3. İSTASYON

70 6 193
                                    

Bir melodi yılanın inine giren bir tavşan gibi zihnimin kıvrımlarından süzülüp içeri girerken işittiğim içi boş harfler, anlam kılıfını değiştirmişçesine kafamın içini dolduruyordu

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Bir melodi yılanın inine giren bir tavşan gibi zihnimin kıvrımlarından süzülüp içeri girerken işittiğim içi boş harfler, anlam kılıfını değiştirmişçesine kafamın içini dolduruyordu. Gözlerim yanıyordu, canım acıyordu. Kaburgalarımın altında mumun alevi gibi sönmeye hazırlanan kalbim, pes etmiş gibi kendini bırakmaya hazırlanıyordu.

Bedenimin uzuvlarını hissetmiyordum. Ruhum bedenimden çıkmak için yalvarırken uğursuz bir ses zihnimi aniden ele geçirdi. Boğazımdan yükselen panik bütün bedenimi titrettiğinde omuzlarımın oynadığını hissettim. Boğazımdan ani bir hıçkırık firar etti, usulca bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.

Siyah gökyüzündeki kara bulutlar, içi su dolu bir balonun hızla yere düşüp etrafa dağılan suyu gibi gökyüzünde aniden kaçışmaya başladığında üstünde olduğum kuru otların altımdan kaydığını hissettim. Sanki gökyüzüyle zemin bedenimin altında yer değiştiriyordu. Her şey gözümün önünde silikleşip rengini kaybettiğinde korkuyla etrafa baktım.

Ayakta, bir ormanın içindeydim. Etrafımda sıra sıra yüklü bulutlara doğru bir asker edasıyla uzanan ağaçlar, kendilerine dokunulmasını istemiyormuşçasına sivri ve yüksekti. Sis, içindeki hüzünlü yükünü kaybetmiş ağaçların köküne sığınmıştı. Sessizlik, dudağımdan çıkmaya korkan kelimelerin uğultulu inşasıydı.

Neredeydim? Bir rüyada mıydım?

Ansızın kollarımı bedenime sardım, üstümde siyah pantolon ve siyah sutyenden başka bir şey yoktu. Siyah uzun saçlarım omuzlarımdan aşağı şelale misali dökülürken dudaklarımdan peydah olan sıcak nefes soğuk havanın koynuyla buluştu. Hava en az düşüncelerim kadar soğuk ve keskindi.

Kaşlarımı çattım, sis yüzünden önümü seçemiyordum. Ani bir ses duymamla hemen başımı arkama doğru çevirdim. Siyahlara bürünmüş ve siyah maske takan uzun boylu bir adam, on adımlık uzağımda durmuş, olduğum tarafa doğru bakıyordu. Hemen arkasında gözleri buz mavisi olan ve sivri dişlerinden kan akan simsiyah üç tane kurt vardı. Tehditkar bir şekilde hırlayarak adamın arkasında durmuş bana bakıyorlardı.

İçgüdüsel olarak panikle arkamı döndüm. Çıplak ayaklarıma değen ıslak çimenleri ezerek koşmaya başlamıştım. Neden koştuğumu bilmiyordum. Neden kaçtığımı bilmiyordum. Neler olduğunu bilmiyordum. Sadece akciğerlerim soluk borumu tahrip edinceye kadar koşmak ve bu ormandan çıkmak istiyordum.

"Hey!"

Gökyüzünden bana doğru yaklaşan bir el gibi yankılanan ses tanıdık olmaktan uzaktı.

"Uyan!"

Ayağım bir şeye takılıp hızla yere düşmeden önce refleks olarak ellerimi yüzüme siper ettim. Gözlerimi açtığımda sararmış kuru otlar elimi acıtıyordu. Acıyan uzuvlarımı umursamadan başımı sese doğru kaldırdım.

51 METRE: VEYL-Ü LEZÂ  +18Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora