0.3

1.8K 197 62
                                    

Elimdeki kalemimi zilin çalmasıyla beraber masaya koydum. Herkes birden kalkıp kitaplarını çantalarına koymaya başlamıştı. Ben ise Felix ve Han'a döndüm.

"Bugün işimiz var mı?" Diye sorduğumda, felix kafasını sağa ve sola çevirdi.

"Benim bir arkadaşım ile buluşmam lazım, birkaç gündür çok ısrar ediyordu." Bakışlarımı defterime tekrar getirdim.

"Anladım." Masamdakileri çantama attığımda han ve felix çoktan sınıfın kapısına ilerliyordu. O esnada sınıfta yalnızca üçümüzün kaldığını farketmiştim. Onlara yetişmek için adım atacak iken aklıma yan sınıftaki çocuk gelmişti.

Ondan gerçekten dosyaları almalıydım. Umarım gitmemiştir. Koşar adım, ikisinin yanından hızla geçip yan sınıfa girdim.

İçeride birkaç kişi vardı. Gördüğüm birisinin yanına yaklaştım. "Yang Jeongin, bu sınıfta değil mi?" Kafasını kaldırıp dik dik baktı.

"Evet." Gözümü hafifçe kıstırdıktan sonra karşımdaki çocuk kaşlarıyla yan tarafındakini işaret etti.

  Gözlüklü, orta boylu ve kareli gömlekli çocuğa birkaç adım attım. "Benim, sorun ne?" Dediğinde gülümsedim. "Bay Park benim birkaç dosyamı sana vermiş, senden alacaktım." Dedikten sonra beklenmeyecek şekilde hiçbir tepki vermedi.

Hatta ikimizde birkaç saniye sessiz kaldık. "Yo." Sadece bunu demişti. "Ne yo?" Dediğimde omuzunu silkti.

"Vermedi bana dosya falan." Dedi yavaşça. Bakışlarımı etrafa getirerek nefesimi bıraktım.

"Emin misin jeongin?" Bir anda yüzünü buruşturdu.

"Askerlik arkadaşın mıyım ben senin?" Ona cevap vermediğimde, çantasını kolundan indirip masaya bıraktı. Fermuarını açıp içinden birkaç dosya çıkardı.

"Sanırım benimkinin içinde." Dosyayı açıp içindeki diğer dosyayı bana uzattı.

"Buymuş." Dedi, elinden çektim.

"Bu dersten proje almanı beklemezdim." Dedim ancak bana cevap vermek yerine çantasını tekrar sırtına takıp arkasını döndü.

"Hoşçakal." O sınıftan çıktığında, az önce girişteki çocuğun da gittiğini anlamıştım.

"O kimdi?" Duyduğum sesle arkamı döndüm.

Felix? Bu oydu. Gitmemiş miydi?

"Niye burdasın?" Dediğimde bana adımladı.

"Bu sınıfa girdiğini görünce beraber gideriz diye beklemiştim."  Bende ona adımladım ve elimi omzuna koydum.

"Arkadaşınla buluşmayacak mıydın?" Kaşlarımı kaldırıp sorduğumda, gülümsedi.

"Chan hyung ile buluşacaktım ancak beni erteledi." Elim yavaşça kolundan indi.

"Az önce neden bize kim olduğunu söylememiştin?" Felix, yine aynısını yapıyordu.

"Bilmiyorum, sadece..."  devamını getiremediği için gülümsedim.

"Sadece bizim de dahil olmamızı istemedin. Her zaman olduğu gibi, onunla kendini bizden ayırdın."

Kaşları çatıldı, haksızdı. Ben haklıydım.

"Neyden bahsediyorsun Hyunjin? Biz arkadaşız, bir grubuz."

Elimi ensemden çektim.

"Boşversene Felix, boşver."

Onunla kavga bile edemiyordum. Onu asla kıramıyordum, kaybetmekten korkuyordum. O sürekli chan hyung ile olmak istediğinde bile, diyebileceğim hiçbir şey yoktu.

Bende yine arkamı döndüm, yine uzaklaştım.

________________________________

okuyucular yorum attiginda dunyam...

treat you better, hyunlixWhere stories live. Discover now