2.3

847 103 159
                                    

Yongbok elindeki kahvesini yudumlamaya başladı. Saat öğlene geliyordu. Yurt dışında mankenlik yapmış, bazen şarkı söylemiş bazen de dans etmiş olduğundan geliri fazlalaşmıştı bu nedenle lüks bir evde oturuyordu. Kore'de tanınan diğer ünlülerle de bu sayede arkadaş olmuştu. Elini cebinden ayırıp yüzündeki gülümsemeyle kahvesinin son yudumlarını aldı. Bugün onların yanına gidecekti. Son yudumunu da aldığında kapının çalmasıyla kaşları kalktı.

Kapıya yavaş yavaş gitti ve açtı. Karşısındaki gördüğü kişiye bir gülümseme saçtı. "A-a hangi rüzgar attı?" Jeongin içeriye doğru girdi.

"Sanırım planlarına el atmanın zamanı geldi." Jeongin sanki kendi eviymiş gibi oturmak üzereydi.

"İçeri girebilirsin demedim." Yongbok gülümsedi. "Neyse boşversene, niye gelmiştin? tekrar söyle."

Jeongin ona doğru adımladı. "Nasıl geldiysen, öyle git." Yongbok dinlemeye devam ediyor, kafasını sallıyordu.

"Zaten niye geldin ki? Geç kaldın. Gördüğün gibi o benimle." Yongbok hâlâ gülümseyerej dinliyordu.

"Biz kolay da ayrılmayız, bir seneyi aştık bile." Jeongin sustuğunda, Yongbok elini iki tarafa açtı.

"O yüzden mi beni gördüğü an, şemsiyenden ve senden sıyrıldı? Henüz hiçbir şey olmadı, onunla yüzleşmedim."
Jeongin, ezilmemek için konuşacaktı ki Yongbok lafını kesti.

"Kes sesini, sen konuştun bitti sıra bende."

Jeongin gözlerini kaçırdı, Yongbok devam etti. "Sen de korkma o kadar. Bi bakıştık adamla, diğer günün sabahında kapımdasın." Yongbok, Jeongin'in koluna hafiften vurdu. "Anlayabiliyorum seni, bizim küçük Jeongin'imiz." Yongbok yüzüne sahte bir gülümseme oturttu.

---

Hyunjin dudağını yavaşça büzdü. Tteokbokki yerken olabilecek en düşünceli haliyleydi. "Neden geldi ki şimdi? Hayatlarımıza devam ediyorduk ne güzel." Hyunjin koskoca evinde, koltukta yemek yerken kendi kendine konuşuyordu.

"Değişmiş. Güzel ve yakış-" Hyunjin bir anda kendini durdu ve ellerini iki yanağına koydu. "Hayır! Senin bir sevgilin var Hyunjin olmaz. Üstelik o olmasa da olmazdı. Yaptıklarını asla unutmamalıyız değil mi? Sebepsiz yere ayrıldı ve 3 yıl boyunca hiçbir şey yapmadı. Şimdi gelmiş yanımdan geçiyor. Hah! Ben kanmam, küçük civciv."

Hyunjin yemeğini kaldırıp, duşa girdikten sonra hepsinin buluşma yeri olan eski bir kulübeye gitmek için arabasına bindi. Bugün, normalden farklı olmamaya çalışmıştı. Arabasıyka giderken kırmızı ışıkta durdu. Arabasının radyo kısmından şarkı ayarlarken çıkan şarkıyı söylemeye başladı. Şarkı söylerken elleriyle tuhaf ve komik hareketler yapıyordu. O esnada gördüğü manzarayla donup kaldı. Tamamen kendi hızasında, arabasında kırmızı ışıkta bekleyen Yongbok. Onun kaşları çatık ancak dişleri tamamen ortaya çıkacak kadar olan yüzü kendisini duraksattı. Birkaç saniye bakılı kaldı.

Hyunjin donakalmışken, Yongbok tamamıyle gülüp onun az önce yaptığı en hareketlerini tekrarladı. Hyunjin hemen kafasını diğer tarafa çevirip yüzündeki gülümsemesini bastırmaya çalıştı. Arkasından gelen korna sesleri onu gerçeğe döndürdü ve arabayı tekrardan hareket ettirdi.

Hyunjin, o esnada tam anlamıyla arkasında olan Yongbok için düşünmeye başladı. "Ya beni takip ediyor, ya da aynı yere gidiyoruz."
Hyunjin sonunda kulübeye geldiğinde arabasını park etti ve arabadan indi. O indiği anda hızla kendisine yanlayıp Yongbok'da arabasını park etti. Hyunjin gözlerini devirdi ve umursamadan kapıyı açtı. Yongbok ise ona yetişmek için koştu, onun tam yanına geçtiğinde Hyunjin'in hâlâ umrunda değildi.

"Hey!" Yongbok konuşmaya çalışıyordu. Hyunjin ise içeride ikisidnen başka kimsenin olmadiğını anladı.

"Saçların olmamış. O ne öyle? Sarışınk-" Yongbok'un sözlerini, Hyunjin böldü.

"Ne konuşuyorsun sen ya? Yongbok kendisini terslemiş olsa da gülümsüyordu, ellerini arkasında birleştirdi ve kafasını eğdi.

"Hiiç öylesine. Böyle çok sert gözüküyorsun ama arabada çok güzel gülüyordun." Yongbok gözlerini kısarak gülmeye devam etti.

"Ne yani sana da mı güleyim?" Hyunjin onu iğneleme amaçlı sorsa da Yongbok kafasını salladı.

"En çok bana gül."  Yongbok'a bir süre baktı. Olabildiğince ifadesiz bakmaya çalışıyordu ama elinde değildi.

"Böyle hiçbir şey olmamış gibi resmen benimle flört mü edeceksin?" Hyunjin'in sorusuna, Yongbok kahkaha attı.

"Evet. Ne yapacaktım? Uzaktan seni sahte sevgilin ile mi izleyecektim?" Yongbok, Hyunjin'e karşı adım attı aralarındaki mesafe azalıyordu.

"Sahte sevgilin?" Hyunjin sorguladı.

Yongbok gülümsedi. "Seni tekrar sarışın yapmak için neler yapabilirim, biliyor musun?"

Hyunjin, aralarındaki azalan mesafeyle gerildi.

"Yapma şöyle Yongbok. Çekil kenara, olmuyor mu?"

"Sen hiç kenara çekilen başrol gördün mü?"

O an kapının hızla açılmasıyla Hyunjin kapıya baktı. Yongbok hâla onun gözlerine bakıyordu.

"Seni tekrar geri alıyorum."

---

@leeyongb

sarisinken(beni seviyoken) daha guzel diyenler 1'e bassin, siyahken diyenler 2'ye bassin

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

sarisinken(beni seviyoken) daha guzel diyenler 1'e bassin, siyahken diyenler 2'ye bassin. (bu fotosunu gizlice cekmistim su an benden nefret ediyo sildirmemesi icin engelledim)

treat you better, hyunlixWhere stories live. Discover now