"İzmir'in Kızları..."

4.8K 442 110
                                    

"Hiç bir topuk tıkırtısı bu kadar davetkar çalamaz, 

Bir göz vuruşuyla yerle bir eder böyle bir şey olamaz..."

"Uyan.."diye mırıldandı Ahu şişik gözleriyle. "Gidiyoruz."

Sancak elalarını araladığında sabah güneşinin perdenin ardından süzüldüğü boş odada aralamıştı gözlerini. Ahu'nun yatağının bir ucunda tam olarak kızın ayak dibinde uyuyordu. Ters biçimde uzanan Ahu boş gözlerle tavana bakarken geceden belli olan uykusuzluğu ile ağır bir bakış yolladı kardeşine.Anne ve babasının içeriden gelen sesi sabahın ilk ışıklarında kapıda biten nakliyecilere "kırılacak olan" eşyaları yükleme konusunda ya da "çizilecek mobilyaları" dikkatli taşımaları hususnda nutuklar atıyordu.

Ahu boş gözlerle kıkırdarken "Sence bu sefer vazo mu yoksa sehpa mı ?"diye sordu uykudan gözleri şişen kardeşine.

"Sandalye."diye sırıttı Sancak.

Sürekli taşınmaları gerektiği için sürekli eşyaları kırılıyor,parçalanıyor ya da nakliye esnasında kaybolup gidiyordu bir şekilde. Ahu ile aralarında bir iddia totaline dönen kaybolan eşyalar en az Kibariye'nin Kaybolan Yılları kadar bulunmaz bir nitelik taşıyordu bu bakımdan.

"Pencereden atlayalım."diye yineledi Ahu gözlerini ovuştururken.

"Kapıda nakliyeciler var."

"Sanki kimlik mi isteyecekler aman be Sancak."diye  homurdandı Ahu üzerine fuşya rengi bir gömlek geçirirken crop bluzunu usulca kapattı. "Ne bilecekler bizim biz olduğumuzu."

"Ailemiz taşınıyor ve sabahın ilk sularında pencereden atlıyoruz,muhtemelen sokağın başına kadar tazı gibi koşmaya başlayacağız? Şüpheli."diye yanıtladı Sancak esneyip kollarını genişletirken. 

"Sana bi zeka yüklemesi mi geldi?"dedi Ahu küçümser bir bakışla. "Bozukluklar gözüne daha fazla geldiği için elinden yüz lirasını aldığım aptal küçük bok parçasını geri istiyorum."

"Uzun zaman oldu bozuklukların yüz liradan değersiz olduğunu anlayalı, o kadar da değilim!"diye gürledi Sancak suratına yastık fırlatan kıza yastığı geri iade ederken.

"Ama hala laptop kamerasından NASA'nın seni izlediğine inanıyorsun?"diye sırıttı Ahu göz devirirken.

"Bant yapıştırdım?"dedi Sancak kaş çatıp. "Göremez ki. Bantladım ben laptopu."

"Salak.."diye mırıldandı ve çantasına uzanırken kaş çattı Ahu. "Pencereden atlamak haricinde çaremiz kalmadı, karga bokunu yiyor ve hala gelen giden yok. Amcamlara ,buradan daha da köy olan bir vilayete gitmek istemiyorsan şimdi kıçını kaldır ve çarşafları pencereden sarkıt."

"Kaya gelecek."diye mırıldandı Sancak dudak ısırıp. "Kaya her zaman gelir."

"Karga daha bokunu yemedi."diye altını çizdi Ahu göz devirip ağzına lastik tokasını alırken gelişigüzel bir topuz savurdu saçlarını.

"Olsun, Kaya'm hep gelir.."diye mırıldandı Sancak çocuksu bir sesle. "Bütün gece uyumamıştır ki o."

"Ne?"

"Bensiz uyuyamaz."diye mırıldandı Sancak kalbindeki boşluk hissiyle. "Bensiz uyku girmez çünkü gözüne ben de güzel uyuyamadım o yokken."

Mahalle Çıkartması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin