8. ANLAŞMA

43 3 0
                                    


Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bedenimi kapıya yasladım, ayaklarımdan başlayan hissizlik bir merdiven gibi vücuduma tırmanıyordu. Ellerim buz gibi olmuştu, ıslak kazağım tenime yapışmıştı. Bu üşümeme neden oluyordu çünkü omzum buz gibiydi. Bütün gücüm çekilmişti, elim kapıya vurmakta yetersiz kalıyordu. Canım o kadar acıyordu ki tekrar ağlamamak için kendimi zor tuttum.

"İlkan! Lütfen açın kapıyı."

Beni duyuyorlar mıydı bilmiyordum. Azra'yı da benim gibi odaya kilitlemiş olmalıydılar. Umudum kalmamıştı, sanırım kan kaybından ölecektim. Kilit sesi duyduğumda geri çekilmeye fırsat kalamadan kapı koluma çarptı. İnleyerek geri çekildim.

"Bu da ne?"

Gücümü toparlamaya çalışarak ayağa kalktım ve kapıdan uzaklaştım. Bu fırsatı ne olur ne olmaz değerlendirmeliydim. Kapı açıldığında İlkan şaşkın bakışlarıyla bana baktı. Kendimi sıktım, bu kaşlarını çatmasına sebep oldu.

"Sen iyi misin?"

Omzumu gösterip "Sanırım dikiş patladı," dedim, tereddütle bana doğru yaklaştığında gücümün son kalıntılarını topladım ve bacak arasına hızlı bir tekme savurdum. Acıyla inleyerek yere düştüğünde yataktan kalktım ve odadan çıktım. Salonda hiçkimse yoktu, vakit kaybetmeden dış kapıya koştum. Kilitli değildi, bu yüzden kolaylıkla açabilmiştim ama ani dönen başım durmama neden oldu. Bir adım attım ama geriye doğru sendeledim. Zemin altımda kayıyordu.

Elimi başıma götürdüm, bir adım daha atacağım sırada ne olduğunu idrak edemeden sırtım sert zeminle buluştu. Görüntü gözlerimin önünde kayıyor olmasına rağmen onu net seçebildim. Uzun boylu çocuk endişeyle bana bakıyor ve bir şeyler söylüyordu. Sesi çok uzaklardan geliyordu. Havalandığımı hissettiğimde başım konuştuğu için titreyen göğsüne dayandı. Sırtım yumuşak zeminle buluştuğunda gözlerimi kapandı.

Zaman aleyhime işliyor ve tüm ipleri elinde tutuyordu. Uyuşan gözlerimi açmadan önce zihnime giren seslerin uğultusu kulaklarımı tıkadı. Sesler anlaşılmazdı, giderek yerini anlaşılır kelimelere bıraktığında hissettiğim ağrı sızlamaya başlamıştı.

"Dikişi patlatmışsın göt oğlu. Kim bilir canı nasıl acımıştır, kazağı tamamen ıslanmıştı. Alnı bile kan olmuş."

Bir rüyada değildim çünkü sesler artık çok anlaşılır ve netti. Sol omzumun üstünde yattığımı hissettim ama gözlerimi açmadım. Bir bıkkın nefes verme sesi kulaklarımı doldurdu.

"Ne demişti o? Canımı yakanın canını yakarım."

"Bilerek mi patlattın kızın dikişini yani? Harbiden götsün Reha."

Refleks olarak kaşlarımı çattım. İçimi ele geçiren öfkeye karşı yumruklarımı sıktım.

"Hak etti, az bile yaptım."

51 METRE: VEYL-Ü LEZÂ  +18Where stories live. Discover now