5.bölüm (DÜZENLENDİ!)

10.9K 302 98
                                    

Müzik sesi, ve kırmızı ışıklar. Gözlerimi yavaşça açtım. Yatmış olduğum yatak beni derine çekiyordu. Doğrulmak istemiyordum. Kadı 8- yanında uyansam... otobüste dinlediğim müzik. Hafif bir şekilde yüksek seste değildi ama kulaklarımda çalıyordu. Gözlerimi kapattım. Aklıma yaşadıklarım geldi, Hazar Ateş. O beni... kucağına alıp nereye getirdiki. Evet biliyorum bir odadaydım ama burası onun evi mi? Onun odası mı? Gözlerimi sakince açtım. Doğrulduğumda karşımdaki sandalyede oturan kişi beni korkutmuştu. Bu oydu, odanın içini aydınlatan sadece kırmızı ışıklar... kırmızı ışıklar odayı aydınlatıyordu. Onun epeyce bir süzdüm. Uyuyor muydu? Yoksa sadece kestiriyor muydu? Arkama yaslanıp onu izlemeye başladım. Saçları dağılmış üzerinde aynı elbiseler. Bu adamın içinde ne var? Kalbi nasıl? Taştan mı? yoksa buzdan mı? Birisinin kalbini eritmesi lazım... eğer buzdansa tabi. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Babam... beni merak etmiştir şimdi, balkon kapısına baktım. Perde ile örtülüydü. Karanlıktı dışarısı. Ayağa kalkıp bakmak istiyordum. Üzerime örtülü olan geri battaniyeyi çekip yavaş bir şekilde ayağa kalktım. Bebek adımlarıyla Hazar'ı uyandırmaya dikkat ederek balkona ilerledim. Perdeyi yavaşça kaldırıp kapıyı açtım. Balkon kocamandı. Kahve rengi kırmızı renkte uyumu mükemmel duruyordu. Biraz daha ilerleyip balkonun dibinde durdum bahçeye baktığımda ışıklar bahçeyi aydınlatıyordu, ortada kocaman bir havuz ve bir kahvaltı masası diye bildiğim mükemmel bir masa. Etraf güllerle doluydu. Yolun ilk başlangıcından son bitişine kadar güllerle doluydu. Etrafta koruma yoktu koruma görmeyi bekliyordum aslında, çünkü Hazar Ateş'in evindeydim, koruma görmek normal gelirdi bana, ama belki dışarıda olabilirdi. Bahçenin duvarları yüksekti, duvarları ağaç dalları sarmıştı.

Arkamdan gelen ayak sesi ile arkamı döndüm Hazar olduğunu biliyordum. Bana korku ve pişmanlıkla baktı.

“Nasılsın Zümrüt?” boynuna baktım yutkunuşuna tekrardan şahit oldum “İyiyim... galiba” bir adım daha attı “Sen hep iyi ol” umarım, umarım hep iyi olurum “Evet, denerim” dudaklarını ıslattı “Dene demedim... iyi ol dedim” ellerini arkaya artıp yanıma yaklaştı bahçeyi izlemeye başladı. Bende onu izlemeye başladım. Tavrı, bana olan yaklaşımı, mimikleri her zerresini bilmek izlemek istiyordum.

“Babam... beni merak etmiştir” kafamı bahçeye çevirdim “Senin yerine ona mesajı ben attım” yüzümü ona çevirdim. Çatık bir kaşla ona baktım “Nasıl... şifrem. Ne yazdın?” şifremi nereden biliyordu ki veya babama ne yazdı, ne bahane üretti? “Şifren 26132 tam anlamı galiba orta okul numaran 32 ekstra olan bir şey değilmi?” “Unutuyorum. O yüzden bilindik şeyler yazıyorum... ve ayrıca sormayacam nereden biliyorsun diye şifremi” yüzünü bana çevirdi, ikimizde birbirimize bakıyorduk, ama neden gözleri gözlerimle buluşunca rahatlıyor, sesini duyunca... bunlar normal mi.?

“Neden sormayacaksın” kafamı eğip dudaklarımı ıslattım. “İçeride açtığın müzik. Ben onu otobüse binince dinliyorum... bu tesadüf mü? Yoksa senin adın Hazar Ateş her şeyi bilir her şeyi...” bana baktı yüzünde gülümseme oluştu “Evet haklısın... tesadüf değil, son dinlediğin müzikte o vardı, bende açtım” kafamı sakince ve yavaşça salladım.

Derin bir iç çektiğini duydum “Aç mısın?” kafamı salladım yüzüne baktım “Açım... ama beni evime bırak. Yani yedikten sonra... lütfen” yüzümü inceledi, gülümseyip kafasını salladı “Peki seni evine bırakayım yemekten sonra” eliyle balkon kapısını işaret etti “Hadi, yemek hazır bile” balondan çıkıp odaya girdik kırmızı ışıklar aynı fantazi gibi geliyordu gözüme.

Hazar odanın çıkış kapısını açıp bana baktı, kapıya ilerleyip odadan çıktım. Hazar hemen yanımda benimle beraber ilerliyordu. Merdivenlere gelince oden inmem için elini uzattı. Salona girince bizi bir masa karşıladı. Yemek masası. Önceden hazır olduğunu söylemişti zaten. Ama bu romantik bir masaydı, böylemi deniliyordu romantik bir masa, evet, evet öyle deniliyordu. İki tane kırmızı mum, tam olarak masanın ortasındaydı. Hazar'a baktım bana bakıyordu tepkimi inceliyordu. Masaya doğru yavaş adımlarla ilerliyordum. Yanda duran iki kadın, aşçı olmaları lazımdı. Hazar eliyle oturmamı işaret etti. Hiç bir tepki vermeden yavaşça masaya oturdum. Hazar'a baktığımda kadınlara eliyle bir şeyler yaptı. Yemekleri getirin dedi galiba, başka ne olabilirdi ki? Kadınlardan bir tanesi benim tabağıma levrek koymuştu Hazar'a baktım. Gözleri üzerimdeydi. Levrek çok severim bunu da biliyor olmalıydı yüzünde öyle bir ifade vardı, Hazar Ateş her şeyi bilir.

Mafya bey (18+) (Yeniden Yazılıyor)Where stories live. Discover now