20. BÖLÜM*

90 2 1
                                    

*Bu bölüm yetişkin içeriğe sahiptir.


Eve geldikten sonra sakin adımlarla direkt olarak yatak odasına çıktım. Işıkları açma gereği duymadan kürkümü ve çantamı oradaki dinlenme koltuğuna bırakıp yatağa uzandım. Kolumu başımın üzerine uzatıp yan yatarak dışarıdaki New York manzarasını izledim. Bu evde sanki dünyanın hakimiymiş gibi bir psikolojiye girmeme engel olamıyordum. Bütün dertlerim şehir ışıklarını izlerken kayboluyor, bana zihnimde inanılmaz rahatlatıcı bir sessizlik bırakıyordu.

New York'u ve bu evi seviyordum. Ait olduğumu hissettiğim bir mekandı ve bunu bana Nicholas Cooper'ın sağladığının oldukça farkındaydım. Onun getirdiği ayrıcalık hissine, kendi emeğiyle kazandığı bu gücü ayaklarıma sermiş olmasına bayılıyordum. Böyle bir güce hayatımda ihtiyacım var mıydı? Hayır. Ancak yine de hoşuma gitmediğini söyleyemezdim. Herkese hükmeden birisine hükmetmek... Bu düşünceyle gülümsedim.

Evdeki enerji değişimiyle onun da geldiğini anlamıştım. Heyecanla kalp atışlarım hızlandı. Çok ilginç bir bağdı bu. Her duygusunu sadece hissetmiyordum aslında, onları neredeyse onun gibi yaşıyordum. Aynı beden içinde iki kişi, iki kişiyken de bir bütün olmuştuk. Açıklaması çok zordu. Hemen yatak odasına gelmedi. Alt katta ne yaptığını bilmiyordum fakat merdivenleri çıkarken içinde sahip olduğu korkunun yersiz olduğunu düşünüyordum.

Topuzumun izin verdiği kadar sırtüstü döndüğümde açık kapının girişinde beni izlediğinin farkındaydım. Gördüklerinin hoşuna gittiğinden emin olarak dirseklerimin üstünde doğruldum. Elinde bir viski bardağı ve bir şişe viskiyle kapı girişine yaslanmıştı. Smokinin papyonunu çıkarıp üstteki iki düğmesini açmıştı. Bakışlarım onu incelemeyi bırakıp yüzüne kaydı. Ruhsal olarak gergin ama yine de çok yakışıklı gözüküyordu. Gözlerindeki bana duyduğu özlem ise neredeyse dokunabileceğim kadar somutlaşmıştı.

"Alkol mikropları öldürür," dediğimde gülümsedi. Yatağa yaklaşırken bardağa biraz viski koydu ve tek seferde kafasına dikti. İkinci doldurduğu bardağı şişeyle komodine bıraktı.

"Babasından dolayı tam olarak hayatımdan çıkaramıyordum. Yine de pazartesi günü ilk iş çıkaracağım," dediğinde kaşlarımı kaldırarak ona baktım.

"Ne için?" Sesimdeki hiçbir şeyden haberim yok tınısına kanmadığını belli ederek gözlerini devirdi.

"Onun aramıza girmesine neden olduğuma inanamıyorum." Ben de inanamıyordum. Sessiz kalarak ceketini çıkarıp kürkümün yanına bırakmasını ve hareketlerindeki öfkeyi izledim. Bu öfkesi kendineydi.

"Eskilerinin seni o şekilde öpmesine izin verir misin hep? Yoksa bu eski nişanlına özel bir şey mi?" Oturur pozisyona geçtiğimde derin bir nefes alıp verdi. "Başka bilmem gereken eski ilişkin var mı? Bir anda karşıma çıkınca hoş olmuyor," dedim dalga geçer gibi.

"Lizzie." Ona olan uzaklığımın onu incittiğini görünce ayaklandım.

"Dudaklarını temizledin mi?"

"Yüzümü sabunla yıkadım aşağıda." Dediğimi gerçekten yapmış olmasının verdiği keyifle komodinin üstüne koyduğu bardaktaki viskiyi hiç sevmememe rağmen kafama diktim.

Banyoya geçip saçımdaki topuzu çözdüğümde başım hafiflemişti sanki. Eskiden olsa bu topuz bana bir migren ağrısı hediye ederdi. Şimdi vücudum sadece Nicholas'ı arzulamaktan acı çekiyordu. Odaya döndüğümde onu şehrin ışıklarıyla aydınlanan loş odada yatağın banyoya bakan tarafında oturmuş bir şekilde beni beklediğini görünce gülümsememek için dudağımı ısırdım. Karşına geçip bana bakması için bekledim. Gözlerimiz buluştuğunda içimde ona karşı duyduğum arzuyu hissetmesine izin verdim. Yavaş hareketlerle tül eldivenleri çıkarıp yere bıraktım. Özür dilerim Mugler.

İtaatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin