4.KAR KÜRESİNDEKİ KADIN

248 34 63
                                    

İnstagram- carmenella.13




"El ele gittiğimiz bir yolda sen gitgide büyürsen.

Benim içimde çok beklemiş,çok eski bir yer kanar."

-Turgut UYAR-


Kalbim yanıyordu. Sanki ruhum bir damla su için çığlık atıyor bana yalvarıyordu. Biliyordum tüm okyanusu versem yinede sönmezdi. Bunu en son ne zaman hissettiğimi hatırlamaya çalıştım. Ailemi kaybettiğimde mi? Ablam benim için kendisini feda ederek okulu bıraktığında mı? Onu ilk gördüğümde ya da göz göze geldiğimiz o an mı? Bilmiyordum. Ne ara Aden'den konum istemiş bu taksiye binmiştim onuda bilmiyordum.Düşünmeden hareket etmiştim. Kaybetme korkusu düşünmemi engellemişti. Olabilir miydi? Olmasındı, ben ona bu kadar vurgunken olmamalıydı.

"Adres burası efendim." Şoförün sesiyle düşüncelerden sıyrılıp,camdan dışarı baktım. Gökyüzü Kafe adında bir yerdi. Taksiden ücreti ödeyip indim. Kalabalık gözüküyordu. Eve çok uzak olmamasına rağmen daha önce adını bile duymamıştım.
Kapının önüne geldiğimde kayarak iki yana açıldı. Loş bir ortamdı duvarlarının siyah olması dikkatimi çeken ilk ayrıntıydı,mavi renkte ışınlandırmalar vardı. Tahmin ettiğim gibi kalabalıktı hatta sadece bir iki tane masa boştu. Sol tarafta bar vardı.

"Tusem!" Aden seslenmişti. Sağ tarafta en köşedeki masada oturuyorlardı. Yanında ki Çınar olmalıydı. Karşılarında o oturuyordu ama dönüp bakamıyordum. Masaya geldiğimde Aden ayağa kalkıp bana sarıldı.
"O mesajın seni buraya getireceğinden emindim." Bunu fısıldayarak söylemişti. Beni buraya getiren mesajdan çok şüphelerdi. Çınar'da ayağa kalkmıştı,Aden yerine dönerken bana elini uzattı.

"Çınar MERTOĞLU." Elini sıkıp sadece adımı söylemiştim. İkiside tekrar oturduğunda bende tek boş yere geçtim,onun yanına. Çaprazım da bir yer daha vardı ama bir çanta asılıydı. Aden oraya baktığımı fark etmişti.

"Döngü'nün çantası,kafenin sahibi sevgilisi Burak ile birlikte işletiyorlarmış." Sahibi ile aynı masada oturacak kadar samimi olduklarına göre burası sürekli geldikleri bir yer olmalıydı. Çınar'ın konuşmasıyla ona döndüm.

"Nasılsın Tusem? Aden sürekli senden bahsediyor." Resmi ve olgun biri olduğunu ilk bakışta anlayabiliyordunuz. Sarışın,mavi gözlüydü. Ayağa kalktığında neredeyse Alaz kadar uzun ve kalıplı olduğunu fark etmiştim.

"İyiyim,teşekkürler." Onu sormamam kabalık olabilirdi ama ikiside gayet iyi görünüyordu. Aden gülmeden duramıyor, Çınar ise ondan gözlerini alamıyordu. Kafamı sağ tarafa çevirip bakmamak için kendimi sıkıyordum. Geldiğimden beri hiç konuşmamıştı sanki burada değildi.

"Biliyor musun? Alaz ve Tusem komşu. Tusem on iki Alaz on üç numarada oturuyor." Aden'de suskunluğu fark etmişti ve anlaşılan ikimizi konuşturmak istiyordu.
"Öyle mi? Yeni taşındığın daireye bir türlü gelememiştim." Çınar bunu Alaz'a söylemişti.

"Öyle." Bu kadardı tek kelimelik basit bir cevap ve yine sessizlik.

Yaklaşık bir saat kadar Aden ve Çınar'ın sohbetini dinlemiştim. Çınar ve Alaz'ın liseden beri arkadaş olduğunu öğrenmiştim. İkisi de Hacettepe Üniversitesi'nden mezundu Çınar'ın zaten hukuk okuduğunu biliyordum ama Alaz konuşmaya dahil olmadığı için öğrenememiştim. Arada tek kelimelik cevaplar veriyordu. Bir ara Döngü gelip benimle tanışmış ve eşyalarını alıp gitmişti. Aden ve Çınar kendi aralarındaki sohbete dalmışlardı. Üzerimde ki gerginliği bir türlü atamıyordum. O haber, polise gidip onu gördüğümü söylemeli miydim? Sıkıntıyla iç çekip tavana baktığımda gözlerimi alamamıştım. Tavan tamamen camdı tüm gökyüzü gözüküyordu.

Piyanist-XIII-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin