"Acıyor."diye gürlemişti. Diyebileceği tek şey buydu.Bu gece saymayı bırakmıştı. Kaya'nın içerisinde her bitişinde nefesini toplayıp kendine gelmesi fizyolojik olarak imkansız olmalıydı belirli bir kaç seferin sonrasında. Lakin bu gece bitirmemeye yemini vardı.
Oğlanın belini sertçe kırıyor,tek eliyle iki parçayı ayırıyor ve uzun uzun bakınıyordu. Biraz nefesleniyor,oğlanın kan ter içerisinde kalmış kumral tutamlarını seyredalıyordu. Sarıya çalan kahveler,ıslanmaktan koyulaşmıştı.Sancak'ı koyu saçlı hayal edince de Kaya için bir şeyler bir şeyleri tetiklemeye yetiyordu. Oğlanın burun ve çevresi o kadar kızarmıştı ki burun katlanma çizgisinde iz çıkmıştı. Yüzünde yastığın izi seçiliyordu.
Kaya oğlanın ağzına parmaklarını yollayıp onu sertçe dişlemesini istemişti. Parmakları neredeyse kopana dek dişlenirken daha büyük bir hırsla oğlanın içine yerleşmiş ve dokunsan titreyecek konumda olan oğlanı daha da büyük çığlıklara gebe bırakmıştı.Tenin tene değmesinden ziyade Sancak artık nefes değse titreyecek kadar hassaslasmıştı. Kaya'nın iç sesi onu zedelememesi için kendini bastırmaya çalışıyordu.
Onu seviyordu,onu deli gibi seviyordu. Parmak uçlarından başlayarak tüm bedenini saatlerce öpebilirdi. Hiç bir şey yapmadan onu saatlerce izleyebilirdi. Huzurlu uyusun diye bir "Kaya" gibi kıpırtısız tüm gece mumdan heykel gibi dikilebilirdi,o biraz daha fazla yesin diye kendisi de "ikinci tabağı" kusma raddesinde de olsa yiyebilirdi. Oğlan azıcık daha mutlu olsun diye hiç bir derdi yokmuş gibi "gamsız adam" rolünü oynamaya devam edebilirdi.
İşi abartıp oğlanın ayakları yorulmasın diye kendi bedenini halı diye altında çiğnetebilirdi bile. O denli yoğun seviyordu ve koruyordu.
Ama içinde karanlık bir nokta vardı. Onu mosmor,sulu gözlerle görmeyi seviyordu. Bağırmaktan kısılan sesini duymak haz veriyordu. Oğlanın eti kabarıp şişerken daha da iştahlanıyordu. Onu boğmak kontrolsüz bir zevk veriyordu. Yüzüne boşalmayı seviyordu. Sonra yüzüne boşaldığı için yetersiz hissedip oğlanı sıvısıyla beslemeyi daha çok seviyordu. Bütün bunların yanında onun tenine terleriyle karışık olarak sıvıları temas etmezse yeterince bütünleşmiş hissetmediği için bir dahaki gelgitinden sonra oğlanın karnına,kasıklarına ya da kalçalarına geliyordu.
Bu gece Sancak'ın bedenine iç ve dış olarak toplam kaç kez geldiğini dahi unutmuştu. Yine de açtı. Oğlanın artık yorgunluktan nefes almaya dermanı kalmazken yine de açtı.
Kaya saatleri sayıyordu,sikik nefsi sabaha kadar durmalıydı. Gün ışıyınca onu rahat bırakacaktı. Sancak ise durmaları konusunda hiç ama hiç sabit durmuyordu.
"Bana kendini kanıtlamaya çalışıyorsun..."diye gürledi Kaya oğlanın boğazını sertçe sıkıp. Oğlanın bilekleri neredeyse mosmordu. Parmak uçlarına kan toplanıyordu ve nefes nefese olmasına rağmen o elalarını kapatmıyordu!
"Siktir,prenses bana kendini kanıtlamayı çalışmayı kes!"
"Durmak istesen,durmuştun."dedi Sancak yutkunurken. Kalçalarında hissettiği tokatla birlikte midesine kadar inen bir sancı bir olmuştu. Artık o kadar zorlanıyordu ki Kaya bir argoyu yerine getirmişti.
"İçinde öyle bir gezdiririm ki iç organların yerinden oynar..."işte bu tabiri tam anlamıyla yerine getirmişti. Girişinden gelen baskı iç organlarını o kadar huzursuz ediyordu ki bedeni artık tolere edemiyordu. Kaya "normal" sayılacak sertlikteki birleşmelerinde bile yeterince iri ve agresifti. Şimdi ise...
"Geberiyorum."diye fısıldadı Kaya. "Daha fazlası için geberiyorum..."
Kaya yanı başında duran envanterleri avucunun içinde ezerken terden ve kalıntılardan vücudu parlayan Sancak cılız bir inleme koyvermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Çıkartması
Romance"Kralı gelse yenilmezdim ama prensesi yolladılar!" diye sırıttı buz denizi gözlü adam. "Prenses değilim ben !"diye fısıldadı sinirle oğlan. "Bir de bayıl istersen prenses?"diye mırıldandı buz denizi gözlü. Kapak tasarım : @prawact