2. Bölüm

5.9K 319 32
                                    

Gözüme beyaz bir ışığın tutulduğunu hissettim. Rahatsız edici parlaklığa dayanamayıp homurdanarak gözlerimi açtım. Bir süre kör olmuş gibi etrafı göremedim, ama sonra gözlerim alıştı.

"Anthony?" diye mırıldandım. Yerimde doğrulup ona baktım. Kalbim çok hızlı atıyordu, muhtemelen gece gece aklımı başımdan aldığı içindi.

"Şey, dün gece birinin kapımın önünde düştüğünü duydum. O kişinin sen olduğunu düşündüm, o yüzden sana bu küçük el fenerini vermek istedim."

"Anthony, bu çok saçma bir bahane! Benimle konuşmak istiyorsan yanıma gelmen yeterli," dedim. Sanırım sesimi biraz yükseltmiştim.

"Görmelerini istemiyorum bizi."

"Neden sana böyle davranıyorlar?" Sebebini cidden çok merak ediyordum. O da mı benim gibi çift cinsiyetliydi?

"Ben... Anlatamam, bay!" deyip koşarak uzaklaştı. Arkasından bakmakla kaldım. Aklımda bu kadar soru işareti varken nasıl uyuyacaktım?

O geceden sonra pek karşılaşmadık. Benden köşe bucak kaçıyordu. Ailede tek Türkçe bilen kişi oydu ve ben onunla düzgünce iletişim kuramıyordum. Bu duruma daha ne kadar katlanabilirdim, bilmiyorum.

Onu bir kez daha gördüm. Bu sefer babasına bir şeyler anlatıyor, yalvarıyor ve sesini yükseltiyordu. Gizlice onları dinledim.

"Baba, elimde değil!"

"Tedavi ettireceğim seni, sonra kiliseye gideceğiz." Çocuğun gözleri yaşardı, burnunu çekti.

"Ben Hristiyan değilim!" diye haykırdığında adam sert bir tokat attı Anthony'e. Çocuk yanağını tutup yutkundu. Başını hafif kaldırdığında gözlerimle buluştu gözleri. Babası oradan uzaklaşınca koşarak yanına gittim. Bir şeyi olup olmadığını sordum. Bana çok sinirli bakıyordu. Birazcık korkmuştum.

"Hep senin yüzünden geliyor tüm bunlar başıma! Kimse beni sevmiyor zaten." Niye böyle diyordu ki?

"Ben seviyorum Anthony..."

"Umut verme bana daha fazla. Senden kaçıyorum, beni kovalıyorsun, sürekli peşimdesin, benimle ilgilenerek hata yapıyorsun. Mehmet bence okullar açılmadan ülkene dön. Ayrıca beni sevdiğin falan da yok!" Sadece ona iyi davranmak istiyordum. Kötü bir şey de yapmamıştım.

Benden uzaklaşıyor, her adımında canım yanıyordu. Kalbimin attığını hissettiğim her an içimdeki acının boyutu artıyordu. Gözlerim dolmuştu. Boğazım düğümlenmişti. Ağzımı açtım, ancak tek kelime edemedim. Birkaç gün atlatamadım bu sözleri. Ve sonunda Türkiye'ye dönme kararı aldım. Bu kararımı Kozlov ailesi ile paylaştım. Onlarla kalmam için neredeyse yalvardılar. Anthony söylediklerinden pişmanmış gibi bakıyordu.

Bavulumu toplamak için odama çıktım. Anthony arkamdan gelmişti, ama onu takmadım.

"Mehmet," diye fısıldadı kulağıma arkadan yaklaşarak.

"Hı?"

"Gitme..." Kolları belime sarılığında istemsizce daha çok heyecanlanmıştım. Başımı hafif geri atarak gözlerimi kapadım. Neden böyle hissediyordum?

"Bana neden böyle hissettiriyorsun?" dedim. Nefesi saçlarıma çarparken elimde olmayan bu hisler yüzünden kendimden geçiyordum. Elleri belimde narince hareket etti.

"İşte bu yüzden gitmeni söylemiştim, ama kal, lütfen kal. Gitme. Belki de gideceğin yerde bana davrandıkları gibi davranıyorlardır sana." Belimdeki ellerini çekince kendime geldim.

"Ama sen..." Cümlemin devamını getiremedim. Alnını alnıma yasladı ve nefesini yüzüme verdi. Kalbim neden göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atıyordu?

"Kalman için her şeyi yaparım Mehmet. İstersen okullar açıldığı zaman seni yemeğe götürürüm," dediğinde alnımı alnından kaldırıp alt dudağımı ısırdım.

"Gerçekten mi!?"

"Evet, ama sadece bir kereliğine çıkacağız. Sonraki günler çok yakın olmayacağız." Bana çok güzel hissettiriyordu, ama benimle muhatap olmayı istemiyordu. "Bunu belki sana anlatırım." Başımı salladım. Kabul ettim, gitmeyecektim. Kolay ikna olmuştum.

Kalbe Davet (Mpreg)Where stories live. Discover now