chapter nine

588 70 122
                                    

Devam bölümüdür! Bunu kesinlikle öncekinden daha çok beğeneceğinizi düşünüyorum. İkinci köprü bölümünü de şu saatte paylaşıyorum, biraz peş peşe olmuş olabilir çünkü diğerinden çok da memnun kalmamıştım :( Ayrıca H biraz drama tacını alıp koşturuyor gibi gelebilir size ama içinde bulunduğu sürece hak verip bunu göz ardı etmelisiniz bence. Her neyse, yorum yapmayı unutmayın!

                                ***

Yataktaki artık ufak da diyemeyeceğim kıpranmalar artınca istemeyerek de olsa tek gözümü araladım. Görünürde bir şey olmasa da ayağımın ucundaki hareketliliğin farkına vararak bir tekme savurup gözümü tekrardan kapadım.

Büyük havlama sesleri başlayınca korkuyla gözlerimi açmış ve yatakta doğrulmuştum. Ağrıyan başıma elimi koyduğum sırada bir yandan da kapıdan bana korkunç bir şekilde bakan minik çocuğu izliyordum.

"Lütfen annene söyleme."

"Anne Harry abim Tesla'yı tekmeledi!" derin nefesimi içime çekerken gözümü kapamıştım. Çocukları hayatımın hiçbir döneminde sevememiştim zaten.

"Harry!" Maura'nın sesi evin her bir odasını inletince yeniden uyuma fikrimi bir kenara bırakarak yatakta gerindim. Esnediğim sırada üzerimdeki çarşafı yana çekip ayaklanmıştım da.

"Gel babacım sen bana." Niall az önce tekmelediğim(!) köpeyi kucağına alırken bir yandan da beni kınar gibi bakıyordu. "Harry onunkinden büyük sikin olduğu gerçeğine alışamadı."

Gülerek kafamı iki yana salladım. "En azından sarı kılları olan bir pembe mantara benzemiyor."

"Siktir git Harry! On iki yaşındaydım, kıllı olduğuna dua et." hırsından köpeği bırakmış ve işaret parmağını bana doğrultuyordu.

"Ve pembe." diye ekledim. Gözlerini büyüttüğünde kapının yanındaki raftan bir kitap alıp fırlatmayı tercih etmişti.

"Anne Harry sikimle dalga geçiyor!" diye bağırdığında kahkaha atmaya başlamıştım. Liam da diğer kapının ucundan bize gülerken Niall mutfağa gidiyordu.

"Düzgün konuş Nigel!" Maura Niall'ı azarlarken bende kıkırdamaya devam ederek banyoya girmiştim. Lavaboda birkaç kez yüzüme su vurduktan sonra dişlerimi fırçalamaya başladım. Misafir odasındaki fırçalardan biri her zaman bana aitti ve bu bundan sonra da böyle devam edecekti.

Niall'ın az önceki hali aklıma gelince gülümseyerek dilimin üzerini de fırçayla temizliyordum. Bu da tamamen bitince bir kez lavaboya tükürmüş ve ağzıma suyla gargara yaptıktan sonra onu yutarak çıkmıştım.

Pankek olduğunu düşündüğüm kokuları takip ederek salona geçtiğimde herkes masanın başındaydı. Gülerek Niall'ın yanına oturduğumda sinirli gözüküyordu.

"Masamda tartışma istemiyorum, yemeğinize bakın ikinizde cüceler." elindeki salatayı da masaya koyduğunda baş köşeye geçmişti Maura. Tabağıma pankek ve biraz da omlet alırken Niall'ın koluma çatal batırmasını göz ardı etmiştim.

"Ne yapacaksınız bugün?" Greg çatalı bize doğrulturken yumurtadan ağzıma atmadan önce konuştum.

"Sanırım okuldan erken çıkarız ikimizde. Sonrasında ya sahile ineriz yada pub'a." ağzımdakileri çiğnerken ben ve Liam dışında gülen aileye baktım şaşkınca. Liam'a döndüğümde o da neye güldüklerini anlamaya çalışıyor gibiydi.

Prohibited Love ➼ LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin