Buz maviler ilk iş Sancak'ın dudaklarına ve elalarına göz gezdirirken umursamaz bir bakışla "Selamunaleyküm beybaba.."diye mırıldandı Kaya sinirle silahını beline geri yollarken.
"Sabah sabah.."diye mırıldandı annesi endişeyle. "Uyma şu oğlana..İnme arabadan,silahı var,elinde silah var.."
"Derdi neymiş daha!"diye gürledi babası ise dişleri arasından. "Derdi neymiş benim çocuğumla!"Oklar Ahu'yu gösteriyor olsa da beklemekten sıkılmış olan - Sancak'ı uzaktan izlemekten de bi hayli sıkılmış - Kaya sabırsızca savruk adımlarla ilerlemişti arabalarına.
Camı sertçe tıklatırken "Açsana bi konuşalım seninle beybaba.."diye mırıldandı Kaya ters bir bakışla. "Erkek erkeğe. Hanımları katmadan."
"Aha Zafer geliyor.."diye mırıldandı Ahu yalancı bir endişeyle. "Eyvahlar olsun.."
"O niye geliyo ki.."diye fısıldadı Sancak telaşla.
"Ha...Silahlar patlayacak inmesenizde olur.."diye göz kırptı Kaya. "Malum bizim hikayemiz Marsık ile başladığı yerde bitiyor hep."
"ÇEKİL GİT!"diye gürledi annesi sinirle. "Çık yolumuzdan.Ne arsız oğlanmışsın sen!"
"Ben size diyor muyum hanımanam? Çekilin yolumuzdan diye.."dedi Kaya dalgınca Sancak'ın elalarını seyrederken. Buz mavileri özlemle -ki yalnızca bir kaç saatir ayrı olmalarını gerektiren zorunlu bir özlemle- ışıldamıştı. Öyle ki buz mavilerde ilk defa bulutlu parçalı bir hüzün seziyordu Sancak. Sanki uzun yıllarca iki dağın öteki ucunda kalmışlar gibi dalgın,hülyalı.
Ama hala buzdan. Kaskatı,sert ve soğuk.Sancak babasının öfkelendiğini pek bilmezdi. Genelde annelerinin şerrinden korkarlardı. Babasının öfkeli olduğu zaman dilimleri en fazla maç izlerken önünden geçenlere söylenmekle ilgiliydi, o da yalnızca bir kaç saniyelik bir huysuzluk belirtisiydi.Kaya'nın ise sakin olduğu zaman dilimleri sevişme sonralarını kapsıyordu. Bunun haricinde kalan tüm zaman dilimlerinde her an gözlerinin bebekleri zifiri karalara çalacak kadar koyu bakıyor,elleri ise her an birini parçalayabilecek kadar "ete" susamış halde oluyordu. İki zıt dengenin arasında araba camına sertçe vuran Kaya'nın tükürürcesine söyledikleri tuz biber olmuştu ortamdaki gerginliğe. Arkadaki kamyon durmuş,kamyonun etrafı ise direksiyonu önlerine kırmış olan Zafer tarafından kapatılmıştı. Acılı bir asfalt sesi Zafer'in tekerleklerinden yankılanırken kamyon tamamen ilerleyemez halde geride kalmıştı şimdi.
"Erkek. Erkeğe."diye mırıldandı dişleri arasında Kaya sabırla. "İkimiz yani,neyini anlamadın bey baba?"
Sancak ortaya çıkacak gerilimi engellemek için ön koltukta oturan babasına doğru hareketlense de Ahu onu ensesinden sertçe koltuğa çekip yerine sabitlemişti."Çık yolumdan,Allah yarattı demem ezerim seni!"diye gürledi çağdaşlık seviyesini çoktan rafa kaldırmış olan babası. Sancak'ın sevdiği adamın buz mavilerine bakarak "hayırlı olsun ,bir ömür boyu mutluluklar."diyip geçmesi gibi bir ihtimali beklemiyordu zaten.
"Delikanlıdır demem,ezer geçerim seni şuraya!"diye gürleyen babasının ses tellerinden buram buram sızan öfkenin tınısını alabiliyordu Sancak.
Ancak bu alevlerin içine kuru dallar,odunlar ve kömürler doldurmakla eş değerdi. Babasının öfkesi kibritin ucundan yansıyan bir ateş parçasıysa Kaya'nın öfkesi volkanik bir yanardağa eşti. Babasının öfkesi pek az noktayı aleve verebilirdi belki sadece tehditti,içi boş kuru tehdit. Kaya'nın karşısına çıkmaya cesaret eden herkesin sergilediği türden bir tehditti. Tıpkı alevlerin içinde çıtırdayarak yok olacak kuru dal parçaları gibiydi.
Her an patlamaya hazır bir volkan gibi duran buz mavisi gözlerin öfkesini daha da körükleyecek,alevlerini daha da şiddetle savurmasına neden olacak tarzda bir tehditti bu.
"Anam avradım olsun ezerim ulan seni,çekil yolumdan! Serseri."
Kaya'nın sabrının son demlerinde olduğu açıktı. Kuzgun karası saçlarını parmaklarına geçirip sertçe çekiştirirken belli belirsiz gözlerinde yanan o "aç" ifade yankılanıyordu bastırılmayan bir şiddetle. Çene hattı sivrilmiş,porselen beyazı cildindeki mavi renkli damarlar sanki çekilen etine sıkıca yapışıp tüm varlığıyla gözler önüne serilmişti. Öfkenin yavaş yavaş tüm vücuduna hakim olduğunu ve sabrının tamamen ortadan kalktığını hissettirir haldeydi.
"Çekilemem."diye gürledi Kaya arabanın tekerine ve kaputuna sert bir tekme savururken. "Neyini anlamıyorsun çekile..."
Kaya'nın cümlesi havada kalırken öfkeden deli bakışları duraksadı ve yumruk yaptığı eli sakince indirdi.Kaya asla yumruk indirmezdi.
Sadece arabadaki Sancak'ın endişelendiğini,ayrıca arabada iki kadın olduğunu anımsayınca vur-kır olayını es geçiyor olduğunu fark edebiliyordu Sancak. Bununla birlikte Kaya kendi içinde kendi deli tarafıyla da cenk ediyordu bir nebze. Zira sevdiği oğlanın babasını zaten hatır olarak ezip geçeceklerdi,bir de fiziksel zarar vermek istemiyordu kızı ve karısının yanında.
"Ulan beybaba ne laftan anlamazmışın lan sen.."diye tısladı Kaya dişlerini sıkarken. "İn diyorum arabadan,bi konuşacağız erkek erkeğe."
Bunun yerine Sancak'ın babasından beklemeyeceği bir tepki gelmişti. Karıncayı dahi incitmekten korkan babası göz göre göre gaza uzatmıştı ayağını.Buz mavisi gözleriyle karşısına geçip "kızını" kaçırmaya ve ailesinden koparmaya cürret eden oğlanın bedenini ezip,çiğneyecek kadar bam teline basılmıştı. Çocuğuna el uzatılan her ebeveyn gibi öfkeliydi ve normalde yapmayacağı bir şeyi sırf "kızının" güvenliği için faaliyete dahi dökebilecek kadar sinirlenmişti.
"Çekil yolumdan serseri,ezerim genç yaşında mezara kendini sokturma beni de kodese sokturma. Anamın mezarını öpeyim ki ezerim seni!"diye gürledi arabayı inim inim inleten adam.
Hafifçe arabayı hareket ettirdiğinde ise Kaya alaylı bir gülüşle kendisine meydan okuyan yaşlı adamın gözlerine "av" niyetiyle buz mavilerini dikmişti. Havada duran yarım,çarpık deli gülüşü yüzünü aydınlatıyordu. Ve gözleri istediğini almadan gitmeyeceğini belirtir şekilde adamın gözlerinden bir an olsun çekilmiyordu.
"Sözünün eri ol baba,laf ağızdan bir kere çıkar."diye gürledi Kaya kaputa hafifçe vururken. "Bas lan gaza!"
"Delirmiş bu!"diye gürledi annesi elini ağzına götürürken şaşkınca. "Yandan dolan,yandan dolan!"
"Oğlum çekil git!"diye gürledi adam.
"İn de çek o zaman ya da siktir et."diye tısladı Kaya. "Ezsene!"
Babası tereddütle ve sinirden titreyen elleriyle direksiyonu kırmaya çabalasa da Kaya yeniden elleriyle ittirmişti arabayı sırıtarak.
"NE İSTİYORSUN EZİLİP GİDECEKSİN ÇOCUK ÇEKİLSENE!"diye gürleyen annesi. "BELA MISIN BAŞA!"
"İstediğimi almadan gitmiyorum."diye gürledi Kaya sinirle. "BASSANA GAZA ,ALO!"
"ÇEKİL!"
"Sen de bana ait bir şey var..."diye gürledi Kaya hırsla. "İn,konuşacağız diyorum sana. Zorlama sınırımı."
"Hadsiz ,it!"
Arabanın gazına daha da yüklenilmesiyle birlikte Sancak babasının omzunu çekiştirirken "Dur!"diye inledi. "Ezeceksin."
"Bi bok olmaz ona! Onun gibi ırz düşmanı bir sokak serserisiyle ne konuşacağım!"
Kaya "ırz düşmanı" sözüyle birlikte Sancak'ın babası pozisyonunda olan adamı da içerideki kadınları da düşünmeyi kesmişti. Ve bu düşünceyi silip attığını belirten deli yana cama sert bir yumruk savurmuştu araba yeniden hareket etmeye çalışmadan önce.
"Sen."diye gürledi deli deli yanan mavileriyle Kaya avına. "Sen benim niye Tıbbiyeli olduğumu biliyor musun beybaba?"
Kaya ön camda bir kırık oluşturan yumruğunu fütursuzca savururken yeniden volkanik bir lav gibi çağlamıştı deli öfkesi.
"Legal olarak adam kesebilmek için tıp fakültesine yazıldım,in arabadan dedim. Benim olanı almadan,kan çıkarırım. Yinelemeyeceğim. İn!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Çıkartması
Romance"Kralı gelse yenilmezdim ama prensesi yolladılar!" diye sırıttı buz denizi gözlü adam. "Prenses değilim ben !"diye fısıldadı sinirle oğlan. "Bir de bayıl istersen prenses?"diye mırıldandı buz denizi gözlü. Kapak tasarım : @prawact