14‡ Asla gelmeyen bir baba ve evli olmayan bir adam.

808 96 363
                                    

Bazen insan doğasının gereği, sadece güçlü yanlarımızın varoluşunu dileriz ve gönlümüze en yakın olan sevdiklerimize bile zayıf yönlerimizi gösterirken sanki dünyanın en büyük hatasını yapmışız gibi mahcup bir davranış sergiler, kendimizden utanırız. Çünkü biliriz ki, insanlığın doğuşundan beri güçlü daima kazanmış, zayıf olan ise yok olup gitmiştir; içimizdeki zayıf yön bizi köreltecek, küçük düşürecek diye onu saklayıp kimsenin görmeyeceğinden emin olmaya çalışırız.

Oysa başından beri, en güçlü bağların zayıf yönlerden kök salan dallarla oluştuğunu unutmuşuzdur. Tıpkı önündeki karanlık koridora bakan devrimci gencin şu anda yaptığı gibi, bizi insan yapan yönlerimizi yok saymak, onun varlığını kabul etmekten daha kolay gelmiştir gözümüze.

İşte tam da bu anda, tereddütlü gözlerle etrafını izleyen bir genç için ona uzatılan el o anda ona kurtuluş yolu olmaktan ziyade, zayıf yönünü şeffaf bir perdenin arkasında görebilen ve her an ne yapacağını kestiremeyeceği bir düşmanın pençesini uzatışı gibi gelmişti gözüne. Bundan dolayı Yibo önce karanlıkta kendisine uzatılan ele baktı, ardından koyu gözlerini Xiao Zhan'ın çakmağın aleviyle aydınlanan kahve gözlerine dikmişti. Saliseler içerisinde genç olan, gözleriyle karşısındaki yüzü turladı, orada alay dolu bir bakış aradı; belki de aşağılama ya da çirkin bir gülümseme bekledi.

Lakin Xiao Zhan'ın yüzü bir sudan daha sakin, dingin ve bir o kadar da durgundu.

O sadece elini uzatmış, hiçbir şey demeden koridorun ortasında dikilen sarışının temkinli ve öfkeli yüzünü izliyordu. Yibo ise karanlıktan korkan zayıf yönünü karşısındaki adama gösterdiği için içten içe kendisine kızarken yüzü gittikçe sertleşiyor, komiserin yüzünde hâlâ bir ifade arıyordu.

iki bedenin arasında tiz ateşle yanan çakmağın alevi sağa sola doğru uçuşurken Yibo buz gibi bir sesle, "İstemez. Çocuk değilim, yolu aydınlatsan yeterli." dedi. Bu cümleleri söylerken gözleri komiserin gözlerinden kaymış, geniş gövdesini dikleştirmişti. Ancak Yibo tek bir adım atamadan komiserin koridorda yankılanan tok sesiyle durdu. "Korkman için illa çocuk olmana gerek yok."

Yibo, önünde duran, turuncu ateşin derinlik kattığı gözlere bakarken komiserin çatık kaşla kendisine ters gitmesine bu sefer şaşırmadan onun bu tavrını rahat bir şekilde karşıladı ve onu cevapladı. "Bunu da beni her fırsatta yaşımdan vuran adam söylemese inanacağım."

Komiser başını onaylamaz bir ifadeyle sağa sola sallayıp arkasını döndü; döndüğü gibi de elindeki çakmağın ateşi de onunla beraber gitmiş, Yibo karanlıkta kalmıştı. Koridordan geçen iki polis memuru uykusuz gözlerle komisere selam verip giderken Yibo yumruklarını sıkıp yutkundu, ardından derin bir nefes aldı. Her seferinde kalbi boğazında atıyor, itiraf etmekten kaçınsa da karanlıkta kalmayı sevmiyordu. Hem bunu dışa vurmaktan kendisini alıkoyarken hem de bu zifiri binanın içinde daha fazla durmayı istemezken o an tek bir adım bile atmadan, içindeki ikilem yüzünden öylece kalakaldı. 

Komiser ise genç olanı orada bırakıp birkaç adım attıktan sonra arkasından gelmeyen devrimciyi fark edince önce hızlı adımlarını durdurdu, ardından sarışına sinirlenerek hızla geriye doğru adım atıp öylece onu bıraktığı yere döndü. Xiao Zhan Yibo'ya doğru gelirken konuştuğu an gür sesi tüm koridoru işgal altına almıştı bile. "İnat edip sabrımı sınama Yibo."

Yibo kendisine hızla yaklaşan adamın sinirli haline bir şey diyemeden, Xiao Zhan bir anda karşılaştığı hafif dolu gözlerle daha öfkelenerek yüksek sesini dizginleyemedi. "Kapat gözlerini!" 

Sarışın genç afallayarak uzun boylu adama bakarken Xiao Zhan çoktan genç olanın bileğinden sımsıkı tutmuştu. "Lafımı ikiletme, sana kapat gözlerini dedim." Yibo ikinci kez konuşan adamın hemen dediğini yaparak gözlerini kapattı ardından kapalı gözlerini sıkıp huysuzca kaşlarını çatmıştı. "Gene kendi çöplüğünde ötmeye başladın komiser. Bağırıp durma bana."

Bir Temmuz Akşamı Cinayeti | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin