12‡ Eylemler kelimelerden daha yüksek sesle konuşur.

654 94 398
                                    

"Bu direniş haksız yere değildi. Bize dar edilen sema için, bir parça maviliği görebilmek için savaştık yıllarca. Bizim de görmeye hakkımız vardı oysa, ancak insan olmamıza rağmen ayrıştırıldık, özgürce izleyebilmek bize çok görüldü. Lakin bu direnişe kor yüreğini verenler bizler biliyorduk; bu gökyüzü, bu mavilik...hepimizindi."

Elindeki derginin ilk basımını daha mürekkebi kurumadan getiren genç öğrenci, derginin son sayfasındaki yazıyı yüksek sesle okurken odadaki kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes büyük masanın önünde durup heyecanla yazılanları okurken o odada dinleyen herkesin gözlerinde gururlu bir ifade vardı. Eski hukuk fakültesi binasının en alt katındaki gizli odada toplanan devrimciler, aylardır üzerinde çalıştıkları okul dergisinin ilk taslağının hazır olduğunu öğrenince, dikkatleri üzerlerine çekmeden ancak bir o kadar da sol taraflarındaki kıpırtılarla gizli odaya gelmiş, dergiyi heyecanla incelemeye başlamışlardı.

Her ne kadar büyük badireler atlatıp, polislerle mücadele etmek zorunda kalsalar, hatta okulla anlaşmazlıklar yaşamış olsalar da şu anda odayı hıncahınç dolduran üniversiteli yürekler, önlerinde duran bu somut zafer ile tüm emeklerinin bu uğurda değdiğini düşünüyorlardı.

Sonuçta bu dergide her birinin kalemi hareket etmiş, gönüllerinden dökülen her bir harfi okunmaya hazır hale getirmişlerdi.

Derginin sonunu okumaya devam eden psikoloji bölümü öğrencisi Qi Peixin derin bir nefes alıp etrafına doluşan yüzlere bakmak için duraksadı. Önce masanın etrafına dizilmiş tanımadığı yüzlere baktı, ardından masada oturan Yubin ve Fanxing'e değdi gözleri, Bowen ise masada oturanların aksine arkadaki eski koltuğa yayılmış, Peixin'in okuduklarını uzanarak dinliyordu. Genç çocuk en sonunda masanın baş köşesinde oturan, bu dergiye en çok emek veren iki genç oğlana memnuniyet dolu bir suretle baktıktan sonra okumaya devam etti.

"İşte bu yüzdendir ki halkın artık süslü cümlelerle dolu açıklamalara, büyük cümlelere karnı doymuştur. Her birimiz gerçekleşmesini beklediğimiz barışın hayallerini çorak bir tarlayı bekleyerek değil de o tarlaya buğday dikerek adım adım yolumuzda ilerlemek istiyoruz. Çünkü her devrimi başlatan ateşli bir direniş, bir eylem vardır. Eylemler ise kelimelerden daha yüksek sesle konuşur."

Qi Peixin okumayı bitirdiği an, odada büyük bir alkış tufanı koptu, ıslıklar çalındı ardından herkes fazladan coşkuya geldiği için aceleyle birbirini susturmaya çalışmıştı. Hoş, bulundukları fakülte binası artık kullanılmıyor olsa da dışarıda öğrenciler vardı ve üniversite yönetiminin sıkı kuralları yüzünden adamlar birkaç polisi binanın önüne her an dikebilirlerdi.

Ortamdaki heyecanlı uğultuların ardından devrimci gençlerden biri oturduğu sandalyeden kalkıp, "Kim yazdı bunu?" diyerek odadaki otuz gencin gözlerinin içine teker teker baktı. Aslında bu sorunun cevabını odadaki birçok kişi tahmin edebiliyordu ama yine de merak etmişlerdi. Bu topluluğun kalemini bu denli sivri ama aynı zamanda naif ve gelecek odaklı tutabilen az yazarı vardı ve onlardan birkaçı mezun olmuştu zaten.

Büyük kitap raflarına sırtını yaslamış olan uzun boylu genç, yapılı kollarını göğsünde birleştirmiş, sarı saçlarını siyah tokayla toplamıştı. Keskin gözlerindeki alay dolu bakış çok net görülebiliyordu. Üzerine giydiği siyah tişörte rağmen geniş göğsü belirgindi. Orada sessizce dursa bile hepsi Wang Yibo'nun konuşmasını bekliyordu. Yibo göğsünde birleştirdiği ellerini şortunun cebine atıp yaslandığı raftan doğruldu. Ardından gözlerinden taşan gururlu bir gülümsemeyle masanın kenarında sessizce oturan arkadaşının yanına yaklaşıp onunla göz gözle geldi.

"Song Jiyang'dan daha güzel son sayfayı doldurabilecek başka biri varsa onu da dinleriz elbet, ama şu an için dergimizin son sözü odur."

Tahmin ettikleri ismi duyan gençler bu sefer Jiyang'a bakarak onu gürültülü bir şekilde alkışlarken Yibo arkadaşının omzunu sıkıp ona göz kırptı. Jiyang ise hafif utangaç bir gülümsemeyle herkese teşekkür ederken omzunda duran Yibo'nun elinin üzerine kendi elini koymuştu. Dergi için yazılan şiirler, çizilen resimler ve bol göndermeli karikatürlerin yanında birkaç yazı ve etkinlikle dergiyi bitirebilmişlerdi. Derginin ismini ise oylama sonucu "Huànxǐng"* koymuşlardı. Çünkü devrim olsun, direniş olsun diyenler olsa da herkes biliyordu ki her şeyden önce gözlerini açmaları, uyanmaları gerekiyordu, sonra eylem de yaparlardı devrim de.

Bir Temmuz Akşamı Cinayeti | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin