5. Bölüm

23.9K 1.2K 609
                                    

Kapımın alacaklı gibi çalınmasıyla gözlerimi araladım. İçerinin aydınlığına bakılırsa sabah olmuştu. Çalmaya devam eden kapıyla nefesimi sertçe dışarı üfledim. Ayaklarımı sürükleyerek kapıya ilerledim. Açtığımda Sancak Bey içeriye daldı. Kıpkırmızı olan yüzü ve elindeki silahı gözlerimi kocaman açmama sebep oldu.

"Balım Hanım! İyi misiniz?" diye sordu telaşla.

"İyiyim, iyiyim de.. Bir şey mi oldu?"

"Siz kapıyı açmayınca başınıza bir şey geldi sandım." Rahatlayarak nefesimi verdim ve odaya adımladım. Aklıma gece daralınca giyindiğim şort ve yarım atlet gelince gözlerimi kocaman açtım. Halt etmiştim de hemen açmıştım kapıyı.

"Sancak Bey!" Aniden bağırmam endişelendirmiş olacak ki koşarak yanıma geldi. Yaptığım salaklıkla elimi alnıma vurdum. Adamı kendimden uzaklaştırayım derken daha çok yanıma çekmiştim.

"Bir şey mi oldu?" Panik halini üzerinden atmaması işime gelmişti. Gözleri etrafı tarıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Siz beni dışarıda bekleseniz.. Üzerim müsait değil de." Uyku sersemi konuşmak bana yasaklansındı bundan sonra. Adam fark etmediyse bile fark edecekti artık. Penceredeki gözleri sözlerimi duyunca orada kaldı ve yutkunarak gözlerini bana çevirmeden arkasını döndü.

"Kapıdayım ben.. Kahvaltı saatini geçirmişsiniz. Karakola gitmeden bir şeyler yiyebilmeniz için acele etmeniz gerekiyor." Kapının kapanma sesiyle kendimi yüzüstü yatağa atıp etrafımı yumruklamaya başladım. Sabah sabah günlük aptallık kotamı doldurmuştum resmen. Hazırlanıp kapıya çıktığımda bakışları bana döndü. Karşımdaki duvara yaslanmış kollarını göğüs hizasında bağlamıştı. Kaşlarını kaldırıp bana baktı. "Hazır mısınız?"

"Evet.." diye mırıldandım. Az önceki salaklığımdan dolayı utanıyordum.

"Valizler?"

"Ne olmuş valizlere?"

"Akşam anlaşmıştık ya.."

"Salak tarafımdan uyandım bugün sanırım." diye kendi kendime söylenirken odaya geri dönüp valizleri aldım elime. Kapıya adımlarken yanıma geldi ve ikisini zorlanmadan yüklendi. Diğer ikisinin çek çeki var diye bana bırakmıştı sanırsam.

"Önden buyurun." Dediğini yapıp valizleri sürükleyerek odadan çıktım. Asansöre bindiğimizde gerginlikle etrafıma bakındım. Zemin kata geldiğimizde hızla çıktım kabinden. "Siz arabada bekleyin," dedi anahtarı uzatırken. "Ben çıkış işini halledeyim." Başımla onayladım ve elindeki anahtarı alarak otelden ayrıldım. Dün geldiğimiz arabayı gözüme kestirip yanına adımladım. Bagajı açıp valizlerimi yerleştirdikten sonra yolcu koltuğuna oturdum ve anahtarı yuvasına taktım. Aradan geçen birkaç dakikanın sonunda yanımdaki kapı açıldı. Bakışlarım ona döndüğünde hafifçe tebessüm etti ve arabayı çalıştırdı.

Sessiz geçen yolculuğumuz bir pastanenin önünde son bulduğunda yüzümü ona çevirdim.

"Kahvaltı yapmadınız, işlemler uzayabilir. Önce bir şeyler atıştırmak istersiniz diye düşündüm."

"Gerek yoktu hiç, zahmet etmeseydiniz keşke."

"Zahmet değil." diyerek arabadan indi ve pastaneye girdi. Bakışlarımı üzerinden ayırmadım.

Uzun boyluydu. Aşırı olmasa da yapılı bir vücudu vardı. Koyu kahve saçlarının arasında diğerlerine tezat açık kahve tutamlar vardı. Esmer tenine yakışan saç rengi gözleri ile de bütünleşmişti. Yeşile dönük ela gözlerini kirpikleri süslüyordu. Bir bütün olarak bakıldığında güzel yurdumun bayağı yakışıklı bir bireyiydi.

Şimdi Biraz Uyu | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin