chapter twenty five

577 63 418
                                    

Selam! Öncelikle bölümü attığım saate lütfen laf etmeyin... Üçüncü kişi ağzından yazdığım son bölüm buydu. L'nin düşündüklerini bir kısımda da olsa anlamanız için bu bölümü de böyle yazmaya karar verdim. Sonrakiler H's pov şeklinde devam edecek. Yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar. <3

                                 ***

Pekâlâ, ciddi bir depresyon hastalığıyla karşı karşıya kaldığını ve ağlayarak kendini bitireceğini düşünse de, bir haftanın sonunda Harry gerçek anlamda ilk kez yanıldığı için sevinmişti.

Çünkü Harry her ne kadar hiç iç açıcı şeyler okumamış olsa da, Louis'nin ona yazdığı minik not hakkında çok sevinçliydi. Ciddi anlamda, gerçekten, Harry sadece bunun hakkında düşünebiliyor -acaba yazarken berjer üzerinde mi oturmuştu yoksa Harry'nin tam yüzünün hizasında yere mi çömelmişti gibi detayları düşünerek daha da çok heyecanlanmıştı-  ve zamanı kalırsa da film izliyordu.

Tamam, abartmış sayılırdı, belki yemek yiyip arada şehir merkezine iniyor da olabilirdi.

Ama nihayetinde, ertesi gün Harry'nin tek düşünebildiği Louis'ye nasıl karşılık verebileceğiydi. Hayır, hangi yolla yapacağı falan zerre umrunda değildi, bahsettiği bu değil. O, gerçekten Louis'ninki nasıl onun kalbine işleyip gece boyu ağlamasına sebep olduysa, Harry de kendi yazacağı şeyin Louis'de böyle bir etki yaratmasını umuyordu. Ve düşündüğü de buydu.

Bacaklarını verandadan aşağı, merdivenlerin üzerine sarkıtıp arada da sallarken, günlüğünü kucağına almış ve pilot kalemini de dudakları arasına sıkıştırmıştı. Doğaya bakarak bunun daha kolay olacağını düşünmüşse de yanılmıştı çünkü aptal kuşların -evet, aynen, hâlâ Louis dışındaki herkes aptaldı- sesi onu bütün zamanların aksine şuan rahatsız ediyordu. Hem, kışın sonunda bile olsalar, bu kadar kuşun burada ne aradığını düşünmeden edemiyordu.

Çeyreği bile üzerinde toplanmamış dikkatini dağıtmasına neden olan arama sesi içerideki pikenin altında boğuk bir hâl alırken, Harry kalkıp cevaplamak ve oturup bitmesini bekleyecek kadar sabıra sahip mi kontrol etmek arasında kalmıştı. Peki, Harry hiç de sabırlı biri değildi.

Bu yüzden telefonu aldığında -bulabilmek için pikeyi üç kez çevirmiş ve sonunda yere düşmek üzere havaya karışınca yakalayabilmişti- kapanmasına izin vermeden, kim olduğuna bile bakmadan cevaplamıştı. Çünkü, hadi ama, Harry'nin evden uzaklaşmasının sekizinci günüydü, artık biraz iletişim kurabilmeyi diliyordu.

"... bana sorarsan hayır, donat falan almalısın." aradan geçen sadece saliseler ardından telefondaki kişi şaşkınlığının getirdiği sessizliği bozdu. "Siktir! Bekle, açtı!" sesi yeterince... Sabırsızdı? En az Harry kadar. "Harry? Tanrım, iyi misin? Neredesin?"

Harry kahrolası bir sulugöz olmaktan nefret ediyordu ama bunca zaman sonra Mike'ın sesini ilk kez duyduğunda, ona gözlerinin dolması hakkında müsamaha göstermeniz gerekecekti. Tabii bunu onlara yansıtmaya hiç ama hiç niyeti yoktu.

Bu yüzden, ağzından, sabahın erken saatlerinde yemesine rağmen hâlâ mayhoş bir tat bırakan limonlu cheesecake aromasını bile alıp, yemek borusu boyunca götürecek güçlü bir yutkunma gerçekleştirmişti.

"İyiyim," dedi gerçek bir samimiyetle, sesinde aldatıcılık veya karşısındakini yatıştırmaya çalıştığı bir ton bulundurmadan. "Gerçekten, bugün iyiyim Mike. Hatta dünden beri, iyiyim."

Hattın diğer ucundan rahatlamayla karışık tedirgin bir iç çekildi. Şayet, herkes yeterince tedirgindi. Harry her ne kadar onu aramalarının veya bulmak istemelerinin sadece kendisini üzmekle kalacağını, yanlarındayken bunu onlara da yansıtacağından durumun berbat bir hâl alacağını, bu yüzden sadece ona biraz zaman vermeleri gerektiğini tek bir mesajla, Niall'a yazmış olsada, kimsenin içi hiç rahat etmemişti tüm bu süreç zarfında. Babası da dahil olmak üzere, herkes bunun yanlış bir seçim olduğundan, bir an önce eve dönmesi gerektiğinden bahsediyordu. Onu merak ediyorlardı ve son olanları bilen Liam bunu Niall ve Mike'a anlattığında, iş gerçekten çığrından çıkmıştı. Öyle ki, Mike eğer şansı olursa Louis'yi bir yerde sıkıştırıp boğazlamayı falan düşünmüştü. Şakasız.

Prohibited Love ➼ LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin