0.4

1.9K 90 216
                                    

geldimm, yıldıza basıp bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen. keyifli okumalar 🌌

ısrarla çalan kapıya karşı kulaklığını çıkarma gereği bile duymamıştı kızıl çocuk. aybike gelecekti tiyatro ödevi için ama kapıyı açmayarak onu sinirlendiriyordu. kıvırcık kızın sinirli hallerine bayılıyordu.

telefonu çaldığında arayan kişiyle gülümseme oluştu yüzünde 'aybik' yazısına karşı.

"efendim tatlım?"

"berk sen gerizekalı mısın ya? rezil tiyatro metnine çalışacağız diye yalvardın bana şimdi de kapıyı çalıyorum sabahtan beri açmıyorsun. evde değil misin sen?"

"evdeyim güzelim."

"açsana o zaman kapıyı odun kafalı!"

kızın bir anda bağırmasıyla irkilmişti berk. bu kız neler yapıyordu ona böyle? dilini damağında şaklattı.

"hayır, camdan gel. yine."

"berk. eğer iki dakika içinde kapıyı açmazsan siktir olup giderim evinin önünden. ödevi de kendi kendine yaparsın artık."

bir şey söylemeden her zamanki şerefsiz sırıtışıyla kapıyı açtığında genç kızın gözleri karşısında altında sadece gri eşofman olan, üzerinde ise hiçbir şey olmayan ateş topu timsali kızılla kocaman açılmıştı.

"üstüne bir şey mi giysen?"

odaya geçip yatağın kenarına oturduğunda söylediğiyle kızıl, hemen yanına yayılmıştı.

"sorun mu var, görmediğin bir şey mi sanki?"

sırıtışını büyüttüğünde genç kız kısa şortunun açıkta bıraktığı bacaklarından birini diğerinin üzerine atıp oturdu.

"benim için bir sorun yok. tiyatro metni nerede? ver de okuyayım ne yazdın, hiçbir şey bilmiyorum."

kızılın anlamlı bakışlarına kaşlarını çatıp kağıdı eline aldığında hızlıca göz gezdirdi. roller belliydi. berk sevdiği prensese aşık ve kalbini kazanmak isteyen kurnaz vezir, aybike de vezirden nefret eden inatçı ve atarlı küçük prenses olacaktı.

genç kız berk'in ikisi için yazdığı ve ön plana koyduğu tutkulu aşka karşı berk'e dönüp yüzünü buruşturmuştu. kızıl, kızın büzülmüş dudaklarında göz gezdirip dudaklarını yaladığında kızın metinle ilgili tepkisini merak ediyordu.

genç kız ilgisizce metnin sonuna geldiğinde gözlerini kocaman açarak kağıdı yatağa bırakıp ayağa kalktı. berk umursamaz tavrıyla yanına geldiğinde de yutkundu.

"hikayenin sonunda ikimize öpüşme yazmışsın."

"ee?" dedi berk yine aynı umursamaz tavrıyla. kızın odanın içinde dolaşması ve kıvırcık saçlarını düzeltip sinirle kendini serinletme çabası fazlasıyla tatlıydı.

"öpüşmeyeceğiz berk. başka bir şeyle değiştir sahneyi. ailelerimiz izleyecek, hocalar izleyecek delirdin mi sen?"

"bak tatlım." dedi üstüne basa basa kızıl. genç kızın yanına adımladığında kızın özgüvenli bakışlarıyla da devam etti. "konumuz tutkulu bir aşk hikayesi. sarılma falan mı yazmamı bekliyorsun, oldu olacak uzaktan el sallayalım birbirimize."

derin bir of çekti kız. bir şey söylememesinin üzerine lafı tekrar berk devralmıştı.

"beğenmediysen filiz hocaya söylersin, çıkarsın oyundan aybik. ben de mecbur başka bir küçük prenses bulurum."

genç kızın kaşlarını çatmasıyla dilini yanağında gezdirip gülmemeye çalışıyordu kızıl çocuk. aybike'den başkasını istemiyordu ve kızın bu oyunu kabul etmesi gerekliydi.

aybike, berk'in başkasıyla öpüşmesi bir kenarda dursun, oyunu başkasıyla birlikte oynamasını bile istemiyordu. berk'in evine geldiği gece olanları, dokunuşları da sadece ona ait olsun istiyordu.

"tamam." sinirle söylediğiyle berk'in dudakları yukarıya kıvrılmıştı. "bir de her gün prova yaparken seni öpecek miyim ben?"

"ben de öpebilirim istersen, fark etmez."

"gerizekalı."

havadan kıza öpücük atmasıyla genç kız gözlerini devirmişti. yeniden tiyatrocu gözlüğünü takmış kızılın önündeki kağıtla büyük bir dikkatle ilgilenmesi ve bunu yaparken kasılan çıplak sırtındaki kaslar aybike'nin alt dudağını dişlemesine sebep olmuştu.

gözlüğü düzeltip kıza döndüğünde eğilip boylarını eşitlemesiyle genç kız, ellerini kızılın kaslı kollarına yerleştirmişti.

"kararını verdin sanırım, değil mi küçüğüm?"

dudaklarını okşayan nefes başını döndürürken sadece "hı hı." diyebilmişti kız.

"daha önce de öpüştük, çok daha ilerisine gittik hatta. zor olmamalı bebeğim."

berk, yeniden doğrulup kızın beline elini yerleştirdiğinde de sevdi yavaşça, gülümseyerek. bu gülümseme diğer gülümseyişlerden farklıydı ama.

"başlayalım mı çalışmaya?"

kızdan bir cevap beklerken o, kızılı boynundan kendine çekip öpmeye başladığında beklemediği hamle karşısında şaşırdığı için karşılık verememişti kızıl.

yumuşak dudakları dudaklarını ezerken elleri refleks olarak yeniden kızın belinde konumlanmıştı. sıcak dudaklarına karşılık verdiğinde genç kızın boynunda olmayan elini çıplak göğsünde ve omuzlarında gezdirmesi, dilini kızılın ağzında döndürmesi çocuğun inlemesine sebep olmuştu. istediğini alarak kızılın beyaz boynunu okşadı genç kız.

sertçe karşılık verip bedenlerini birleştirerek kızı sıkı sıkı tutan kızıl, kıvırcık kızın öpücüğünden çıkmak istemiyordu.

aybike, çocuğun ensesindeki saçlarla oynayarak dudaklarını ayırdığında kendini geri çekmemişti. provayı sonraya bırakmak daha mantıklı olacaktı. birbirlerinden bu derece etkilenirken prova yapamazlardı çünkü.

genç kız, bile isteye çocuğun dudaklarında takılı kaldıktan bir süre sonra gözlerini buluşturdu. kızılın evinden ayrılmadan önce ara ara, konuşurken tüy gibi temas eden yakınlıktaki dudaklarına da bakarak etkileyici bir tonda fısıldadı.

"başka bir küçük prenses, seni böyle öpebilir miydi?"

teni tenime | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin