1.0

1.4K 76 202
                                    

yıldıza basıp bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen keyifli okumalar 🌌

genç kız, tolga'nın söyleyip de hiçbir şey yokmuş gibi başını yana çevirerek etrafı izlemeye koyulduğu cümleyle yutkundu. nasıl bilebilirdi ki o geceyi? berk ve ondan başkası bilmiyordu. belki de berk anlatmıştı.

"geliyor musun aybike?"

onu bekleyen kızıla baktı kız. tolga onu bununla tehdit edecek biri değildi ama yine de korkmuştu kız. kalıp da tolga'nın nereden bildiğini öğrenmeliydi.

"gelmiyorum." dedi oldukça soğuk ve düz tonda. kızılın ademelmasının hareketiyle yutkunduğunun farkına varmıştı.

"peki." dedi çocuk. tolga'yla aybike'yi bırakmayı hiç istemese de aybike onunla gelmiyordu ve berk onu zorlayamazdı. mecburen kabullenmiş gibiydi durumu.

kızıl yanlarından gittiğinde tolga'ya döndü hemen kızın korkulu gözleri. yavaşça kolunu tutup kendine bakmasını sağladığında hafif nemliydi gözleri de.

"nereden biliyorsun o geceyi sen?"

"duydum." dedi yine aybike'yle berk'in konusunun açılmasından hoşnut olmayan çocuk. aybike'yle kendisi hakkında konuşmak istiyordu, berk'i değil. "siz berk'le konuşurken sizi duydum aybike. yanlış anlama sakın beni, bununla seni tehdit falan etmiyorum. sadece bildiğimi bilmeni istedim."

"bu ne demek oluyor sence peki tolga?" aldığı cevaptan hiç memnun olamamıştı kız." bildiğini neden bilmemi istedin? ileriye dönük bir planın mı var?"

"ya hayır tabi ki de aybike saçmalama. hiçbir şey yok, plan da yok tehdit de yok. o geceyi merak ediyorum. çünkü senin kendi isteğinle berk'le beraber olmayacağını biliyorum." kızın saçıyla oynamak istediğinde de genç kız bundan rahatsızlık duymuştu. konuşmanın gideceği yer hiç hoşuna gitmeyecek gibiydi.

"gayet de kendi isteğimle oldum onunla tolga. başka sana düşmeyen bir sorun yoksa gideyim ben."

yanından hışımla kalkan kızla beraber yavaşça ayağa kalkmıştı tolga da.

"haklısın. haddimi aştım aybike kusura bakma lütfen."

genç kız, en azından bunu düşünmesine yapmacık bir gülümseme sunarak kantinden çıkmıştı. tolga ise oldukça sinirliydi. kan çanağı gözleri kocaman açılırken ellerini sıktı psikopatça.

"kendi isteğinle. hıh, çok iyiymiş. ödeteceğim ama berk'e emin ol. ödeyecek bu yaptığını."

.

aybike, koridorda berk'le karşılaşmış olsa da umursamadı bunu. kızılın yanından yakıcı ama bir o kadar da sinirli bakışlarına uğrayarak geçti. filiz hocayı bulmalıydı.

"hocam! sizi arıyordum da, tiyatro oyunuyla ilgili. ben artık oyunda-"

"evet aybike'cim tiyatro oyunu. önemli bir oyunumuz var ortada ve oyunun en önemli iki karakterini bulamıyorum nedense ben. neredesiniz ya? berk nerede?"

"hocam onunla ilgili konuşmak için gelmiştim ben de tam. oyuna gerek yok-"

"aybike. velilerde olacak bugünkü provada. gelenler oldu bile başlayacağız zaman yok hadi. berk'i de çağır gelin. senin annen de geldi bu arada."

genç kızın gözleri faltaşı gibi açılırken annesi gelmişti yanına. filiz hoca çoktan giderken de kadın, kızının aklına girmeye çalışıyordu.

"prenses kızım benim. oyun arkadaşın kim? zengin mi çocuk?"

"anne beni rahat bırakır mısın bir lütfen ya."

kadın üfleyip yanından giderken de perdenin arkasında olduğunu düşündüğünü kızılın yanına gitti genç kız. berk, kendine doğru adımlayan kıza göz ucuyla bakarken de genç kız saçlarını arkasında toplayıp yanına gelmişti.

"ne oldu aybike'cim? yanında tolga yok ilk kez bakıyorum da." tiyatrocu gözlüğünü çıkarıp kenara bırakmıştı kızıl.

"sus. önemli bir konu var konuşmamız gereken."

kızıl kaşlarını hafifçe çatıp alayla gülerken de kıza doğru gergin bir adım atmıştı.

"az önce de ben seninle konuşmak istiyordum aybike! önemliydi o da. ama sen tolgacığın yanında kalmayı tercih ettin."

"kes artık sesini! tolga o gece aramızda olanları duymuş. ne bildiğini sormam gerekiyordu gelmedim o yüzden yanına. bu olmasaydı yine gelmezdim gerçi ama konumuz bu değil." dedi kızıl sonunda gözlerini devirirken. "tolga biliyor bunu, birine söylerse-"

"aa, niye söylesin tatlım? çok güveniyorsun ya tolga'ya. hani çok güvenip de yanından ayrılmıyorsun ya. söylemez o kimseye merak etme sen."

"ben güvenmemem gerektiğim birine güvenmemeyi çok iyi öğrendim, dert etme sen."

"iyi. sorunumuz ne o zaman? birine anlatmasından mı korkuyorsun? anlatsın. senin gözünde önemi mi kaldı ki artık? benim önemim mi kaldı sende? ha aybike?"

kızılın ağzını iki eliyle kapatıp bastırırken de çekimindeydi aybike. her zamanki gibi.

"sus artık sus berk sus!"

"bir sorun mu var gençler?" yanlarına onları oyuna çağırmak için gelen filiz hocanın sorusuyla kızılı bırakırken boğazını temizledi genç kız.

"hayır hocam bir sorun yok."

"tamam bekliyoruz o zaman sizi, sahneye gelin."

berk sahneye gelmeye bir anlam veremeyerek kıza baktığında genç kız gözlerini devirmişti. oyundan çıkamadığına nasıl inandıracaktı, bilmiyordu. bir de berk'e laf anlatmakla uğraşacaktı şimdi.

"filiz hoca beni dinlemedi resmen, acele acele oyuna çağırdı. veliler de olacakmış bu provada. çabuk gidelim hadi."

"benden kopamamışsın bakıyorum da."

"ben senden kopalı çok uzun zaman oluyor berk. seni sileli, hayatımdan çıkaralı. çok oldu. yanımdasın ama yerin yok bende. kaybettin sen şansını."

kızıl çocuk yutkunamayarak kızarmış gözlerine karşı kendini sıkarken provaya geçtiler.

sahnelerini oynadılar, provanın sonuna geldiklerinde genç kız parmak uçlarında yükselip gözlerini kapatan kızılla dudaklarını birleştirdi. berk ona yanlıştı biliyordu ama hiçbir yanlış onu bu kadar çekmemişti kendine, bu kadar doğru hissettirmemişti.

öfkeliydi ama. fazlasıyla öfkeliydi ve onu öpmek öfkesini azaltmak yerine daha da harlıyordu. kızılın karşılık verişiyle öpücüğüne kendini bıraktığında dudaklarını hareket ettirmeyi kesti, onu öpemezdi artık.

gözünden gelen yaşı yanağında hissettiğinde ardından beyaz teninde kızılın parmağını hissetti, geldiğini fark ettiği göz yaşını siliyordu çocuk.

dudaklarını ayırdıklarında velilerin ve en çok da aybike'nin annesinin alkışları arasında sadece tolga alkışlamıyordu. berk'e ödeteceği zamanı bekliyordu sadece.

teni tenime | ayberWhere stories live. Discover now