36.bölüm

684 29 19
                                    

Bazen hayat bize doğruları söylemez, bizden çok şey saklar ve zamanla onları bulmamızı ister zaman her şeyin ilacıdır, zaman bizi iyileştirir, zaman bize gerçekleri sunar bazen acı verir bazen mutluluk her şeyin ilacıdır zaman.

Gözlerim yavaş yavaş açılmaya başlamıştı, ilk gördüğüm şey küçük pencereden yansıyan ışıktı , belimin ağrısıyla ayağa kalktım zeminden kalktım ve ayağa kalktım karanlık bir odaydı, birden ışıklar açıldı etrafa baktım karşımda bir kapı vardı yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim, kapıyı açmaya çalıştım ama açılmadı kilitliydi zorlamaya başladım kapıyı, olmadı, etrafa bakındım sadece bir sandalye vardı, yukarılara baktım bir tane kamera vardı kırmızı ışığı yanıyordu kameraya yaklaştım, arkamda olan sandalyeyi aldım ve kameranın önüne koydum sandalyeye çıktım, var gücümle kameraya vurdum ard arda vurdum, elinden kan çıktığını fark ettim ve durdum başım ağrımaya başlamıştı sandalyeden indim kameraya baktım çalışmıyordu kırılmıştı.

Elime baktım tekrardan kanıyordu üzerime sildim kanı elimi karnımın üzerine bastırdım "kimse yokmu...lan Rus mafyası çıkar beni burdan..." Diye bağırdım sinirlerim iyice bozulmuştu sandalyeyi çekip oturdum eline baktım tekrardan.

Kapı açılma sesi gelince kafamı kaldırdım, kapı açıldı bu oydu Rus mafyası, ayağa kalktım bir adım geri gittim kaşlarımı çattım, yüzü gözükmüyordu ellerinde siyah eldiven vardı yine, arkadan bir adam daha vardı, sadece gözleri gözüküyordu elinde sağlık çantası olduğunu düşündüğüm çanta vardı, adam elindeki çantayı Rus mafyasına verdi ve çıktı arkasından kapıyı kapattı "yaklaşma bana!" Dedim ona karşı.

Bana doğru yaklaştı "yaklaşma dedim sana!" Diye bağırdım elindekini yere bıraktı, sırtım duvara değmişti üzerime geldi, kolumu tutup çekti ve sandalyeyi oturturdu "bana bak lan beni bırakacaksın duydun mu?!" Diye bağırdım önüme çöktü ve pansuman çantasını açtı, antiseptiği eline aldı "istemiyorum, gerek yok dedim elimi arkaya saklayarak, antiseptiği açtı ve ve pamuğun üzerine döktü elimi çekip üzerine sürdü "ah yavaş ol sana!" Dedim can ağrısıyla bana baktı daha sonra devam etti.

Elimi sarıp ayağa kalktı "beni bırak yoksa sonun kötü olur" dedim bir şey demedi eğilip sağlık çantasını topladı ve eline alıp kapıya doğru ilerledi, sandalyeye baktım elime sandalyeyi alıp başı ve sırtı arasına vurdum elindeki çantayı yere düşürdü başını tutup yavaş yavaş bana döndü yüzüne yedirdiğim yumrukla yüzünü yana çevirdi.

Kafasını kaldırıp bana baktı üzerime yürümeye başladı odada ışıklar gitmişti yukarı baktım, ışıkları kesmişlerdi ona döndü üzerime doğru geliyordu "yaklaşma bana!" Diye bağırdım sırtım duvara değdi yutkundum ama korkmuyordum sadece bazı şeyleri bilmeden ölmek istemiyordum o kadın kimdi neden ben, benden ne istiyorlardı.

Aramızda 3 cm kalmıştı kafamı kaldırıp onun yüzüne baktım itmeye çalıştım ama olmadı çok güçlü birisiydi cm bile kıpırdamıyordu "bırak beni lütfen" dedim "...no" dedi sadece kalın sesiyle "ne no?" Dedim yüzünü göremiyordum etraf karanlıktı "... akıllı otur" dedi kalın sesiyle "bırak beni yoksa Hazar seni mahveden!" dedim yine sakın bir ses tonuyla "Hazar Ateş çok güçlü biri... Biliyorum ne yapabilirki bana?" dedi bozuk türkçesiyle o kadar bozuk değildi ama yinede sağlam da değildi Türkçesi "seni buraya görmek!" Dedim ses tonum gayet sakindi hiç korku yoktu.

Kafasını bana çevirdi "Hazar Ateş senin neyin oluyor ki?" Diye sordu "... Kocam oluyor Hazar Ateş" dedim, arkaya çekildi benden uzaklaştı "kocan mı?" Dedi "evet kocam oluyor... Ve beni bırak yoksa senin parçalara ayırır böyle bir özeliği var onun!" Dedim sakinliğimi bozarak "görelim bakalım Ateş hanım!" Dedi sınırı bozulmuştu ses tonu değişti kapıya doğru ilerledi yere düşmüş olan sağlık çantasınıda aldı ve çıktı.

Mafya bey (18+) (Yeniden Yazılıyor)Where stories live. Discover now