41. Bölüm

2.1K 140 344
                                    

Sancak'tan

Bir hafta sonra

Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda burnuma dolan koku sayesinde gülümsedim. Ciğerlerim bayram etmişti son zamanlarda her sabah olduğu gibi.

Başımı eğdim. Görüş açıma giren saçlar gülümsememi genişletti. Kollarımı hafifçe sıkılaştırdığımda bedeni hareketlendi. Sakallarıma takılan saçlarını yüzümden uzaklaştırdım. Başımı çevirip masasının üzerindeki saate baktım. Saat dokuza geliyordu. Akşam onda uçağım vardı.

Kollarımın arasındaki bedenden belki de aylarca ayrı kalacaktım. Kalbime çöreklenen üzüntüyü dağıtmaya çalıştım. Bugünü en güzel şekilde geçirmek istiyordum.

Göğsümdeki başı hafifçe hareket ettiğinde sabit bir şekilde kalmaya çalıştım. Birkaç mırıltı çıkardığında uyandırıp saatlerce yanaklarını ısırma isteğimi zorlukla bastırdım.

Nasıl bu kadar tatlı olabiliyordu mesela?

"Yani bir insan ancak bu kadar adı gibi olabilir." diye mırıldandım kendi kendime.

Belime sardığı kolunun üzerine sürttüm parmaklarımı. Rahatsız olduğu için mırıldanarak başını hareket ettirdi ve yüzünü boynuma saklayana kadar durmadı. Sonunda aradığı yeri bulmuş gibi derin bir nefes aldığında uyanıp uyanmadığını sorguladım. Kalp atışları sakindi, normalde bana sarıldığında hızlandığını bildiğim için uyuduğuna emin oldum.

Parmaklarımı belinde gezdirmeye başladım bu sefer de. Dizlerini kıpırdatıp uygun bir pozisyon buldu. Boynuma değen dudakları ile gözlerimi kapattım.

Seccadem dışında en çok huzur bulduğum yerdeydim, Balım'ın yanında..

Belindeki parmaklarım tenine temas ettiğinde kaşlarımı çattım. Tişörtünü hemen düzelttim. Geceleri çok dağınık uyuyordu ve bu yüzden de sürekli üzeri açılıyordu. Mesela akşam arkadan beline sarılmıştım ve öyle uyumuştuk ama şu anda bedeninin yarısından fazlası üzerimdeydi.

Şu anki halimizden şikayetçi olmasam da kışın üşütebilirdi.

Usul usul belini okşarken dudaklarını araladığını hissettim. Uyanmasına yakın zamanlarda böyle hareketleniyordu genelde.

Tırnaklarının baskısını ensemde hissettim önce sonrasında dudakları biraz daha aralandı. Belini okşamaya devam ettim. Kolundaki parmaklarım yine hareketlendi.

Arada kabus gördüğü oluyordu, bana söylemese de veya hatırlamasa da anlayabiliyordum. Yine o anlardan birindeydik.

Tırnaklarını enseme sert bir şekilde geçirmişti. Sızlamaya başladığından dolayı kanadığını anladım.

"Bal.." Yine yerinde kıpırdandı. Bacağını iyice üzerime attığında kolundaki elimi oraya indirdim ve bacağını tuttum. Herhangi bir kazaya kurban gitmek istemezdim. "Güzelim kabus.." Kulağına doğru fısıldıyordum. "Sakinleş yavrum, buradayım ben."

Birkaç mırıltı çıkarttı. Ağlamaklı bir ses ve boynumda hissettiğim ıslaklıkla kaşlarım iyice çatıldı.

"Güzelim, Bal rüya görüyorsun. Kabus sadece." Saçlarının üzerine küçük öpücükler kondurmaya başladım. Birkaç saniye sonra tırnaklarının baskısı azaldı. Sıkılaşan kolları gevşediğinde derin bir nefes verdim.

Böyle olduğunda içim gidiyordu. Birkaç saat sonra yanında olamayacaktım, kabus gördüğünde onu sakinleştiremeyecektim..

Aklıma doluşan düşünceleri uzaklaştırdım. Burnumu saçlarının üzerine yasladım ve kokusunu içime çektim.

Şimdi Biraz Uyu | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin