chapter one

1.6K 90 305
                                    

Ellerim koridorun ortasındaki kırmızı büyük dolaplardan çekildiği sırada Liam da yanımdaydı nihayet. Telefonu kapatarak bana dönmüş ve saçlarıma götürmüştü ellerini.

Güç bela düzelttiğim, uzun oldukları için tamamen şekil almamasına rağmen bugünki görünümünü beğendiğim saçlarım henüz bozulduğunda sinirle ona döndüm. Elinin üzerine sertçe vurduğumda elini iki yana sallayarak yüzünü buruşturmuştu.

"Ah, acıdı ama." omuz silktiğimde umursamıyor gibi davranıyordum.

"Hak ettin, saçıma dokunmayacağını biliyorsun." diyerek işaret parmağımı ona diktim. Kaşları çatılırken koridorda yürümeye başlamıştık bile.

"Ama Niall'ın düzeltmesine izin vermiştin!" bu kez benim gözlerim belertilerek onunkileri bulmuştu.

"Kendin söylüyorsun!" önüme dönüp yürümeye devam ettim. "O düzeltiyor." Bir şey diyemediğinde az önceki itirazıyla kalakalmıştı öylece. Hafifçe kıkırdadığımda elimi omuzuna attım, kırılmasını istemezdim.

"Kimle konuşuyordun sen?" ve kantin merdivenlerine adımlıyorduk. Biraz duraksayarak kim olduğunu düşününce kaşları havalanmış ve telefonunu sallamıştı.

"Zayn." dedikten sonra da telefonu cebine geri koymuştu. Biraz anımsamak için düşünsem de hatırlayamamıştım ama adını sanki daha önce de duymuştum birkaç kez. Liam tanımadığımı anlamış olacak ki göz deviriyordu.

"Eski mezunlardandı demiştim hani, şuan söz yazarlığı yapıyor." ilk kez duyduğuma emin olduğum bu cümlelere kafamı sallayarak hatırladığımı ifade ettim.

"Doğum günü var haftasonu. Beni davet etti, işim olmazsa gelebileceğimi söyledim." demek o kadar da yakın değillerdi. Çünkü aksi takdirde doğum günü planını Liam'ın yapması gerekirdi değil mi?

"Gidecek misin?" dedim yarım ağız gülerek. Eğer gidecekse bende katılacaktım çünkü. Dudaklarını ısırırken düşünüyor gibiydi. Başını onaylayarak salladığında lafa girdi.

"Giderim büyük ihtimalle. Her ne kadar daha tanışalı haftalar olsa da edebiyatla ilgili bütün notlarımı ondan alıp, soruları ona götürüyorum. Sözel bölümden mezun oldu ne de olsa." kaşlarım çatılırken ismini daha önce nasıl edebiyat öğretmenimizden duymadığımı düşünüyordum. Söz yazarlığı yaptığına göre belli bir yerlere gelebilmiş olmalıydı ki edebiyat öğretmenlerimiz de bizi teşvik edecekse bu tür işlerde eski öğrencileri örnek gösterirlerdi.

"Benim gelmemde bir sakınca olur mu?" diye ona döndüğüm sırada sağdan gelen çığlık sesiyle hızla yanıma döndüm. Tepsisindeki patatesleri yere düşen Cassie refleksif olduğunu umduğum bir çığlıkla tepki vermişti. Yere eğilip patatesleri toplamaya çalıştığım sırada Cassie'ninkilerin yanında beliren erkek spor ayakkabılarıyla kafamı yukarı çevirdim.

"Görmedim." diyerek topladığım patatesleri ayağa kalkarak kızın tepsisine geri koymuştum. Erkek arkadaşı olması gereken çocuk ise kaşlarını çatarak bakmaya devam ediyordu. Kapağı kapalı olan pudingi de tepsiye geri koyduktan sonra yeniden Liam'a dönmüştüm ki erkek arkadaşı kolumdan tutmuştu. Önce kolumdaki eline ardından da kendisine bakıp ne istediğine bakıyordum.

"Görmüyor musun önünü? Dikkat etsene." benimkine nazaran gergin suratına sakince bakıp ardından dudaklarımı araladım.

"Görmediğimi söylemiştim diye hatırlıyorum." diyerek kolumu kendime çektim. Sıradan, kız arkadaşının yanında gururunu okşamak istediğinden başka kişilerin küçük olaylarını büyüterek dikkati toplamak isteyen tipik bir öğrenciydi. Her lisenin vazgeçilmezi olan bu tipe sakince bakmaya devam ettiğimde sakinliğim onu şaşırtmış olsa gerek ki bağırmamı bekliyordu hala.

Prohibited Love ➼ LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin