13. Bölüm

2.8K 162 11
                                    

   Yalvardım. Çok yalvardım. Ama fayda etmedi. Sürüklene sürüklene arabaya bindirildim ve Ankara'ya götürüldüm. Bu şehirden tiksinmemin sebebi ailemdi. Beni büyüdüğüm eve getirdiler. Beni zorla karanlık odaya kapattılar. O oda benim ceza odamdı. Bir nevi hapisti. Mahkumdum. Suçum hep çok basitti. Ama bu seferki çok daha beterdi. Hamile kalmıştım. Muhtemelen bu karanlık yerde günlerce aç bırakılacaktım. Belki de karnımdaki bebekle öldürülecektim.

  Kapı açıldı ve içerisi az da olsa aydınlandı. Ağabeyim geldi, beni kolumdan tutup arka bahçeye çıkardı. Elinde bir poşet vardı. Bir ateş yaktı ortamıza. Poşetten mektuba benzer bir şey çıkardı ve poşeti yere attı. Mektubu okumaya başladı;

"Umarım kendini iyi hissediyorsundur Mehmet. Ablan için çok üzgünüm. Ama biliyor musun ben her zaman yanında olacağım. Ailenden biri okursa anlamasın diye Rusça yazdım. Bu mektup eline ulaştığında mutlaka bana dönüş yap. Seni seviyorum. Sevgilerimle, Anthony." Ağabeyim bana gelmiş olan mektubu ateşe attı.

"Hayır!" diye bağırdım. Gözlerimden yaşlar arka arkaya akıyordu. Poşetten bir tane daha çıkardı. Ona sadece baktı ve ateşe attı. Diğerlerine bakmadı bile, hepsini ateşe attı. Kağıtların tamamı kül oldu. Ateşi söndürdü ve beni o karanlık odaya geri götürdü. O gece çok ağladım ve uyuyamadım.

   Sabah olduğunu önüme konulan bayat ekmeklerden oluşan kahvaltım gelince anlamıştım, işte o kadar karanlıktı bu oda. Sabah olduğunu bile anlamıyordum.

  İki günüm orada geçmişti. Sadece tuvalet ihtiyacı için çıkabiliyordum o yerden. Bugün oradan temelli çıkmıştım. Ama bana ne olacağını henüz bilmiyorum. Beni salonda bir koltuğa oturtup sanki kurtulmak istedikleri bir malmışım gibi etrafıma toplanıp bana dik dik bakıyorlardı.

"Şimdi biz ne yapalım bu çocuğu?" diye sordu babam.

"Bilmiyorum baba. Rusya'da bile onla bunla ilişki yaşıyorsa burada neler yapmaz." Sanırım hamile olduğumu bilmiyorlardı. Karnımın şişliği de belli olmuyordu zaten.

"Biz en başından beri ibne yetiştirmişiz!" diye araya girdi annem.

"Sen sus be kadın, sana laf düşmez!" diye uyardı onu babam. Biraz düşündü ve ağabeyimin kulağına bir şeyler fısıldadı. Ağabeyim başta tereddüt etti ama sonra hemen kabul etti.

  Ağabeyim beni kolumdan tutup arabaya bindirdi. Defalarca sordum nereye gittiğimizi. Bir şey söylemedi yol boyunca. Ormanlık bir alana götürdü beni. Kapımı açtı ve ve beni zorla arabadan indirdi, elinde silah vardı. Beni vuracak mıydı, hemde karnındaki bebekle!

"Abi yapma n'olursun!" diye yalvardım. Ama takmadı ve beni ıssız bir alana sürükledi.

"Bizim burada ibnelere yer yok!" Beni ittirip yere düşmemi sağladı. "Son duanı et diyeceğim de senin duan kabul olmaz."

  Tetiği çektiği an bebeğim aklıma geldi. Kollarımı karnıma sardım. Onun bir suçu yoktu. Masumdu. "Hayır, dur!" dedim.

"Seni öldürmemem için bir sebep söyle."

"Hamileyim."

Kalbe Davet (Mpreg)Where stories live. Discover now