2.5

770 93 34
                                    

Hyunjin onu aynen bu zaman gibi doyasıya öpmek istediği ancak öpemediği 2 zaman olmuştu. Bu yaşadığı deja vu onu duraksatmıştı. Henüz arkadaşken, her şeyin başıyken, Yongbok'un o samimi gülüşünü öpmek istemişti hep. Şimdi ise, özlemişti. Gözlerini kapattı, kafasını hafiften eğdi. Yongbok ise kendini ona bırakmıştı.

Dudaklarını öpmek için aralamışken ansızın aklına Jeongin'in ses tonu, gülümsemesi, bakışları, sarılmaları ve dahası geldi ancak bunlar aklına geldiğinde ona olan aşkını falan farketmemişti. Yalnızca sevgilisi varken başka birini öpmek, bu kalıba kendisini sokamamıştı. Durdu ve kendini ondan yırttı. Yongbok başta ona öfkeyle baktı, ardından bakışlarını yumuşatıp kafasını iki tarafa salladı ve oradan çıktı. Odadaki kişinin gittiğini farkettiğinde kapıya doğru ilerlerken ceketinin fermuarının çarpmasıyla yere düşen fotoğraf parçasını yerden kaldırmak için eğildi. Fotoğrafa ikinci kez baktığında kaşları çatıldı ancak sinirli değildi.

Fotoğrafta Hyunjin, Jeongin'in yanağını öpüyordu. Altında da, "toujours" yani fransızca sonsuza kadar yazıyordu. Yongbok fotoğrafı yavaşça kaldırıp masaya koydu. Hiçbir şey demedi, arkasını dönüp ona bir kez bile bakmadı. Peşinden Hyunjin lavabodan çıktı. Yavaşça yatağına oturdu ve saçlarını karıştırdı.

---

Yongbok eve hızla girip kapısını kapattı. Ardından bağırmaya başladı. "Sikeyim! Daha önce onu hiç bu kadar öpmek istememiştim!" Ardından mırıldandı. "Gerçi yurt odasında o gün, kendimi öylesine tutmuştum ki." Yavaşça üstündeki sinir hüzüne dönüştü ve koltuğa oturdu.

"O zamanlar çok güzeldik. Sevgili değildik ama onu sürekli Jeongin'den kaçırıyordum. Sonra beraber gün doğumunu izlemiştik. O zamanlar beni seviyordu, hatta çok seviyordu." Yere bakmaya devam etti. "Kendi ellerimle her şeyi bok etmeseydim keşke. Gerçi seçeneğim yoktu, zorundaydım. O sürtük ilişkimizin olduğunu, Hyunjin'in babasına söylemeseydi..." Derin bir nefes verdi.

"Yavaş yavaş pes ediyorum sanırım. Onlar sonsuzluğu istiyorlar, kendilerini buna inandırmışlar. Belki de bu hikayeden çıkmanın zamanı gelmiştir." Cebinden bir fotoğraf çıkardı. Hyunjin ve Jeongin'in resminin neredeyse aynısıydı. Tek fark Hyunjin, Yongbok'un yanağını öpüyordu ve 3 yıl önce çekilmişti. Mırıldanmaya başladı. "Nasıl bunu yapabildi? Onu öperken hiç mi aklına bir anda gelmedim? Ne bileyim ona sarılırken hiç mi benim kokumu hissetmek istemed-"

Bir anda duyduğu sesle zıpladı Yongbok. "AMINAKOYIM ÜÇE TEK GELİYOLAR. ANAN KANKA, ANAN. ADRES VER LAN ADRES VER!" Yongbok sesin sahibini anlamak için dolmuş gözlerle yürüyordu.

"JISUNG BIZIM ADRES NE LAN? GETIR OGLUM ELEKTIRIK FATURASINI!"

"Ya Minho, bana gel Yongbok'un evinde gizli date yapalım dedin. Şimdi oturmuş oyunda insanlara sövüyorsun. Üstelik oğlum mu?" Jisung gözlerini devirdiğinde, Yongbok kapıya yaklaşmış ikisini izliyordu.

"Bebeğim benim, ne güzel işte her hâlimi görüyorsun. Değil m- AMBEYINLILER IKI BOS KALDIK HEMEN SALDIRIYOLAR!"

Yongbok yerde taş aradı ancak bulamadığı için terliğini çıkarıp bir anda Minho'nun kafasına attı. Onlar korkuyla zıpladığında, Yongbok elini beline koydu ve onlara baktı.

"Napıyorsunuz lan siz? Üstelik o küfürler ne öyle?" Yongbok onlara bakarken, Minho ve Jisung sırıttı.

"Sevgilimle oyun oynuyoruz." Minho ayağa kalktığında, Yongbok şaşkınlıkla gülümsedi.

"Sevgilin mi? En son gittiğimde, Jisung sana neler diyordu neler. Vay be!" Minho kaşını kaldırıp, Jisung'a baktı.

Jisung ise konuyu değiştirip ortaya atladı. "Eee sen nerden böyle?" Yongbok durdu.

"Hyunjin'den." Minho gelen cevapla bağırdı. "OHA LAN OLDU BU İŞ!" Yongbok, sinidle Minho'nun kıçına vurdu.

"Olmadı, keşke gitmeseydim. Ben geri gidiyorum Busan'a." Jisung ve Minho şaşkınlıkla bakarken, Yongbok onlara her şeyi anlatmaya başladı.

"Abi mal mısın? Çekilinir mi böyle bir şey yüzünden. Jeongin seni böyle bir şey için şikayet ettiğise, aynı acıyı ona yaşatarak sende onun elinden alabilirsin. Üstelik, Hyunjin'in ne kadar sert davrandığında bakma. Senin geldiğini gördüğünde, gece boyunca kendini düzeltti dakikalarca bana senin ne kadar büyüdüğünü falan söyledi."

Jisung sustuğunda, Yongbok derin nefes aldı. "Hep diyorum zaten, onu alacağım falan diye ama olmuyor. Başaramıyorum. Hem ona da hak veriyorum bazen, sevgilisi varken beni öpebilecek biri değil o. O her zaman böyleydi. Hem bende pek iyi hissetmiyorum, her açıdan. Ona sırnaşırken sevgilisi olduğu aklıma geliyor bazen."

Minho bir anda bağırdı. "Başlatma sevgilisine, sende onunla sevgiliyken yavşamıştı çoçu-" Minho bir anda sustu, onun barda yaşananları bilmediğini düşündü.

Yongbok bunu anladığı için hafifçe gülümsedi. "Biliyorum Hyung. Gözümün önünde öptü onu."

Kapının çalmasıyla Yongbok kalktı ve açmaya gitti. Minho ise şaşkınlığını etkisiyleydi.

Yongok kapıyı açtığında gelenlere oldukça şaşırdı.

"Biz geldik!" Önde Seungmin vardı arkasında ise, Hyunjin.

Zaten yeni görüşmüşlerdi, neden gelmişti?

treat you better, hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin