönelmişti. Bir eli pantolonunun cebindeydi diğerindeyse tesbih vardı.

Sadece Cihan ve Saffet ikilisi yanlarına gelmeye başladığında Utku gerilmişti. Sezin'den uzaklaşma dürtüsü belirmişti içinde. Bir an için kollarını çekecek gibi olduysa da buna engel olup aksine sevgilisine daha sıkı sarıldı.

"Selamün aleyküm." dedi Cihan. Gözleri doğruca Emre'nin üstündeydi. Bir kusur arıyor gibi. 

Emre'yse sadece, "Selam." diye karşılık vermişti.

"Allah'ın selamı böyle alınmaz." dedi Cihan anında. Sataşacak tek şey bu olmuştu. "Aleyküm selam demek o kadar zor mu?"

Emre birkaç saniye Cihan'a dik dik bakarak sohbetlerinde garip bir boşluk yaratmıştı. "Ben ateistim." 

"Nasıl?" dedi anlamayarak. O da birkaç saniye sustu. "Sen Allah'a inanmıyon mu?"

"Aleyküm selam Cihan." dedi Utku araya girerek. Yoksa bu mevzu uzar giderdi. "Ne oldu?"

"Durumlar ne oldu?" dedi Saffet gözlerinin içine bakarak. Sanki konuşmak için önce Utku'nun konuşmasını bekliyor gibi. 

"Konuşuyorlar içeride hala." diye cevapladı Utku. Yanına gelip sormasını garipsemişti. Saffet kafasını sallayıp kollarının arasındaki Sezin'e baktı. Sezin'in de gözleri onun üzerindeydi. Bu pembe kafalı onu hiç sevmezdi. Kendinden neden bu kadar haz etmediğini anladığı söylenemezdi. Bireysel bir problemleri hiç olmamıştı. Bu kadar nefret dolu bakan bakışları hak etmediğini biliyordu. Sonuçta iyi ya da kötü bir münasabetleri Utku ve Emre ileydi. "Haklı olduğum için bir ceza vermediler bana."

"Tamamdır, bir soralım dedik." Ellerini pantolonunun cebine koyup son kez sarılan çifte bakıp, "Allah'a emanetsiniz." diye mırıldandı ve bahçeye ilerledi.

"Noldu, bunlar niye sordu şimdi seni?" dedi Sezin arkalarından bakarak.

"Bilmem." dedi Utku.

"Bu Cihan kadar mal insan tanımadım." dedi Emre. 

BELA (GAY)Where stories live. Discover now