52. Bölüm

1.3K 146 206
                                    

Bir hafta sonra

"Hastamızı palyatif servise almayı düşünüyorduk bildiğiniz gibi." Doktor bakışlarını Hilal'le benim üzerimde gezdirdi. Bugün ikimiz gelmiştik sadece. "Bu hastanede bir yer açıldı, şu anda sizin onayınızla hastayı oraya nakledeceğiz."

Palyatif serviste durumu stabil olan hastalar kalıyordu yanlarında refakatçisiyle. Palyatif serviste kalındığı süre boyunca refakatçi hastanın bakım sürecini öğreniyordu.

Bu durum iyi miydi kötü müydü emin değildim.

Onayı verdikten sonra birkaç saat içinde Sancak'ı odaya alacaklarını söylediler. Evden eşya almak için arabaya indik. Kısa konuşmalarla merak edenlere durumu aktardım.

"Hangimiz kalacak?" Bana dönüp dudaklarını büzdü.

"Bilmiyorum.. Ben de kalmak isterim ama süreç nasıl ilerleyecek hiç bilmiyorum Balım." Yüzümü sıvazladım.

"Ben kalayım o zaman." dedim derin bir nefes alıp verdikten sonra. "Zaten yine ziyaretçi alıyorlar, gelirsin sen de." Başını salladı.

"En mantıklısı bu galiba, benim geri dönmem gerekecek çünkü." Birkaç işlem için okuldan çağırmışlardı ve uzaktan halledemeyeceği için iki gün sonraya bilet almıştı. Eve girdiğimizde hemen bir çanta çıkardım. Kıyafetlerimi, çamaşırlarımı, şallarımı ve lazım olacak bazı eşyaları doldurduktan sonra çantayı bir kenara koydum. Sancak için de birkaç eşya aldıktan sonra kütüphaneden iki kitap alıp onları da çantaya koydum. Şarj aletimi, kulaklığımı ve iki haftadır yazdığım günlüğümü de bir çantaya attıktan sonra odadan çıktım. "Hazır mısın?" Başımı salladım. İkimiz de görebileceğimiz için birlikte yeniden hastaneye döndük. Gerekli işlemler hallolduktan sonra kalacağımız odaya geçtik. Yarım saatin ardından Sancak'ı odaya getirdiler.

Yüzündeki morluklar neredeyse geçmişti. Hemşireler vücudundaki eziklerin henüz iyileşmediğini söylemişti dört gün önce. Alçıda olmayan kolundaki morluklardan da anlaşılıyordu zaten. Süreç içerisinde aldığımız tek iyi haber ağır uyaranlara karşı verdiği tepkilerdi.

Yatağını yerleştirdikten sonra hemşirenin bilgi vermek için geleceğini söyleyip yanımızdan ayrıldılar. Birimiz bir yanına, diğerimiz de diğer yanına geçtik.

Saçlarını okşadım sakince. Dün görmüştüm ama yetmiyordu yirmi dakikalık görüşmeler artık. Yanında kalmak iyi gelir diye düşünüyordum ki şu anda bile iyi geldiği bir gerçekti.

Hemşire gelip bilgilendirmede bulunduktan sonra Hilal'i fazla kalmaması için uyarıp yanımızdan ayrıldı.

Bu durum ne kadar sürecekti, kimsenin bir bilgisi yoktu. Sancak uyanmadığı sürece ne olduğunu, ne olacağını da tahmin edemiyorduk. Uyanması gerekiyordu, bir ay olmuştu hastaneye yatalı. Doktor şanslı diyordu Sancak için. Aylarca yoğun bakımda kalıp palyatif servise alınamayan hastaların olduğunu söylemişti. Bu duruma şükür ediyordum bol bol. En azından bu da bir gelişmeydi benim nezdimde.

Yarım saat sonra Hilal yarın geleceğini söyledikten sonra yanımızdan ayrıldı. Yatağın bir kenarına oturup elini avucumun içine aldım.

"Amma uyudun Sancak ya," diye söylendim. Elindeki morlukların üzerini okşadım usulca. "Bir de bana uykucu panda dersin.." Dudağının köşesinde bir türlü iyileşmeyen bir yara vardı. Onun üzerinde kaldı bakışlarım. "O gün.." Yüzümde buruk bir gülümseme oluşurken gözlerim doldu. "Kendi kendime bir kere daha doğru adam olduğunu söyledim.. Utangaçlığın, izin istemen.. Senin kocaman bir kalbin var sevgilim, kocaman bir merhametin var.."

Çıkan sakallarını okşadım usulca. Avuç içime diken gibi batsalar da hoşuma gidiyordu.

"Bu yüzüğü parmağıma sen takacaksın." Bir haftadır kurduğum cümleyi tekrarladım yine.

Şimdi Biraz Uyu | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin