6‡ Ansızın aklımda belirdiğin gecenin korkusu.

657 110 312
                                    

Aniden ucu bucağı olmayan insan selinin içerisinde herkesin umudu olmak; bir mahşerin içerisinde tüm insanlığından sıyrılmak zorunda kalmak... bu his belki de bu güçlü adam için dünyanın en tehlikeli, en acımasız hissiydi. Oysa çaresizliğin verdiği ağır yük herkesten çok kendi omuzlarını eziyordu. Ama buna rağmen dakikalar önce Pekin sokaklarında yapılan büyük eylemden kalan izler; insanların amansız çığlıkları ve yana devrilmiş koca bir otobüsten çıkan alevlerden başka bir şey değildi ve tüm kalabalığın gözü çevik kuvvetlerde, polislerde ve polislerin başındaki o adamda,

yani komiserdeydi.

Otobüsten çıkan her çocuğu teker teker ambulanslara yetiştiren polislerle beraber sivil bir gencin kendisinden geçip, etrafındaki insanları dinlemeden canı pahasına yardıma koşması, komiserin gördüğü ilk şeydi. İkincisi ise otobüsün plakasına baktığında beynine dökülen kaynar suların verdiği yanık, acı veren histi.

Yeğeni, küçük Meiren'i o otobüsün içerisindeydi.

Kısa bir duraklamanın ardından kendisinden emir bekleyen astlarına kalabalığı tahliye etmesini bir kez daha haykırmak olmuştu.

"Herkes geri çekilsin. Alanı olabildiğince boşaltın."

Ardından otobüsün en arka koltuğunda kalan yeğenini almaya çalışırken onun, "Zürafalar örgülerimi yer yoksa dayı!" diye şakıyıp övündüğü o uzun örgüler, koltuğun arkasına sıkıştığında bile onları keserken dişlerini sıkıp sadece bu cehennemden çıkabilmek için küçük bedeni kucağına hapsetti. Arkasına döndüğünde ise yeni karakolunda göreve başladığı günden beri aşina olduğu sarı saçlı devrimci genci görmüş, nedense buna şaşırmamıştı.

En olmadık anlarda o buradaydı, ve her seferinde yara almış bir halde olsa bile herkese, en çok da kendisine direniyordu.

Xiao Zhan kucağındaki kızla hızla önündeki gence doğru adım atıp, onu da diğer koluyla sardı. Bu sarı saçlı üniversiteli, her ne kadar genç olsa da bedeni sağlamdı. Xiao Zhan'ı epey bir zorlasa da aldığı bunca eğitime güvenerek genç olanı göğsünün diğer kısmına yaslayıp güç bela otobüsten adımını attı. Boyu neredeyse boyuna olan genç bilinçsiz bir şekilde kendi omuzlarında küçülürken, yeğeninin başından akan kan komiseri daha da hırslandırmıştı.

"İki ambulans açın, en çabuk şekilde!"

Polisler, komiser çıktığı gibi neredeyse boşalmış olan meydanı güvenlik altına alıp otobüsün patlama riskini azaltmaya çalışmışlardı. Ancak, Komiser ambulansların önünde, kollarından alınan sarı saçlı gençle Meiren'i sağlık ekibine teslim edemeden meydanı kasıp kavuran büyük bir patlama yüzünden herkes önündeki bedenlere siper olarak yere çöküp gözlerini ve kulaklarını sımsıkı kapatmışlardı.

"Komiserim!"

İtfaiye ekipleri yanan arabaya yaklaşırken Xiao Zhan yanında kendisine endişeyle bakan astına çevirdi gözlerini. Ardından onun baktığı yere, yani kendi omzundan akan koyu renkli kırmızı sıvıya baktı. Önünde durduğu, patlamadan korumaya çalıştığı sarışın genç ve yeğeni ise yara almamış bir şekilde komiserin bedeninin ardında kalmış, bu adam tarafından korunmuşlardı.

Kısa saçlı adam omzuna batan cam parçasına kısa bir bakış atıp, endişeyle yanında dikilen polise döndü. "Sorun değil, işinin başına geç."

Genç polis, komiserin çatık kaşlarına ve sert bakışlarına fazla direnemeden acil yardım bekleyen yaralı çocuklara doğru koşturdu. Bu esnada ise yangını kontrol almaya çalışan ambulanslar ve daha fazla yardım için gelen polislerin habercisi, sirenlerin acı seslerinden başka bir ses dikkatini çekmiyordu. Her iki ambulansa da sedyeyle taşınan iki bedene de öylece bakakaldı. Ardından sarışın gence müdahale eden sağlık görevlisine, tereddüt dolu bir ifadeyle yaklaşmıştı. "Bu iki hastayı da aynı hastaneye sevk edin. İkisinin de şu an için refakatçisi benim."

Bir Temmuz Akşamı Cinayeti | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin