25.BİR İPE DÜĞÜMLÜ OLMAK

61 13 17
                                    


"Düştüğümüz kuyular sandığımız kadar derin değil aslında, tutunmaya çalıştığımız ipler çok kısa."
-Charles Bukowski

"                                      -Charles Bukowski

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



❄️

Oflayıp elimdeki defteri yere fırlattım. Bulamıyordum, ne bir kanıt ne bir adres. Hiçbiri yoktu. Alaz gideli neredeyse bir saat olmuştu. Her an gelebilirdi. O haberi okuduğum andan itibaren, ayaklanıp evi aramaya başlamıştım.

Alaz'a ihanet etmek istemeyen tarafımla, Alaz'ın beni kandırıyor olduğunu düşünen tarafım savaş içindeydi. Sonunda hangisi haklı çıkacak olursa olsun, canım yanacakmış gibi hissediyordum.

Telefonumun çalmasıyla cebimden çıkarıp baktım. Arayan, Zahir'di.
Açtım.

"Alo," dedim.

"Onu daha fazla oyalayamam ortak." Ortak mı? Biz ortak değildik ve böyle demesi sinirimi bozmuştu.

"Kolaysa gel sen ara,Zahir." Adını söylerken vurguladım, biz ortak değildik.

"Biraz aklını kullan. Ne zamandır aynı evdesiniz, hiç mi şüpheni çeken bir şey görmedin?" O an hatırladım. O çanta ve çantanın içindeki dosyalar. Alaz'ın beni görünce olan tedirginliği.
Telefonu direkt kapatıp düşündüm. Onları çantanın içinden çıkarmıştım, lanet olsun ki Alaz'ın onları nereye kaldırdığını bilmiyordum.

Salonda bir yere koymazdı ama sakladığı sırlar varsa ikimizin kaldığı odaya da koymazdı. Elimi saçımdan geçirip, derin bir nefes aldım.
Düşün Ayza.
Aklıma gelen fikirle alt kata indim. Merdivenin altında küçük bir oda olduğunu hatırladım. Önünde durduğumda açmayı denedim ama kilitliydi.

"Sabır..." kendi kendime söylendim.
"her şey kilitli."
Kapıya tekme atıp, salona geçtim. Kendimi koltuğa atıp, uzandım. Birde anahtarı bulmam gerekiyordu.
Zahir yine mesaj atmıştı. Baktığımda Alaz'ın yanından ayrıldığını haber veriyordu.

Sorguladım, ben ne yapıyordum? Bir şeyler bulursam, bunları Zahir'e verecek miydim? Bu bana yardım eden adamı sırtından bıçaklamaktı. Bu beni sevdiğini söylemesede, hissettiren adama ihanetti.
Peki bunu kim için yapıyordum? Kendim için mi?

Koltukta cenin pozisyonu alıp, kollarımı kendime sardım. Yine olmuştu, Alaz'ın varlığının uzun süredir bana unutturduğu duygu, yalnızlık. Tekrar gün yüzüne çıkmıştı.
Kendimi yalnız hissettiğim her an yaptığımı yapıyordum, kendime sarılıyordum.

Ablamlayken de yalnız hissederdim. Ona hep minnettardım çünkü benim için kendinden vazgeçmişti. Ben okuyabileyim diye, o okulunu yarım bırakmıştı. Onu seviyordum, ona minnettardım ama hep yalnız hissediyordum. Bu his peşimi bırakmıyordu. Çocukken bile böyleydi. Ailem yanımdaydı ama sanki yalnızdım. Mahperi yani anneannemin söyledikleri kulaklarımda çınlıyordu.

Piyanist-XIII-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin